Dünkü yazýmýn sonuna,
'Bugün 17 Eylûl 1961'in 62'inci yýldönümü..
'Hiçbir þey yapmamýþ olsaydý bile , Ezân'ý yeniden Arapça olarak okutturduðu için, o bile, onun idâmý için yeterli sebepti' denilerek, idâm olunan Baþvekil Adnan Menderes ile Hariciye Vekili Fatin Rüþdü Zorlu ve Mâliye Vekili Hasan Polatkan'ý, hayýrla anmak isteyenlere, o kapkaranlýk zulüm gününü hatýrlatýyorum..' notunu düþmüþtü.
Edirnekapý'da, oturduðum evin 1,5 km. kadar uzaðýnda ve pencereden her bakýþta Adnan Menderes, Fatin Rüþdü Zorlu ve Hasan Polatkan merhûmlarýn türbemsi mekâný ile, 200 metre kadar ilerisinde bulunan merhûm Turgut Özal'ýn mezarý üstünde yükselen sütunlarý devamlý görürüm
Dünkü notumdan sonra, dün sabah Adnan Bey ve arkadaþlarýnýn kabri baþýna gidip bir 'Fâtiha' okumak düþüncesiyle oraya gittim. Bir tören yapýlýp yapýlmayacaðýný da bilmiyordum. 15 dakikalýk bir yaya yürüyüþle saat 10.00'da vardýðýmda, bir takým resmî vazifelilerden baþka pek kimse yoktu ortalýkta..
Zeytinburnu Belediye Baþkaný Ömer Arýsoy Bey'in hazýrladýðý anlaþýlan anma programýnda, daha sonra Ýstanbul Valisi Davut Gül, Ýstanbul AK Parti Ýl Baþkaný Osman Nurî Kabaktepe ve daha sonra Ýçiþleri Bakaný Ali Yerlikaya ve Ýstanbul Müftüsü Sâfî Arpaguþ Hoca ve bazý AK Parti m.vekilleri ve de 500'ü aþan bir vatandaþ kitlesi de yerlerini aldýlar. (Bu arada belirteyim, söz konusu idâmlarýn 62. yýl dönümünde, bir mezar baþýnda yapýlacak bir anma toplantýsýndaki kalabalýðýn içinde, kýsacýk þortlarla arz-ý endâm eden kendini bilmez 2-3 müennes yaratýk, öyle bir mekâna nasýl gelinmesi gerektiði konusunda, ya tamamen zýr-câhil idiler; ya da, 'Her yerde inadýna bulunalým..' diyen malûm kesimin talimâtýyla hareket eden kuklalar idiler..)
Adnan Bey ve iki Bakan'ýnýn mezarlarýnýn bulunduðu mekânýn etrafýnda yüzlerce bayrak dalgalanýyordu. Onlarýn, benim ilk gençlik yýllarýmda, 62 yýl önce, 'vatan ve bayrak' nutuklarý atýlarak idâm edildiklerini acý bir þekilde tekrar hatýrladým.
Merasim, saygý duruþu ve sonra Kur'an okunmasý ve Ýstanbul Müftüsü'nün okuduðu dua ile devam etti. Sonra da, o saatlerde Amerika yolunda olan Baþkan Erdoðan'ýn gönderdiði mesajý okundu..
