Fakiri zengin ediciğiiz inşallah

Fakir kim mi?

Ekrem Dumanlı’nın muhterem Hocaefendisi...

10 yıldır ABD’nin Pensilvanya Eyaleti’nin Saylorsburg kentinde kendisine ait olan Altın Nesil İbadet ve Dinlenme Merkezi’nin de bulunduğu ‘bir vakfın’ içericiğinde, oldukça mütevazı bir yatak odasının bir köşeciğinde, elinde tespih, sırtcağızında bir ceket, iki gözü iki çeşme misali işte oracıkta ikamet ediyor kendileri.

Bakmayın siz Reuters’in tepeden sanki bir ‘şato’ymuş gibi görüntüleyip de tüm dünyaya servis ettiği fotoğraflara!

Ekrem Dumanlı’nın şimdilik dikkatinden kaçtıysa bile yakında Reuters’in de ağzının payını verecektir emin olunuz. Dumanlı büyüğümüz Reuters’in ne kadar ‘utanmaz’, ‘arlanmaz’, ‘edepsiz’ olduğunu ve çektiği fotoğrafların da nasıl ‘yalan’, ‘dolan’ ve ‘iftira’ olduğunu anlatacaktır bizlere.

Reuters, Hocaefendi’ye seviyesizce saldırmıştır ve öylesi muhterem, öylesi Allah dostu bir veliye haksızlık yapmıştır! Nokta.

Ne diyelim Allah akıl fikir versin!

Ekrem Dumanlı gazetesinin akıllı binasındaki aynalara bakarak yazılar yazıyor yazmasına da bir tane de dostu yok mu ki “Ekrem aynaya bakarak kavga etmeyi bırak” diyecek.

Yıllardır ağlamaklı ve adeta acıdan kıvranan bir ses tonuyla  ‘Pensilvanya’ deyişleri vardı ki, sanırsınız Pensilvanya ABD’nin varoşu da bizim ‘çilekeş gariban’ da orada çilesini tamamlıyor!

‘Dön hocam’ çağrılarına yaşadığı şatosunun içinden gözleri yaşlı “Bir müddet daha sıla sevdası çekerek burada yaşıyıcığım. Ülkeme, milletime zarar vermemek için daussıla deyip içtiğim kahveleri bile böyle hatırlayarak, burnunum kemikleri sızlayarak, burada kalacak, yaşacağım” diye cevap vermesi hele hele “Şartlar oluşturulmadan, dönemem!” sözü tevekkeli boşuna değilmiş!

Biz yıllardır “Bir dikili taşım yok”, “Dünyaya beni bağlayacak hiçbir şeyim yok” diyen gözü yaşlı adama üzülüp gerçekten ağlarken, meğer o şatoda keyif üstüne keyif yapıp bir de üstüne ‘anamızı ağlatacak darbe planları’ yapıyormuş!

Hem de ne darbe?

Türkiye’nin darbeler tarihindeki tüm darbelere rahmet okuttu; darbecilerin de bir ahlakı varmış dedirtirken, 28 Şubat dönemini dahi mumla arattılar.

Özellikle başörtülü kadın yazarlar 28 Şubat döneminde dahi bu kadar aşağılanmadı, iftiralara ve ahlaksızca bel altı küfürlere maruz kalmadı.

Bunların kutsalı yokmuş öğrendik.

Bunların hiçbir ahlaki sınırları yokmuş gördük.

Bunların vicdanları yokmuş...

Bunların her şeyden öte yüzsüz olduklarını anladık.

Yüzsüzlük diye boşuna demiyorum.

Adları pornocuya, kasetçiye, şantajcıya çıktı ancak umurlarında değil.

‘Fakirin evi’ dedikleri yer şato çıktı, Reuters tüm dünyaya şatonun muhteşem fotoğraflarını geçiyor ama umurlarında değil.

Adam fakir!

Şatoda yaşayan bir fakir...

Emekli maaşından başka kendisini dünyaya bağlayacak hiçbir şeyi yok!

Ve kendisi ‘büyük bir dava” adamıdır, Ekrem Dumanlı öyle buyuruyor!

Heyyt be!  Biz daha anamızın karnındayken Hocaefendi dava çilesi çekmiş hala da çekmekteymiş! Peki, Ekrem Dumanlı darbe planlarını da biz anamızın karnındayken mi düşünmeye başladı?

Yargı ve emniyet destekli 17 Aralık ve 25 Aralık darbe girişimini deşifre eden, bu kalkışmanın darbe olduğunu söyleyen, yazan, haber yapan kim varsa utanmadan yüzbinlerce liralık maddi ve tazminatından hapis cezasına kadar davalar yağdırıyor.

Elli bin liralık tazminat davalarını seriye bağlayan Fethullah Gülen’in bu davalar için ne kadar para yatırdığını biliyor musunuz peki?

Söyleyeyim.

50 bin liralık manevi tazminat davası açabilmek için, 853,875 lira harç nisbi, artı 25, 20 lira başvuru harcı maktusu, artı 3,80 lira vekalet harcı ve gider avansı olarak da 400 lira trink para yatırması gerekiyor.

Pensilvanya fakiri 100 bin liralık manevi tazminat davası açabilmek için ise 1707,750 lira harç nisbi, artı 25, 20 lira başvuru harcı maktusu, artı 3, 80 lira vekalet harcı ve gider avansı olarak da 400 liracık paraya ihtiyacı var.

Yüzlerce tazminat davası açtı Fethullah Gülen!

Dava adamı Fethullah Gülen!

Hoşgörü ve diyalog öyle mi Ekrem Dumanlı?

Şu ‘dava adamı’ ne demek bir daha yazsan da daha iyi anlasak!

Hamiş: Bizler tazminat davalarımızı da ceza davalarımızı da Mahkeme-i Kübra’ya havale ettik ve suç duyurumuzu da oraya yaptık.

Üzgünüm orada paralel savcılarınız hakimleriniz olmadığı için davalardan yırtma şansınız hiç yok...