F.Bahçe markası Alex’i ezdi, Kocaman’ı, Yıldırım’ı da ezer

Fenerbahçe’nin geçen yıl bir sorunu vardı. Yöneticileri suçlanmış, sorgulanmış, tutuklanmış, yargılanmıştı... Ancak bunun ‘takıma’ doğrudan bir yansıması olamazdı. Onlar profesyoneldiler ve o yönden sorunları yoktu. Taraftar desteği sınırsızdı. Hocaları hep başlarındaydı. Kazançları yerindeydi. Söz gelimi Beşiktaş gibi paralarını alamayan ve geçici hoca ile yönetilen takım değillerdi.

Ama yöneticiler ve teknik direktör Aykut Kocaman durumu akıllıca kullanıp bu yansımayı var gösterdi. Motivasyonda kullandı. Takım şampiyonluk sonrası gevşemeyi yaşamadı.

Bu yıl hırsları artmış, kırgın, öfkeli bir başkanları ile ‘onun koruması altında’ ayakta duran bir hocaları var! En iyi yerliler ve iyi yabancıların eklendiği takım bir yıl önceyi aşamadı!

Sorun oyuncunun yetersizliğinde değil. Bu apaçık. Sorun, bu yılın kendine özgü sorunlarının yönetilemeyişinde. Onun için günümüz itibariyle ‘toplama takım ‘sayılabilecek, uyumu oturmamış, teknik adamsız K.Paşa karşısında silik kaldı F.Bahçe. Havasını bulmuş bir F.Bahçe kadrosu Kasımpaşa falan tanımazdı. Şampiyonlar Ligi’ne katılırdı... Bu takımın maalesef ruhu yok.

Ama buna bakacaklarına öncelikle Alex’e yoğunlaştılar! “Alex, Guti olacak” demiştim geçen yıl. Oldu. Bunu önceden göremediler. Durumu yönetemediler. Kadro dışı bırakmak gelinen noktada disiplin açısından gerekliydi. Ana marka Fenerbahçe ise Alex markasını ezmeliydi. Ezdi. Şu gerçek ki FB markası Kocaman’ı da ezer. Ve hatta Başkan Aziz Yıldırım’ı da ezer!

Kasımpaşa’nın yeni yöneticilerinin oluşturduğu yeni kadro ile kısa zamanda bir ‘takım’ haline gelişi gibi, Fenerbahçe’nin kendi kendini yaralayışı da bir derstir futbolumuzda.

Beşiktaş yönetiminin kulübün ekonomik yapısına bakışı ve sıkıntılara katlanışı bir derstir. Ama hala doğrularla yanlışlar iç içe yaşamakta. Doğrulara yönelmek vakti geldi geçiyor.  Parasal değerde dünya 7. olan ‘Süper Ligimizin’ dünyada esamisinin okunmaması artık bizi uyandırmalı...

Büyük paralar harcayarak kurduğumuz kadroların başkan ve teknik adama fiyaka sağladığını ama sporsal değer üretmediğini, varlıklarımızı iyi yönetemediğimizi görmeliyiz. Biz teknik adam ve futbolcu besliyor, ihya ediyoruz, ama o oranda ihya olmuyoruz! Kabahat kimde?

Hırsızı bulamadık, muhtarı yakaladık!

Beşiktaş’ın, Elazığspor maçında taraftarın sahaya attığı cisim nedeniyle aldığı ceza sonrası Tahkim Kurulu’na yaptığı itiraz reddedildi. Cezası onandı.

Tahkim Kurulu’nun gerekçeli kararındaki bir bölüm şöyle: “....cezalandırmaya esas olan ve müsabaka tamamlandıktan sonra rakip takım teknik direktörünün yaralanmasına yol açan yabancı maddeyi (çakmak) atan kişinin (failin) belirlenemediği; bu suretle PFDK’ca Beşiktaş AŞ’ye taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle FDT’nin 53/3 maddesi uyarınca 1 resmi müsabakayı seyircisiz oynama cezası verilmesinde sübut, hukuki nitelik ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, bu yönden yapılan itirazın reddine, cezanın onanmasına oybirliği ile (2012/211 K.) karar verilmiştir.”

Yanisi şu, hırsızı bulamadıklarından mahallenin muhtarını içeri alıyorlar!

Cezalar suçu işleyene verilmedikçe suçların önü alınamayacak. Kural koyucular hâlâ bunun farkında değiller!

Kulübün artısı eksisi

Beşiktaş kulübü örnek bir girişimle, kulübe ceza aldıran seyirciyi dava etme kararı aldı. Peki, kim o? Bilmiyorlar! Çünkü konuk T.Direktörün kafasına yaralayıcı madde atan ya da bunun girişiminde bulunan densizi saptayacak düzenleri yok! Bunun için gerekli olan kamera sistemini kendi statlarına kurmamışlar. Dava açmak güzel. Ama yetmez. Yanı sıra stada benzer olayların belgesini sağlayacak sistemi de kurmalılar. Girişim ancak o zaman yerli yerine oturacak.

BIKTIK, USANDIK

Teknik adamların, % seksen oyuncu becerisi ile elde edilen başarıların tümüyle kendinden kaynaklandığını sanmalarından bıktık usandık.