Mesajýnda, '16-17 Eylûl 1961'de yaþanan idâmlarýn milletin hâfýzasýnda derin yaralar açtýðý'ný belirten Erdoðan, "Milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan 27 Mayýs Darbesi'nin ardýndan Adnan Menderes ve arkadaþlarýnýn haksýz ve hukuksuz bir þekilde idâm edilmeleri tarihe kara bir leke olarak geçmiþtir. Tek parti faþizmine karþý, 'Yeter, söz milletin!" diyerek cesur bir yürüyüþ baþlattýklarý' deðerlendirmesinde bulunuyor ve '...ülkesi ve milleti için gecesini gündüzüne katarak 10 yýl boyunca hizmet eden Menderes'in dürüstlüðü, çalýþkanlýðý, tevazusu ve beyefendi kiþiliðiyle insanlarýn gönlünde taht kurduðunu, (...) Menderes ve arkadaþlarýnýn aziz hatýralarýnýn, þehadetlerinin üzerinden geçen 62 yýla raðmen milletin kalbinde yaþamayý sürdürdüðünü' kaydederek þöyle devam ediyordu: "Merhûm Menderes'i, Zorlu'yu ve Polatkan'ý iftiralarla daraðacý'na gönderenler ise alýnlarýndaki lekeden hiçbir zaman kurtulamadýlar. 27 Mayýs 1960'ta baþlatýlan, 1971, 1980, 1997 yýllarýnda tekrarlanan kötü geleneði hortlatma giriþimini, 15 Temmuz 2016'da bir kez daha yaþadýk. Asker üniformasý giymiþ FETÖ'cü hainlerin darbe teþebbüsünü, Allah'a hamdolsun, sabahýn ilk ýþýklarýyla birlikte boþa çýkardýk. Kahraman milletimiz, 15 Temmuz'da çýplak elleriyle tanklarý durdurarak, darbe defterini bir daha açýlmamak üzere ülkemizde kapatmýþtýr, artýk darbelerin de hukuku katleden Yassýada sahnelerinin de Ýmralý'da kurulan idâm sehpalarýnýn da tekrarýna izin vermeyeceðini göstermiþtir."
Baþkaný Erdoðan, mesajýný þu cümlelerle noktalýyordu: "Rabbim yâr ve yardýmcýmýz olsun diyorum. Bu düþüncelerle þehadetlerinin 62'nci sene-y'i devriyesinde merhûm Adnan Menderes, Fatin Rüþtü Zorlu ve Hasan Polatkan'ý bir kez daha rahmetle yâd ediyorum."
Evet, Tayyib Bey'in mesajý ana hatlarýyla böyleydi. (Ancak bu vesileyle iþaret etmeliyim ki, o mesajýn okunmasý sýrasýnda, bazý kiþiler, yaný baþlarýndakilerle, etrafý rahatsýz edecek þekilde, devamlý, výdý- výdý, saygýsýzca konuþuyorlar ve kendilerine yönelen ve rahatsýzlýk belirtisi yansýtan bakýþlara bile aldýrmýyorlar ve amma, sonunda, hiç dinlemedikleri mesajý herkesten çok alkýþlýyorlardý!.)
*
Ýstanbul'un yeni Valisi Davut Gül Bey'in kýsa konuþmasýndan sonra; selefi, /ondan önceki Ýstanbul Valisi ve þimdiki Ýçiþleri Bakaný Ali Yerlikaya'nýn irticalen, -yeni nesiller için, belirtmek gerekebilir, yani, herhangi bir yazýlý metne bakmaksýzýn- yaptýðý konuþmanýn da son derece dolu ve muhtevalý olduðunu belirtmeliyim.
Ýçiþleri Bakaný Ali Yerlikaya, -özet olarak- þöyle diyordu,: "Eylüller hazân ve hüzün aylarýdýr. 17 Eylül tarihi ise sararýp topraða düþen yapraklarýn aksine, hayattan zorla koparýlan üç þehidimizi anýmsatýr bizlere.. (...) Bugün düzenlediðimiz bu tören sadece bir 'yas'tan ibaret deðil. Bugün bizler merhûm Adnan Menderes'in manevî huzûrunda 27 Mayýs'ýn, 12 Eylül'ün, 15 Temmuz'un tüm darbe ve ihanet kalkýþmalarýnýn karþýsýnda dimdik durduðumuzu, tüm dünyaya ilan ediyoruz.
Bu hain saldýrýlar, sadece iktidar hýrsýyla hareket eden cuntacýlarýn basit bir kalkýþmasý deðildi. Milletimizin istiklâl ve istikbaline devletimizin bekasýna kurulmuþ pusulardý. Ülkemiz ne zaman ilerleme istikametine girse kirli ve karanlýk odaklar harekete geçti ve piyonlarýný sahneye sürdü hep. (...) Yassýada Mahkemelerinde insanlýk onuru ayaklar altýna alýndý. Aralarýnda bakanlarýn, milletvekillerinin, komutanlarýn ve bürokratlarýn bulunduðu 592 kiþi, 11 ay boyunca yargýlandý. Her biri hücrelerde zindanlarda tutuldu. Yaþananlar sadece demokrasi adýna deðil, Adalet adýna, insanlýk adýna da utanç vericiydi. 15 ay Yassýada'da tutuklu kalan þair Faruk Nâfiz Çamlýbel, o günleri þöyle anlatýyordu.
