Fantastik Rus Sineması

Istanbul Pera Müzesi’nde 30 Ekim-13 Aralık tarihleri arasında ‘Çarlardan Starlara: Fantastik Rus Sineması’ başlıklı bir program yer alıyor. Seagull Films, American Cinématheque, Mosfilm, Gosfilmofond ve M-Film Studio’nun işbirliğiyle gerçekleştirilen programda, ilki sessiz sinema dönemine rastgelen 1924 tarihli olmak üzere toplam 8 film gösteriliyor. Dünya sinemasında futurist, bilim-kurgu ve fantastik sinema çalışmaları ilginç bir yer tutmaktadır. Pozitivizm ve ilerlemeciliğin de bir çeşit vücut buluşu olan Sovyet Rusya sinemasının bu türlere ilgisiz kalması beklenemezdi. Sessiz sinema çağında, özellikle Almanya, Fransa ve Amerika’da ortaya çıkan bu türlerin ilk örneklerinin yanında, Sovyet sineması da üzerinden çok geçmeden 1924’te Aelita: Mars Kraliçesi adlı filmi gerçekleştirdi. Yönetmen Yakov Protazanov’a ait olan ve iki saat uzunluğundaki film, gezegenlerarası seyahat üzerinden olay örgüsünü kurar ve senaryoya hakim set tasarımı Sovyet Konstrüktivizminin atmosferini yansıtır. Yönetmen Protazanov, ilerki yıllarda ilginç şekilde filmografisinin de son yapıtları olan Başkurtların milli kahramanı Salavat Yulayev (1940) ve Nasreddin Hoca Buhara’da (1943) filmlerini çekecektir.

Kronolojik sıraya göre oldukça sıçrama yaparak 1961 yılına ait iki film görmekteyiz. Pavel Klushantsev’in yönettiği Fırtına Gezegeni, kozmonotların bu kez Venüs gezegenindeki korkunç yanardağlar ve envai çeşit tarih-öncesi yaratıkla olan mücadelelerini beyazperdeye yansıtacaktır. G. Kazansky ve V. Chebotaryov’un çektiği Amfibi İnsan, solungaçlı bir mutantın bir sahil kasabasında inci avcıları ve eski denizciler arasındaki tuhaf hikayesini dile getirir. Eser, gişede başarı sağlamış, tam 62 milyon bilet satılmıştır.

Diğer bir film olan, dünyaca ünlü yönetmen Andrey Tarkovski’nin bilimkurgu sinemasının başyapıtlarından 1972 yapımı, Stanislas Lem’in aynı adlı romanından uyarlama Solaris’i, Stanley Kubrick’in Batı dünyasından 1968 yapımı 2001: Uzay Yolu Macerası, Sovyet sistemine metafizik donanımlı bir nazire olarak yükselmektedir. Yine Tarkovski’nin bir üçleme olarak gerçekleştirdiği son üç filminin ilki olan 1979 tarihli, Arkady ve Boris Strugatsky’nin romanlarından uyarlama İz Sürücü (Stalker), nükleer kaza veya felaketlere yönetmenin insani evre (duygusal, akli, spiritüel) ve temsiller (yazar, bilim adamı, rehber) cinsinden vermiş olduğu güçlü bir mistik ve madde ötesi önermedir.

Programdaki diğer filmlerden, son dönem Rus sinemasının önde gelen yönetmenlerinden olan Karen Şahnazarov’un 1988’de yaptığı Sıfır Kenti, mekanik bir parçanın şeklini değiştirmek için küçük bir kasabaya gelen bir mühendisin başından geçenleri absürde varan bir üslupta aktarmaktadır. AlexseyFedorchenko’nun Aya İlk Ayak Basan adlı 2005 yapımı ödüller almış çalışması, ütopik bir biçimde aya ilk giden kişinin 1938 yılında kozmopilot bir Rusun olduğunu, gemisini döndükten sonra önce Şili’ye, oradan da Pasifik üzerinden, Çin ve Moğolistan hattından Rusya’ya döndüğünü hikaye eder.