Türkiye’de bir kulübün baþýna gelecek en kötü þeylerden biri, favori gösterilmektir. Favori oldunuz mu; yanlýþ/eksik/kötü olma hakkýnýz elinizden alýnýr. Hoþgörü limitleri daralýr, maçý kazanmanýz yetmez; fark yapmanýz gerekir. Favori bir takýmsanýz; þapkadan tavþan çýkarmýyorsanýz, yandýnýz.
Geçen sezonun þampiyonu, bu sezonun da favorisi durumunda olan Beþiktaþ’ýn da, bu anlamda büyük sýkýntýlarý olacak. Þenol hocadan, takýmdan, kulüpten, baþkandan, herkesten çok þey bekleniyor. Bizzat Adriano da söyledi, “Bu durum takýmý strese sokuyor” dedi.
Ýyi olmak baþka bir þey... Ýyi olmak zorunda kalmak, çok daha baþka bir þey...
Takýma Türkiye’nin içinden ve dýþýndan gelen yeniler; þaþýlacak bir yüzdeyle ve þaþýlacak bir süratle, hem birbirlerine hem takýma uyum saðladý.
Neredeyse 8’de 8 isabet... Bu elbette keyif ve umut verecek bir þey ama, bu fýrsatla beklentiyi yükseðe çýkarmak; yakalanan þansý heba etmeye sürükler. Evet, kartallar yüksek uçar ama; karakartal taraftarý o kadar da yüksek uçmasýn... Yukarýlarda hava serin olur, üþütür.
Favori olmak ve favori kalmak, hem güzel hem zordur. Bu konuya olduðundan fazla deðer yüklemek; kazanýlmýþ maçlara 3 puan yerine 5 puan verdirmiyor. Býrakýn, olay akýþýna gitsin.
Belli ki, Beþiktaþ bu sene iyi iþ yapacak... Ama hep banko kazanacak deðil. Kazara iki maç üst üste kaybettiðinde “Ya bu takým sandýðýmýz kadar da sýký bir takým deðilmiþ” demeyin. Favori takýmlarýn da hayatlarýnda hayal kýrýklýklarý vardýr. Beþiktaþ’a karþý güven duygunuz varsa, o duygunuzu kötü gününde de koruyunuz. Çünkü o anlarda yaþanacak þaþkýnlýk/telaþ/korku, beraberinde seri felaketleri davet eder.
Gelin anlaþalým... Beþiktaþ’ý hiçbir alanda favori ilan etmeyelim. Baþta da dediðim gibi; bir takýmýn Türkiye’de peþinen favori gösterilmesi demek; piþmiþ tavuðun baþýna gelenlerden bin beter belalarýn gelmesi demektir.