F.Bahçe’nin rakipleri nedense hep Chelsea!

Futbolcular aşırı istekli olduğu zaman F.Bahçe’de düzen bozuluyor, basit hatalar birbirini izliyor. Eksik oyuncuların yerlerine oynayanların hazır tutulması gerekmez mi. Uyumuna hiç mi bakılmaz, uyarılmaz. Acemi iki stoper yaprak gibi savruldular, aradan giren Diarra golleri buldu. Fenerbahçe’nin son maçlarda rakiplerine Chelsea muamelesi yapması dikkat çekiyor. Rakibe saygı çok doğru bir hareket ama olduğundan büyük gösteren, aşırı tedbirlerin size eksi getirileri olur. Tedbirlere rağmen fazla kontratak yiyorsanız, rakibin özgüveni tavan yapar. Seyirci desteğinin olmadığı maçlarda sıkıntı kaçınılmaz olur.

Aykut Kocaman kısaca Barcelona benzeri bir futbol oynatmak istiyor. Ama gelin görün ki 2. Bölgede sürekli yana, geriye paslaşmalar herkesi sıkıyor. Alex’siz bir Fenerbahçe, tamam ama sizin de bir şeyler yapmanız gerekmez mi. “İlk40 dakikalık bölüm futbolun adına doğruların yapıldığı bölüm” diyor; bir teknik adamın doğruları yana, geriye pas olabilir mi. Hani Barcelona, hani İspanyol futbolu. İkinci yarı sahaya çıkıyorsunuz bir anda agresif bir tarz deniyorsunuz. Bunu neden ilk yarıda yapmıyorsunuz. İstifa sesleri belki bu işin doğasında var ama “Benim yapımdaki bir insan için kolay olmadığını söyleyebilirim” ifadeleriyle rahatsız olduğunuzu çok belli ediyorsunuz. En küçük başarısızlıkta kuvvetli protestolara neden olacak bu açıklama oyuncuların, taraftarların motivasyonu bozuluyor. Aykut hoca 1 yıl teoride, son 3 sezon da pratikte takımın başında. Taraftar mutsuz. Oynanan oyun gelecek için umut vermiyor. Mehmet Özdilek de 5 sezondur Antalyaspor’un başında kısıtlı imkanlarla, taraftarının desteği olmadan ayakta kalmaya çalışıyor. Ama sonuçta ortaya bir şey koymuş. Sizin onlarca pasla yapmak istediklerinizi oyuncularına 3-5 pasla yaptırabiliyor. Aykut hoca da artık futbol karakterini Fenerbahçe’ye yansıtmalı. F.Bahçe her zaman agresif, koşan, hırsla mücadele eden, fizik kondisyonu yüksek, olumsuz bir durumda kenardan müdahale ile kendine gelen, iki üç değişiklikle oyunu çeviren bir kimliğe bürünmeli. Bunun için rakibi iyi analiz etmek, oyunu okumak, antrenmanlarda iyi çalışmak, sakatlıkların nedenini araştırmak gerek. “İstediğimize yakın gidiyoruz” derken Antalyaspor’a hesapta olmayan bir şekilde kaybedildi. Şimdi Akhisar ve Ordu maçları var. Zirveye yaklaşma hesapları yapılıyor. Rakibe saygı güzel ama yine korkak ve çekingen oynanırsa, AEL Limassol maçındaki kadar şanslı olmayabilirsiniz. Her takıma da Chelsea muamelesi yapılmaz ki.