'Bilmiyor gülmeyi sakinlerinin binde biri..
Bir vatan derdi birikmiþ bir avuçluk karada..
Kuþu hicran getirir, dalgasý hüsran götürür.
Mavi bir gözde elem katresidir Yassýada.'
Evet, bir elem katresiydi, Yassýada..
Bir seher vakti Ýmralý Adasý'na götürdüler, Merhum Menderes'i.. Ýdâm sehpasýna dimdik, büyük bir vakarla, Kelime-i þehadet getirerek gitti..
Son sözleri, 'Dilimizden korkmamalýydýnýz. Ama, þimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölümü, ölünceye kadar sizleri takip edecek ve bir gün sizi silip götürecektir. Buna raðmen merhametim sizinledir. Millet sað olsun!' dedi.
Evet, millet sað olsun. Son sözlerinde dahi zarafetini, merhametini korumuþtu. (...)
Aslýnda, o sabah daraðacýna çekilen sadece Adnan Menderes deðil, milletin iradesiydi.
Aradan 62 yýl geçti. Evet, koskoca bir 62 yýl.
Ama, baþvekilimiz merhûm Adnan Menderes'i bu aziz milletin kalbinden de, aklýndan da kimse söküp atamadý.."
*
Programýn devamýnda, ziyaretçiler tarafýndan, mezarlarýn üzerine, dualarla birlikte güller serpildi..
Ancak bu noktada bir noktayý da iþaretlemeliyim.. Ýmralý'da kemikleri bile 29 sene mahpus kalan Adnan Menderes ve iki Bakan'ýn, ancak Turgut Özal zamanýnda taþýnan mezarlarý üzerinde, sadece isimleri yazýlý olup, bizim Ýslâmî geleneðimizde, mezar taþlarýna yazýlan (Sonsuza kadar baaqî olan, ancak Allah'dýr ' meâlindeki 'Hû'v-el-Baaqî ..' ve 'Rûhu için Fâtiha..' gibi hiçbir ibareye yer verilmemesini anlamak zor.. Hattâ, bir 'hilâl' sembolü bile yok.. Hayret, ayný durum, Turgut Özal'ýn kabri için de geçerli.. Yüzlerce yýl sonra birileri ve bu mezarlardakilerin Müslüman olup olmadýklarýný, bu ibare ve iþaretler olmadýðý için, anlamakta zorlanacaklardýr, herhalde..
Konya'da geçen ilk gençlik yýllarýmda iken yaþadýðým o idâmlarýn topluma ne korkunç ve aðýr bir travma yaþattýðýný ve 'Adnan Menderes'e yazýk oldu..' diyenler için bile '38 sayýlý Tedbirler Kanunu' diye anýlan, barbarca hazýrlanmýþ bir -sözde- kanunun hemen devreye girdiðini ifade etmek, çok þeyi anlatýr herhalde..
O zaman, Konya'nýn bazý mahallelerinde, -o idâmlarý davul zurna- çalarak 'kutlayanlar'ý -ki, hangi partililer olduðu tahmin edilebilir-, bizzat gördüðümü de belirtmeliyim.
Ve ilginçtir, 10 yýllýk baþvekilliðinde büyük kesimler tarafýndan sevilen ve darbe olmasaydý, 1 sene kalmýþ olan yeni seçimlerde de kazanacaðýndan korkularak darbe yaptýran ve Adnan Menderes'i idâm ettiren cenahýn bugünkü siyasî temsilcilerinden kimsecikler dün yoktu, orada..
Çünkü, hýnçlarý devam ediyor; fýrsat bulsalar, yine daraðaçlarýndan meded umacaklar..
*
Ve.. Dünkü merasim yerinden ayrýlýrken, dualardan sonra, dudaklarým, merhûm Necîb Fâzýl'ýn mýsralarýný mýrýldanýyordu:
'Birgün akþam olur, biz de gideriz.. / Kalýr dudaklarda þarkýmýz bizim..'
*