Fark atacakken, kılpayı!

Beşiktaş’ın hızlı oynamalı, topu çabuk kullanmalıydı. Öne kalabalık çıkabilmeli, az top yitirmeli ve geri kazanma geçişlerini hızla yapabilmeliydi.

Az eksiğiyle başardı bunu. Oyunun akışını ele aldı. Önde çabuk kalabalıklaştı. Birkaç maçtır başaramadığı pas oyununu önde çoğalmışken uygulayabilmesi en olumlu yanıydı. İlk yarıda bu yolla elde ettiği üç pozisyonu vuruş yetersizliklerinden gole çeviremedi. Ani atak yediğinde savunma yeterliğinin düşmesi önemli eksiğiydi. Bir pozisyonu böyle verdi, golü böyle yedi!

Deniz’in kafa vuruşunda direkten dönen top gol olsa, tedirginlik yaratırdı takımda. Bu pozisyonda İsmail’in koridorundaki boşluğu vermek ve göbekte rakibi kontrol dışı bırakmak gibi büyük yanlışlar vardı. Gökhan ile Quaresma’nın yokluklarında Kerim’in adı başlangıçta belki endişe vericiydi, ama Kerim oyunuyla bu endişeyi hemen sildi. Son dakikalar hariç, çalışkandı, diri ve istekliydi. Hem kenarda hem içeri girerek çalıştı. Tek top oynadı, topla oyalanıp rakibe kolaylıklar vermedi. İkinci golü atarken topu vurulacak biçimde önüne alması ve vuruş çabukluğu çok klâstı. Penaltı kararını üç hakem tartışarak verdiler ama doğruydu. Deniz iyi yere vurdu, ama Tolga da iyi tahminle yatıp gole izin vermedi. Sosa da önemli futbol değerleri üretti. Bir kere daha harika bir frikik golü attı. Oğuzhan da önemli kozdu. Gomez iyi vuruşlar yapabilse ve hakem ona yapılan faullere duyarlı olsa maçta öne çıkan adam olacaktı. İyi bir son vuruş adamı, ancak pozisyonu kendi hazırlamak durumunda kalınca, kapatıyorlar ve o da atamıyor! Beşiktaş emeğiyle farkı çok açacak pozisyonlar üretti ama sonlandırmaları iyi yapıp, atması gereken golleri, biraz da İtandje’ın başarısıyla atamadı.  Bu ve son 25 dakikada yavaşlayıp Rizespor’a hücum ortamları açması büyük yanlışıydı.