Faiz belasý dünyanýn baþýna dert.
Çoðu kez ülkelere yönelen finansal saldýrýlarýn ana hedefi faiz piyasasý oluyor. Tabii ki faiz piyasalarý da tek bir cepheden saldýrýya uðramýyor. Bazý ülkelerde ilk hareket bankacýlýk sektörü üzerinden geliyor ve sistem çökertiliyor. Bazý ülkelerde ise ilk saldýrý reyting þirketleri aracýlýðý ile gerçekleþiyor.
Her nasýl olursa olsun nihai durumda ülkeler faiz piyasasý üzerinden sömürülüyor. Yer altý ve yerüstü kaynaklarý, milli varlýklarý para piyasalarý üzerinden faiz aracýlýðý ile ele geçiriliyor.
Küresel ekonomik sistemin çirkin tabanýný 'Ahlaksýz ekonomi' baþlýklý ilk yazýmýzda belirtmiþtik.
Ýkinci çarpýcý bozukluk ise geçen hafta kaleme aldýðýmýz 'LÝBOR +yolsuzluk' yazýsýndaki dolandýrýcýlýðýn normal kabul ediliþiydi.
Bugün Dünya, bazý ekonomik gerçekleri kabul etmek zorunda: Mevcut finansallaþmýþ ekonomik sistem, usulsüzlük-yolsuzluk-ahlaksýzlýk üretmeye oldukça yatkýndýr.
Ve sayýsýz örnek bulunmaktadýr.
Yolsuzluk tabanlý böyle bir sistemde ülke ekonomilerinin malileþerek-finansallaþarak, küreselleþip birbirine baðlanmasý büyük riskleri de beraberinde getirmektedir.
Ýngiltere'de oluþan LÝBOR piyasasýndaki faiz yolsuzluðu bir çok emeklilik fonunun zarara uðramasýna yol açabiliyor. Hatta LÝBOR yolsuzluðu dünyanýn diðer ucunda konut kredisi kullanan sade vatandaþý da etkileyebiliyor.
Sistem her gün daha entegre ve daha karmaþýk hal alýyor.
Ve bir o kadar da yozlaþýyor, soygunlaþýyor.
Ýyi ama acaba bu karmaþýk ve entegre yapýnýn bizim piyasada denilen þekliyle "piyasa yapýcýlarý" yok mu? Yani küresel faiz ve mali piyasalar kontrolsüz güç mü, yoksa kontrol edilebilir bir yapýnýn parçasý mý?
Ýki kez Portekiz Cumhurbaþkanlýðý yapmýþ olan Mario Soares piyasalarýn demokrasiyi bile tehdit ettiðini belirtip "piyasalar yolunu kaybetmiþ, ben onlarý canavar olarak sýfatlýyorum. Onlar resmen canavar. Kimse onlarýn nereden ne zaman çýkýp geleceðini ve ne istediklerini bilmiyor. Bildiðimiz tek þey onlarýn para istemesi" demiþtir.
Acaba piyasalar sadece para mý isteniyor? Mesela siyasal yapýnýn þekillenmesinde piyasalar ve piyasalarýn en önemli göstergesi faiz oranlarý etkisiz midir?
Hiç sanmýyorum.
Oy oranlarý demokraside bir gösterge ise faiz oranlarý da siyasetin anlýk ekonomi göstergesi olabiliyor. Lakin iþ sadece oran üzerinde de bitmiyor. Mesela oynaklýk (volatilite) de iþin önemli bir parçasýdýr.
Hatta Türkiye üzerinden son iki aydýr tartýþtýðýmýz reyting notlarýný da bu açýdan yeniden düþünelim. Önce bir reyting þirketi görünümü negatife alýyor, aradan bir aylýk süre geçince bir diðer reyting þirketi not artýrýyor.
Düþünün ki yatýrým yapýlabilir baraj seviyenin altýndaki her not deðiþimi asýl etkiyi finansal piyasalarda gösteriyor, reel sektöre kýrýntýlar kalýyor. Bu yapýda birbirine tezat not deðiþimlerinin her ikisinden de kazanmak mümkündür. Ama küçük olmamak, yerel olmamak, küresel sisteme baðlý kalmak þartý ile...
O aileler de bellidir!
