Bugün “Afrin operasyonunu” destekliyorlar... Baþka seçenekleri yok...
Üzerinde yükseldikleri sosyoloji ve “sokaðýn sesi” baþka tür davranmalarýna imkân tanýmýyor.
Bütün dünyanýn desteklediði, en azýndan “Türkiye haksýzdýr” diyemediði operasyona CHP mi karþý çýkacakmýþ?
Mümkün mü?
Hem karþý çýkamýyorlar, hem de rahatsýzlýklarýný dillendirecekleri meþru bir zemin bulamýyorlar. Diyorum ya, biraz da üzerinde yükseldikleri sosyoloji buna icbar ediyor. Ama gerçekte rahatsýzlar. Çok rahatsýzlar hem de... “Bu operasyon gereklidir, Türkiye’nin yanýndayýz” deseler de, rahatsýzlar.
Tek tek CHP’lileri sorun (hatta partiye yakýnlýðýyla bilinen sivil toplum örgütlerinin tavýrlarýna bakýn), bu rahatsýzlýðý hissedeceksiniz
Kýlýçdaroðlu’nun “konuþma yasaðý” getirdiði Canan Kaftancýoðlu ne düþünüyor mesela?
Mutlaka rahatsýzdýr.
Çünkü partisinden çok, HDP’ye ve uzantýsýndaki PKK’ya yakýn duruyor. Bunu da gizlemiyor. Bir aralar terörle mücadeleyi istihfafla karþýlayan ve kriminalize eden paylaþýmlarda bulunuyordu; “devletin katliamý”, “faþizm”, “soykýrým” gibi... Þimdi terörden yargýlanan siyasetçilere selam gönderiyor, PKK’lý Heval’lerle görüntü veriyor. Canan Haným hem de “ölümüne” rahatsýzdýr.
Peki, muhtemel bir “Ýran-Türkiye” savaþýnda Ýran’ýn yanýnda olacaðýný söyleyen ve mezhepçi yordamlardan kurtulamamýþ Eren Erdem?
Mutlaka rahatsýzdýr ve patlamak için fýrsat kolluyordur...
Barýþ Yarkadaþ arkadaþýmýz da rahatsýzdýr.
Konsolosluktan dönme Öztürk Yýlmaz’ýn ne düþündüðünü zaten biliyoruz:
Kronik rahatsýz...
Birkaç gün öncesine kadar, PYD’yle müzakere yapmamýzý öneriyordu ve Esed rejimiyle niza halindeki bütün bir Suriye sosyolojisini “El Kaideci” olmakla suçluyordu. (Ýþbu Öztürk Efendi, Halk TV’de bu satýrlarýn yazarýný tehdit eden bir açýklama yapmýþ, onun icabýna daha sonra bakacaðým.)
CHP’yi destekleyen yayýn organlarý da farklý deðil.
Rahatsýzlar...
Sürekli, operasyonu itibarsýzlaþtýran yayýnlar yapýyorlar. (Bkz. Halk TV ve “sol” etiketi altýnda yayýn yapan gazeteler...)
Fazla sürmeyecek.
Dönecekler.
Nasýl ki “15 Temmuz direniþine” (bir darbeyi çok istedikleri ve özledikleri halde) destek verip sonradan tornistan ettiler; Afrin operasyonuna da belli bir “vade” içinde “destek veriyormuþ gibi yapýp” fabrika ayarlarýna dönecekler.
O “vade” ne zaman sone erer?
Elbette “sufle” gelince...
Bir sufleyle (Amerikan Büyükelçisi John Bass’ten aldýklarý sufleyle) 15 Temmuz direniþine verdikleri desteði çektiler ve FETÖ’nün ürettiði “kontrollü darbe” tezini seslendirmeye baþladýlar... Ayný merkezden gelecek yeni (ve ikna gücü yüksek) bir sufleyle pekâlâ tornistan edebilirler.
Bekliyoruz ve bu sonucu hiç de þaþýrtýcý bulmuyoruz.
Çünkü Kýlýçdaroðlu dönemi CHP’si “sufle”yle çalýþan ve “ödünç argümanlarla” siyaset yapan bir partiye dönüþtü.
Bu “dönüþüm”ün mimarý FETÖ’dür.
Kasetten önceki CHP’yle, kasetten sonraki CHP’yi teþrih masasýna yatýrýn, özellikle “milli meselelerdeki” reflekslerine bakýn, farký göreceksiniz.
CHP’li Özgür Özel’in, “15 Temmuz bal gibi darbe giriþimidir” sözünü Kemal Kýlýçdaroðlu’nun þu sýralarda “millî” görünmeye çalýþan vicdanýna havale ediyoruz.