Falih Rýfký Atay Otoriterliðin gereðini bize hep hatýrlatmýþtý

Daha 1930 yýlýnda Serbest Cumhuriyet Fýrkasý (SCF) kurulduðunda, Atay, bunun bütün Cumhuriyetçilere; “memlekette nizamý bozmak isteyen içi dýþý karýþýk insanlar” bulunduðunu gösterdiðini yazmýþtý. Bu türden geliþmelere karþý “uyanýk” bulunmak gerekiyordu. Ona göre, Türkiye bu sýrada bir muhalefet partisine hazýr deðildi. Ortam buna uygun deðildi. Muhalefete lüzum da yoktu. Kendince haklýydý; çünkü sadece iki yýl önce, “büyük hareketlerin en kuvvetli mesnedinin yalnýz yeni bir muhit deðil, bu yeni muhit içinde yeni bir güzideler sýnýfý yaratmak” olduðunu yazmýþtý. Bu da yetmezdi; “otorite” onun anlam dünyasýnda çok önemli bir yere sahipti. Þimdi onun “otorite” anlayýþýna bir bakalým…

 

‘Otorite ve disiplin’

Atay’a göre, otorite “devletin hürriyeti”ydi; “otorite ve disiplin, her türlü idarede koruyucu ve kurtarýcý vasýtalardý.” Üstelik “hürriyet, Cumhuriyetçinindi.” “Cumhuriyetçilerin iktidarlarýný ve otoritelerini zaafa uðratan her þeyle etkili bir þekilde mücadele etmeleri” gerekiyordu. Çok uzun yýllar sonra da þöyle yazacaktýr: “Ben Atatürk’ün tek-parti rejimini, Atatürk devrimciliðini, Türk milletini Batý medeniyet toplumlarýnýn bütün hak ve hürriyetlerine kavuþturacaðý için, bu devrimleri çok partili demokratik rejimle yürütmek imkânsýz olduðu için savundum.”

Kadrosuz devrim olmaz

Atay’a göre, Kemalist devrimin en büyük talihsizliði, elinin altýnda yetiþmiþ bir kadro bulamamasýydý. “Demokrasi ve liberalizm, realite tarafýndan bin kere maðlup edilmiþti.” “Ýleriye gitmek için dolaþýk iniþ çýkýþlar yerine, kestirme yollar, kestirme köprüler aranmalý”ydý. Bu arayýþýn sonunda; o Kemalizmi þöyle tanýmlýyordu: “Henüz sýnýf kavgasý doðmamýþ bir toplumda demokrasi salgýnlarýnýn men edilmesi yönünde bir hareketti.” Gençler elbette en büyük ümitti; bu bakýmdan da Kemalizm gençlere, “tam, sert, müsamahasýz, açýk bir mefkûreler disiplini, bir ruhlar organizasyonu ve bir dava ahlâký” verilmeliydi. Bunun için de “basýnýn tutacaðý meslek istikâmeti, rejim ve inkýlâp sanatýný tamamen tatbik etmek ve bilhassa Amerika ve Avrupa sürüm gazeteciliðini tamamen terk” etmekti.

1950 seçimi öncesinde Atay, devrimin sonuçlarý konusunda kötümserdi: “Beni dört yýlýný tamamladýðýmýz hürriyet üzerine titreten tek þey, kapayamadýðýmýz bir gediðin gitgide geniþlemesine alýþýldýðýný görmektir. Köylerde Latin alfabesine karþý bile þimdilik gizli Arap yazýsý sýnýflarý açýlarak savaþa geçilmiþtir. Hatta inkýlâbýn havasýnýn büyük þehirler dýþýnda git gide nasýl söndüðünü görenler, bir medeniyet denemesinin iflâs ettiðinden bahsetmeye baþlamýþlardýr.”