***
ORTAK OLMASIN - FAÝZ OLSUN
Þimdi sorunun Türkiye ayaðýna gelelim. 2008-2009 yýllarýnda krizin ilk adýmý yaþanýrken ülkemizde bankalar kredi musluklarýný ciddi þekilde kýsmýþlardý. Toplu iþçi çýkaran tek sektör de maalesef bankacýlýk sektörü olarak hafýzlarda kaldý.
Bu zor þartlarda sanayiciler, sanayi dernekleri, odalarý, yetkilileri bankalara ateþ püskürüyordu. "kötü gün geçsin bankalara bile bakmayacaðýz" diyorlardý.
Ama ekonomi böyle geliþmedi.
2010 ve 2011 yýllarý bankalara yaþanan aþýrý kredi hücumu nedeniyle Hükümet önlem almak zorunda kaldý.
Tekrar 2008-2009 kriz yýllarýna dönelim;
Kredi almanýn çok zorlaþtýðý o günlerde 'faiz vereceðinize ortak alýn-kârdan pay verin' düþüncesi ile ÝMKB'de 'Halka Arz Seferberliði"ni baþlattýk.
Bugün ne duruma geldiðimize ÝMKB açýsýndan deðinmeyeceðim: Sadece halka arz seferberliði çerçevesinde yapýlan arzlar ve fiyat hareketlerini gözetmek yetiyor... (anlýk veya sürekli gözetim)
Sanýrým borsanýn durumundan bir memnuniyet var: Ki yýllardýr büyüdükçe eriyen, faiz piyasasýnýn en büyük rakibi olan bu ortaklýk piyasasýnýn (ÝMKB'nin) yapýsý, iktidar deðiþimlerinde bile deðiþmiyor.
FAÝZ PÝYASASI ÇOK HIZLI
Aþaðýda tablo ve grafiðe yakýndan bakmamýz gerekiyor. Özellikle biraz uzun geçmiþe giderek ekonomik büyümeye kredi piyasasýnýn katkýsýný incelemeliyiz.
Uzun yýllar kredi piyasasý ile Türkiye ekonomisindeki büyüme arasýnda bir baðlýlýk bulunmaktaydý. Ama MÜSÝAD'ýn ekonomi raporunda deðindiði gibi 2006 sonrasý politika deðiþim ihtiyacýnýn ertelenmesi ve ardýndan 2009 krizden çýkýþ stratejisi tüketim odaklý olunca ortaya ilginç bir tablo çýktý.
Türkiye ekonomisinin milli gelire oraný yüzde 10-15 aralýðýndaki kredi hassasiyeti eþiði aþýlmýþ, artýk milli gelirin yarýsý seviyelerinde bir kredi büyüklüðü oluþmuþtur.
GSMH | Krediler | Kredi Oraný | |
1986 | 68.663 | 10.042 | 14,6% |
1987 | 100.445 | 13.706 | 13,6% |
1988 | 173.709 | 22.769 | 13,1% |
1989 | 305.579 | 36.521 | 12,0% |
1990 | 528.369 | 65.198 | 12,3% |
1991 | 847.032 | 101.452 | 12,0% |
1992 | 1.469.755 | 185.418 | 12,6% |
1993 | 2.664.116 | 342.182 | 12,8% |
1994 | 5.200.119 | 575.106 | 11,1% |
1995 | 10.434.647 | 1.342.331 | 12,9% |
1996 | 19.857.343 | 3.099.177 | 15,6% |
1997 | 38.762.506 | 7.227.616 | 18,6% |
1998 | 70.203.147 | 11.111.299 | 15,8% |
1999 | 104.595.916 | 16.173.765 | 15,5% |
2000 | 166.658.021 | 26.394.201 | 15,8% |
2001 | 240.224.083 | 32.581.551 | 13,6% |
2002 | 350.476.089 | 32.916.804 | 9,4% |
2003 | 454.780.659 | 47.048.088 | 10,3% |
2004 | 559.033.026 | 78.194.896 | 14,0% |
2005 | 648.931.712 | 121.061.205 | 18,7% |
2006 | 758.390.785 | 170.364.496 | 22,5% |
2007 | 843.178.421 | 218.245.553 | 25,9% |
2008 | 950.534.251 | 268.518.302 | 28,2% |
2009 | 952.558.579 | 297.317.285 | 31,2% |
2010 | 1.103.749.801 | 429.166.316 | 38,9% |
2011 | 1.294.892.893 | 568.714.943 | 43,9% |