Fazla zorlamaya gelmez, kýrýlýr


Hiç kuþkum yok; bu seçim, bütün zamanlarýn en nobran, en nezaketten uzak, en sert kampanyasýna sahne olmasýyla siyasi tarihimize geçecek...


Miting meydanlarýnda süregiden seviyesiz söz düellosuna ek olarak yoðun biçimde kullanýlan sosyal medyadan yönetilen þantajlar yetmezmiþ gibi, þimdi de iþin içine karþýlýklý suikast ihbarlarý sokuldu. Önümüzdeki üç gün içerisinde daha nelerle karþýlaþacaðýmýzý bilemiyorum.


Yine de bildiðim daha doðrusu hissettiðim bir þey var: Bütün çabalara raðmen, muhalefet, istediði sonucu alamayacaða benziyor... Ak Parti’nin oylarýný dibe indirerek bundan sonraki iki seçimi etkilemeyi düþünüyorlardý; bu hesaplarý tutmayacak gibi...


Dün bir köþede (Muharrem Sarýkaya, HaberTürk), CHP’nin oy hesaplarýna dair bir deðerlendirme vardý. Ak Parti için düþünebildikleri en kötü senaryonun son yerel seçimde aldýðý oranýn üstünde olduðu anlaþýlýyor. CHP için öngörebildikleri en yüksek oy oraný ise, yüzde 27 civarý...


Bütün bu gürültü, siyasete siyaset-dýþý müdahalelere kapý aralama... Yasa-dýþý ve basýn ahlâk ilkelerine aykýrý yayýnlarla sayfalarýný kirletmeyi göze alan yandaþ medyanýn akýl almaz iddialar ve ithamlarla yeri göðü inletmesi... Geleneksel olarak birbirine ters konuþlanmýþ CHP ve MHP seçmenlerinin kafasýný çapraz adaylarla karýþtýrma...


Sonunda CHP oylarýný en fazla yüzde 27’ye çýkarabiliyor...


CHP milletvekili de olan Prof. Sencer Ayata þunu söylemiþ: “Görünen o ki, AKP yüzde 45’in üzerine çýkmaz; CHP de yüzde 27’inin altýna düþmez. CHP ve MHP’nin oylarýnýn toplamý AKP oylarýnýn üzerinde çýkar. Buna BDP’nin oylarý da eklenirse o zaman yeni bir durum ortaya çýkar.”


Oysa, ‘yeni’ dediði o durum, Ak Parti oyunun yüzde 38.8 olarak gerçekleþtiði 2009’da yapýlan son yerel seçimde zaten çýkmýþtý. CHP’nin 30 Mart’la ilgili beklentisini, Kemal Kýlýçdaroðlu ve kurmaylarý, boyun damarlarýný çatlata çatlata, farklý biçimde dillendiriyorlardý. Biri Tayyip Erdoðan 30 Mart’ý beklemeden kaçar” derken, diðeri Erdoðan’ýn kaçacaðý ülkenin adýný telâffuz etmeye baþlamýþtý.


Akýl alýr deðil, ama CHP, tarihsel rakibi MHP’den ve her fýrsat düþtükçe aleyhinde tavýr aldýðý BDP’den medet ummaya baþlamýþ görünüyor. Hazin bir durum gerçekten...


Pazar günü sandýða düþecek oyu bugünden bilemeyiz, ancak CHP’nin ince hesabýnýn kaba beklentilerine uymayacaðý, partinin hesap kitaptan anlayan kadrosunun kafasýna galiba ‘dank’ etmiþ bulunuyor.


Henüz bu tür deðerlendirmelerden haberdar deðilken, geçen gün, hesaplarýn tutmayabileceðini ‘Ya ters teperse’ baþlýklý bir yazýyakonu etmiþtim. Siyasi tarihimizin en nezaketsiz kampanyasý bile iktidardaki partinin halkta karþýlýk bulan varlýðýný tehdit edemiyorsa, sorunu Ak Parti’de deðil, muhalefette aramak gerekir...


Oyu dibe vursun diye her yönteme baþvurulmuþ, karþýsýnda akla zarar ittifaklar oluþturulmuþ Ak Parti’nin, seçim sonrasýnda birliðini koruyamayacaðý, saflarýnda çözülme yaþanacaðý beklentisine girenler, kampanya ters teptiðinde, kendi içlerinin karýþmasý oldu-bittisiyle karþýlaþabilir...


Özellikle de CHP...


‘Ulusalcý damar’, kampanya sýrasýnda sarýldýðý söylem ve kurduðu þaþýrtýcý ittifaklar baþarý getirseydi sessiz kalabilirdi; ancak yenilgi görüntüsü onlarý isyana sevk edebilecektir...


Kýlýçdaroðlu Sudan’a gitmez herhalde, peki ne yapar?