‘Diktatorya’nýn baþarýsý

Atay, diktatoryanýn baþarýlý olmasý için þu ilkeyi öne sürüyordu: “Diktatorya, büyük yýðýnlarý her gün þuurlaþtýra þuurlaþtýra kendi idealine yaklaþtýrabildiði kadar faydalýdýr.” Aradan geçen uzun yýllardan sonra bütün açýklýðýyla þöyle yazacaktýr: “Ben ve benim gibi Atatürkçüler, tek dereceli seçim yoluyla hemen çok partili demokratik rejime geçmenin aleyhindeydik. Ýnönü beni hiçbir vakit kazanamamýþtýr. (…) Tek disiplin, devrimcilik disiplini olmalýydý.”

‘Demokratik tesamuh’

1950 seçimi öncesinde Atay, geleceðe iliþkin hayli kötümserdi; geçmiþi biraz da eleþtirel deðerlendiriyor ve þöyle diyordu: “Gazi’ye yanaþan açýk hava evetçileri, hani þu zilli ellerinin düðmesi karýnlarý üstünde olanlar yok mu, bir gün bir fýrsat çýkarsa inkýlâba iþte onlarýn hýyanet edeceklerini Büyük Petro kadar uzaktan deðilse de þöyle böyle bir nesil kadar uzaktan sezmiþtim. Baþlarýna geçirilen þapkayý bir türlü kafalarýna uyduramayanlarýn ya ön tarafa bir ay yýldýz iþleterek, yahut hiç olmazsa adýný siperi serpuþa çevirerek avunmak istedikleri gibi fýrsat elverince, irticaya ‘demokratik tesamuh’ [hoþgörü] lâkabý takarak bizi avutmaya kalkacaklarýný bilirdim.”

‘Solcu’ CHP

Atay, SCF kurulduðunda, bu partinin ‘solcu’ olduðu yolundaki görüþlere þiddetle karþý çýkarak, asýl solcu partinin CHP olduðunu da þöyle yazmýþtý: “Bu memlekette padiþahlýðý, halifeliði, þarklýlýðý kaldýran, dini dünya iþlerinden ayýran, Latin harflerini alan, þapka giydiren bir fýrkanýn daha solu yoktur.” Hatta o kadar ki, “Ýsmet Paþa’nýn soluna ancak hürmet icabý geçilebilir”di.

Atay, SCF’nin kuruluþunu doðru bulmuyordu. Muhalefet partisinin kurulmasýna ilke olarak karþýydý ve bu görüþünü þöyle dile getirecektir: “Yeni bir fýrka için ortamýn uygun olmadýðý, demokrasiye geçiþ için çok erken olduðu ve yeni fýrkanýn etrafýný inkýlâp düþmanlarýnýn saracaðý…” Hatta o kadar ki, bu görüþlerini Atatürk’e de anlatmýþtý.

SCF’nin feshinden sonra Atay kendince ‘ideal muhalefet’in tanýmýný da yapacaktýr: Ýyi bir muhalefet öncelikle Cumhuriyetçi olmalýydý. Sonra, CHP’nin deneyiminden ders alarak geliþmesi gerekirdi. “Kendisini þuursuz galeyanlarýn içine atmasý” iyi bir muhalefet partisinden beklenmezdi elbette. Muhalefet partisinin iyi olup olmadýðýnýn kýstasý, onun inkýlâba olan baðlýlýðýyla ölçülürdü. Böyle bir parti “tehlikeli kýyýlarda gezinmemeli”ydi.

Eðer muhakkak bir muhalefet partisi kurulmasý gerekiyorsa, Atay için böyle bir partinin çerçevesi de þöyle olmalýydý: “Olsa olsa inkýlâp fýrkasýnýn bir takým tedbirlerinde yavaþlýk ve uysallýk gören genç idealistler tarafýndan kurulmuþ daha sol, hazmedilmesi daha güç ve büyük ekseriyeti, eski fýrkaya daha fazla yaklaþtýrmak” olan bir partiye gerek olabilirdi. Yani muhalefetin yegane görevi, iktidara hizmet etmekten ibaretti!

