Fatma Şahin Birleşmiş Milletler’de

New York’taki Birleşmiş Milletler binası, yeryüzünün rengarenk kadınlarıyla dolu son iki gündür. Kapısının önünde, burnuna düğüm atılmış bir tabanca figürü var BM’nin. Dünyanın kadınları, dünyanın savaşlarını bitiremeyeceklerini bilseler de, Genel Kurul sıralarını heyecanla dolduruyorlar.  

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in katıldığı, BM Kadının Statüsü Komisyonu 57. toplantısına “İstanbul Sözleşmesi” damgasını vurdu. Kadına yönelik şiddetin ve özellikle aile kaynaklı şiddetin önlenmesine dair alınacak tedbirleri içermesi açısından önemli bir sözleşme. Her ülkenin iç mevzuatını kadın lehine uyumlu hale getirmesi kadar, hukuki anlamda küresel bir işbirliğini de öngörüyor İstanbul Sözleşmesi. Ne ki pek çok ülke ekonomik kriz bahanesiyle bu anlaşmayı imzalamaktan kaçınıyor. Polonya Eşitlik Bakanı’nın samimi bir şekilde dile getirdiğiyse sadece mali krizler değil. İstanbul Sözleşmesi bağlamında kadına yönelik aile içi şiddetle mücadele tezinin “aile” kavramını zayıflattığına dair iç muhalefetle karşılaştırdıklarını dile getirdi. Kennedy Havaalanında valizini bandajdan çıkarmasına yardımcı olduğum orta yaşlı bir kadın vardı. Tanıştık. İran Cumhurbaşkanı Danışmanı Meryem Müctehidzade Larcani’ymiş, o da aile konusundaki endişelerinden söz etti. Bu tür muhalefetlerin veya soru, şerh koyuşların kadına yönelik şiddeti destekleyip onayladığını düşünmüyorum. Elbette ki feci bir şiddetle karşı karşıyayız, ama bu şiddetin yegane sorumlusu aile değildir.

Hollanda Eğitim ve Kültür Bakanı Jet Bussemaker, şiddete uğrayan kadınların güvenlik içinde yaşamaları için imar edilmiş “turuncu evler”i anlattı. İngiltere Parlamentosu’nda kalkınma müsteşarı olan Lynne Featherstone, şiddete karşı bilinçlendirmenin evlilik öncesinden başlaması gerektiğini dile getirdi. Bu oturumun, cinsler arası sevgi ve dayanışmayı değil cinsler arası şiddet ve düşmanlığa dair yaptığı vurgunun bendeki izlerini bilahare yazacağım.

***

Fatma Şahin, tüm bu konuşmaların içinden ülkesi ve dünyanın geleceği için umut taşıyan ve çözüm üreten bir politikacı olarak ayrılıyor.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Jan Eliasson 6000 STK ile desteklenen ve 2015’e kadar sürdürülecek Millenyum Kalkınma Projesinden bahsetti. İlk kez Filistinli Kadınlara Destek projesi de BM’nin resmi gündemindeydi. Eliasson’un “140 milyon kadın sünnet ediliyor, 1 milyondan çok kadın tuvaletsizdir” şeklindeki itirazını hangi bilimsel veriye, ankete dayandırdığını bilmiyoruz. BM’nin Suriyeli kadınlar hakkında ne düşündüğünü bilmediğimiz gibi. BM Kadın Statüsü 57. oturumdaki prensip kararlardan öne çıkanlar: Şiddet mağduru kadınlara fon ve imkan sağlanması, yasaların güçlendirilmesi, suçluların cezalandırılması, meslek sahiplerinin, gençlerin, siyasetçilerin ve erkek liderlerin eğitilmesi, silahlı çatışmalardaki mağdur kadınlara gündem önceliği verilmesi, “dehşet silahı” olan tecavüzle mücadele, kadınların insan ticaretine maruz kalışıyla mücadele...

New York’ta görüştüğüm İspanyol, Pakistanlı, Mısırlı, İtalyan sivil örgüt lideri kadınlar, Türkiye’yi önem vererek izlediklerini söylediler. Bakan Fatma Şahin ve Türkiye, özellikle nüfusu Müslüman olan ülkeler, Balkanlar, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu için çok önemli bir örnek teşkil ediyor. 70 bin polis, 150 bin er ve erbaş, 17 bin din görevlisi, 65 bin sağlıkçıyı kadına yönelik şiddeti sonlandırmak adına eğitmiş, kadın sığınma mekanlarının kapasitesini binden 2 bin 500’e çıkarmış performansıyla Bakan Şahin dünya gündemindedir. < span class="text42">

Birazdan Bakan Fatma Şahin’e “Kadınların Teknolojiyle Güçlenmesi” projeleriyle destek veren Vodafone Vakfı Direktörü Andrew Dunnet, Vakıf Başkanı Hasan Süel ve İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray’ı BM’de dinlemek üzere çıkacağız. Detay ve kulislerden bilahare bahsedeceğim. King Kong’un intihar etmeden evvel tırmandığı Empire State’e bakıyor pencerem. Onun ölmesine elbette seyirci kalamam.