Siyasi nezakete sonuna kadar evet.
Ýnsani iliþkilerin medeni düzeyde sürdürülmesinden memnuniyet duymak lazým.
Siyaseti, demokratik bir rekabet alaný olarak görmek herkesin hayrýnadýr. Gerilim ve çatýþma son kertede demokratik siyaseti tahrip eder.
Siyasetin, demokrasinin doðasýna uygun bir normalizasyon zemininde yürütülmesi lazým. O yüzden karþýlýklý görüþmeler çok gerekli.
Demokratik diyaloðun da, müzakerenin de önünün açýk tutulmasý olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Bunlar demokratik siyasetin herkes tarafýndan bilinen genel ilkeleri. Lakin baþka hassasiyetlerin de muhafaza edilmesi gerektiðini unutmamak lazým.
Bu ülkeye aleni ihanet edenlere veya bu ülkeyi silah/terör marifetiyle bölüp parçalamaya ve/ya da þiddet/terör üzerinden siyasal sonuçlar devþirmeye çalýþanlara demokrasiden yana olan hiç kimsenin müsamaha göstermemesi gerekiyor.
Bir baþka deyiþle, ülkesini seven hiç kimse demokrasinin bu genel ilkelerini ülke ve demokrasi düþmaný hain eþhasý meþrulaþtýrmak için kullanmamasý gerekiyor.
Söylemek bile gereksiz: Terör örgütleri sadece elinde silah olan unsurlardan oluþmuyor. Terör örgütlerinin siyasi ayaðý da, ekonomi ayaðý da, sivil toplum ayaðý da, medya ayaðý da var.
Þimdi herhangi bir terör örgütünün siyasi ayaðýný oluþturanlara karþý demokrasiyi bir þemsiye olarak kullanýrsak sahiden demokrat davranmýþ olmayýz. Veya o terör örgütünün medya ayaðý çökertildiðinde “basýn özgürlüðü!” kisvesi altýnda korumacý-kollayýcý bir tavýr içine girersek gerçekte demokrasiden ve basýn özgürlüðünden yana tavýr takýnmýþ olmayýz.
Bu ülkede demokrasiyi yok etmeye yönelik bir darbe teþebbüsünde bulunmuþ bir terör örgütünün liderine hiçbir þekilde sempati besleyemezsiniz.
O örgütün mensuplarýna yönelik haklý ve meþru bir mücadeleyi “maðduriyet edebiyatý” üzerinden itibarsýzlaþtýrmaya kalkýþamazsýnýz. Onlar için “salýverilme” talebinde bulunamazsýnýz. Onlar için “demokratik haklarýný kullanmak konusunda özgür olmalýdýrlar!” diyemezsiniz.
Böyle derseniz bunun adý “demokrasi savunusu” olmaz; düpedüz “terör/darbe seviciliði” olur.
Hiç kimsenin öyle demokrasi ve özgürlük maskesinin arkasýna sýðýnarak terör örgütlerini veya o örgütlerin ayaklarýný meþrulaþtýrmaya hakký yoktur.
***
Þimdi geliyorum baþlýktaki asýl konuya.
Diyelim ki F. Gülen denilen Ýblis cezaevinde olmuþ olsaydý... Henüz hüküm giymediði için taraftarlarýnýn topladýðý 100 bin imza dolayýsýyla Cumhurbaþkaný adayý olsaydý...
Soruyorum: Ey Muharrem Ýnce ve ey Temel Karamollaoðlu, gidip kendisini ziyaret eder miydiniz?
O ülke/vatan/demokrasi düþmaný örgüt liderinin seçim boyunca salýverilmesini, onun da diðer adaylar gibi eþit koþullarda yarýþmasýný talep eder miydiniz?
Lafazanlýða gerek yok.
Net cevap istiyorum.
“Efendim Cumhurbaþkaný adayý olmasýnda sakýnca görülmemiþse!” diyenlerden misiniz?
Mevcut yasalarýmýz maalesef hüküm giymemiþse bu durumda olanlarýn adaylýðýnda bir sakýnca görmüyor.
“Kanunlarýmýz bir sakýnca görmüyorsa ben de görmüyorum. Dolayýsýyla ziyaretlerine gider, baþarýlar diler ve serbest býrakýlmasýný savunurum!” mu dersiniz?
***
Ne yazýk ki mevcut kanunlarýmýz hüküm giymedikleri için þu an hapiste bulunan o darbeci katil teröristlerin oy kullanmasýna cevaz veriyor.
Düþünsenize, Meclis’i bombalayan ve milletimizin yiðit evlatlarýný alçakça katleden FETÖ’cü teröristler henüz hüküm giymedikleri için kimin Cumhurbaþkaný veya kimlerin milletvekili olacaklarýna oylarýyla karar verme hakkýna sahipler.
***
Doðru oturup doðru konuþalým. Ve tavrýmýzý da safýmýzý da net bir biçimde ortaya koyalým.
Öyle demokrasi ve özgürlük maskesinin arkasýna gizlenerek veya demokrasinin genel geçer ilkelerini kalkan gibi kullanarak F. Gülen gibi hainleri veya terör örgütlerinin sair ayaklarýný meþrulaþtýrmaya/haklýlaþtýrmaya kalkýþmak, ihanetin diðer adýdýr, biline!