Farklılıklar zenginliğimizdir

15 Temmuz’dan bu yana gelişen süreçte başta CHP, MHP ve diğer siyasi parti liderleri ve sivil toplum örgütlerinin liderleri ve yöneticilerinin Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devletimize sahip çıkması, iktidar ve muhalefet arasında uzlaşı ve dayanışmanın en yüksek seviyelere çıkması vatandaşlarımızı ziyadesiyle memnun etmiştir. Aradığımız, arzuladığımız ve gurur duyduğumuz dayanışma, birlik ve beraberlik toplumumuzda yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur.

FETÖ’nün 15 Temmuz kalkışması, ülkemizde farklıların zenginliğimiz olduğunu bir kez daha gösterdi.

O karanlık gecede Adıyaman Milletvekilimiz Sayın Adnan Boynukara’nın ‘Kahrolsun Fetullahçı kalkışma...’ ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun ‘Demokrasiye karşı girişilen her alçak girişime karşı milli irade namusumuzdur... Yaşasın Türk demokrasisi’ sosyal medya paylaşımları ile birlikte Başbakanımızın ‘Bu bir küçük grubun kalkışmasıdır’ açıklamasının akabinde Cumhurbaşkanımızın TV’lerden yaptığı çağrıya uyarak Atatürk Havaalanına gitmiştim.

Bu süreçte havaalanı her partiden ve her görüşten yüzbinlerce insanın akın etmesiyle birlikte farklılıkların zenginliğimiz olmasının gururunu yaşadım.

Bir yanda Türk bayrakları, bir yanda Atatürk posterleri, diğer yanda Cumhurbaşkanımızın resimleri, öte yanda üç hilaller...

Aynı dağın yeliyiz biz...

Perşembe günkü yazım üzerine Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Prof. Dr. Metin Feyzioğlu aradı. Uzun bir sohbet fırsatımız oldu.

Metin Hoca’nın önceki gün Sayın Cumhurbaşkanımızı ziyaret ederek, günün kırgınlık değil dayanışma ve birlik günü olduğunu göstermesini çok önemsemiştim.

Maalesef küçük çıkarlarını toplumun üstünde gören, her şeyden bir şey çıkarmaya meraklı klavye delikanlıları zor günlerdeki dayanışmadan bile rahatsız olmuşlar. Halbuki dünün kırgınlıklarını ilelebet sürdürmek kimseye bir fayda sağlamaz. Her zaman dostluğun, kardeşliğin, barışın ve dayanışmanın ihtiyacı içindeyiz. Size bir adım gelene siz bin adım gitmediğiniz sürece huzur ve barış ortamına gidemeyiz.

Her zaman bu tür oyunbozanlar olacaktır. Önemli olan şey ülkemizin birlik ve beraberlik resminde bir kare olabilmektir.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da “15 Temmuz sonrası her şey değişti demiyorum, değişmek zorunda diyorum. Çünkü tehlikenin büyüklüğünü görüyorum” diyor.

Öte yandan İstanbul milletvekilimiz değerli ağabeyim Metin Külünk twitter’dan “Sokağın sesini açın kardeşlerim Barış Manço, Yavıuz Bingöl, Ahmet Kaya da çalsın/Uğur Işılak da/Osman Öztunç da çalsın. BizBirlikteTürkiyeyiz” diyerek her renkten insanımızın demokrasiye ve ülkemize sahip çıkmasını arzuluyor.

AK Parti’nin çok beğendiğimiz seçim şarkısında da söylendiği gibi,

Aynı yoldan geçmişiz biz,

Aynı sudan içmişiz biz,

Yazımız bir kışımız bir,

Aynı dağın yeliyiz biz...”

Demek ki birliğe, beraberliğe, kardeşliğe çok ihtiyacımız var. Hiç kimseyi ötekileştirmeden, birbirimizi anlayarak ve severek çıkacağız bu karanlık günlerden.

Terör kardeşliği

Terör örgütlerine baktığımızda, DAEŞ, PKK, PYD, PDY/FETÖ, DHKPC vs. hepsi arasında birlik ve dayanışma var. FETÖ üyesi hainler bu örgütleri takip ve kontrol etmek yerine bunlarla işbirliği ve dayanışmanın, devlete saldırtmanın gayreti içinde olmuşlar.

PDY/FETÖ bir yandan DAEŞ’e koordinat verip atış yaptırmış, öbür yandan PKK/PYD’ye patlayıcı madde temin ederek eylemlerinin önünü açmış. Bugünlerde basında geçmiş aylarda/yıllarda bu FETÖ tarafından yapılanlar ortaya çıktığında doğal olarak hepimizde bir kızgınlık ve nefret oluşuyor.

Öyle ya, ortaokuldan itibaren devletin ekmeğiyle büyüyen, donuna kadar devletin karşıladığı bu çocuklar; millet yerine mehdilik safsatalarına kandıkları sümsük bir vaize hizmet ediyor. Beyin ve düşüneme yetenekleri ellerinden alınmış bu mankurtların kamudan, devlet hizmetinden ve hatta mümkünse kamuyla veya kamu adına iş yapan eczane, hastane, avukatlık, yeminli mali müşavirlik, kamusal görevi olan her türlü müşavirliklerden de temizlenmesi temizlenmesi şart.

Geriye dönüşe imkan verilse

Bugüne kadar gerek TSK, gerek emniyet ve gerekse de diğer kamu kurumlarında mobbing’e maruz kalan, sistematik olarak istifaya zorlanan, her türlü hakaret ve aşağılayıcı muameleye maruz kalan askeri ve polis okulu öğrencileri, memur ve kamu görevlilerine kamu hizmetine dönüş için bir fırsat verilmelidir. Bunların içinde yapılacak soruşturma sonucuna göre kamu hizmetine dönmesinde sakınca olmayanların mağduriyetlerini giderecek bir KHK düzenlemesi yapılmalıdır. Ayrıca, FETÖ’cüler tarafından sicili bozulan, çeşitli bahanelerle görevde yükselmesi engellenen memurlara da bir sicil affı getirilmelidir. Devletimiz vatandaşıyla barışmalıdır.

Basında Genelkurmay Başkanımız Org. Hulusi Akar Paşa’nın 2012 yılında yakın koruma görevinden FETÖ’cüler tarafından 4 ay sonra sistematik baskıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan uzaklaştırılan FETÖ mağduru 38 yaşındaki Kıdemli Başçavuş Ali Rıza İnanç’a da, yeni bir şans verilmelidir.