Ýktidarýn da tek bir hedefi olmalýydý: “Ýnkýlâp nesli yetiþinceye kadar halkýn menfaatleri kýrýlmýþ, hissine dokunulmuþ, sinirleri bozulmuþ olanlar tarafýndan oyuna getirilmesini” engellemek… Belediye seçimlerindeki tartýþmalar konusunda da tutumu netti: Millî iradenin tecellisine engel olunduðu yolundaki eleþtiriler karþýsýnda; “ekseriyetin fýrkasý olan” CHP’nin seçimleri kazanmasýnýn baþlý baþýna millî iradenin tecellisi olduðunu yazacaktýr.

 

 DP DE ÞERÝATÇIDIR…

Atay, 1945 sonrasýnda kurulan yeni rejime de karþýydý. Yazýlarýnda hep bunun iþaretlerini vermeye çalýþmýþtý. Þimdi de bu yazýlarýna bir göz atalým isterseniz. Ona göre, DP, “demokrasiyi yeni bir þeriat olarak” kullanýyordu. DP, demokrasiyi kullanarak, saf ve gafil halký sömürmeye çalýþýyordu. Demokrasi, aslýnda muhalefetin gerçek yüzünü saklamasýný saðlayan sadece sihirli bir kelimeydi. Demokrasi uðruna bazý gerçekler göz ardý ediliyordu.

Atay, bütün bu dönem boyunca muhalefeti; yani CHP’yi ve iktidarý eleþtirilenleri hep “düþman” sözcüðüyle tanýmlayacaktýr. Bir anlamda SCF, aradan geçen on beþ yýldan sonra yeniden tezahür etmiþti. Arada hiçbir fark bulunmuyordu. Tan ve Vatan gazeteleri, “düþman”dý; çünkü bu iki gazete ‘Osmanlý liberali’ydi; dahasý “rejim ve devrim düþmaný”ydý Tan gazetesinin yazarlarý Sertel’ler ise, ancak “kýzýl anarþinin sömürebileceði tezatlar” yaratmaya çalýþýyorlardý. Neyse ki, “tahrikler”inin sonucunu görmüþlerdi!

Muhalefet dediðin, yapýcý olmalýydý, kesinlikle yýkýcý deðil. Þimdiye kadar ülkede muhalefetin varlýðýný sürdürememesinin nedeni de, bu gerçeði anlayamamýþ olmasýydý. Muhalefet önce bir fikir hareketi olmalýydý. Eðer bunu yapmaz ve “olgun ve faydalý bir muhalefet” olmaktan uzak kalýrsa, bu takdirde “soysuzlaþmýþ” olurdu. “Erken iktidar düþkünlüðü” buna bir örnekti. “Ýktidar hýrsý” muhalefetin uzaðýnda bulunmalýydý. DP ise bu muhalefet çizgisini çoktan aþmýþtý: “Yýkýcýlar ve intikamcýlar” hareketiydi sadece.

MERAKLISI ÝÇÝN NOT

Falih Rýfký Atay’ýn kitaplarýndan ve gazete yazýlarýndan hareketle yapýlmýþ güzel bir çalýþma için Funda Selçuk Þirin’in Tarihçi kitabevinden bu yýl yayýnlanan Ýmparatorluktan Cumhuriyete Bir Aydýn: Falih Rýfký Atay kitabýna bir göz atmanýzý öneririm. Ýkinci Meþrutiyet’ten ölümüne kadar geniþ bir zaman aralýðýnda yazýlar yazan, üstelik bir anlamda tek-parti rejiminin resmî sözcüsü olan Atay’ýn en önemli temalar hakkýndaki görüþlerini derli toplu olarak sunan bu çalýþma, bize ayný zamanda bu tür araþtýrmalarýn ne denli eksik kaldýðýný da hatýrlatmaktadýr.

Elbette Atay gibi daha pek çok önemli fikir adamýnýn yazýlarýnýn bir derlemesine çok ihtiyaç vardýr. Bu bakýmdan bu tür çalýþmalarýn çoðalmasýný diliyoruz. Ben de bu yazýmý hazýrlarken bu çalýþmadan yararlandým. Elbette daha fazla bilgi almak isteyen okuyuculara benim Ýkinci Parti ile Ýktidar ve Demokratlar ve Rejim Krizi eserlerimi salýk verebilirim. Orada da pek çok baþka örnekler bulabileceklerdir.