Fen ve edebiyat mezunu gençler rahatsýz

YÖK Genel Kurulu, 16 Ocak 2014 tarihinde toplandý ve formasyon bekleyen Fen ve Edebiyat Fakültesi mezunlarýna yönelik oldukça önemli kararlar aldý. Bu kararlar, bekleyen 60 bin civarýndaki mezuna formasyon verilmesinin önünü açýyor. Toplantýya Milli Eðitim Bakaný Nabi Avcý’nýn baþkanlýk etmesinin ayrý bir önemi var. YÖK Baþkaný Gökhan Çetinsaya da formasyon ile ilgili alýnan kararlarý tekil olarak deðerlendirmemek gerektiðini, MEB’in yeni öðretmen yetiþtirme stratejisiyle uyumunu vurguladý.

Taþlar yerine oturuyor

Türkiye’de öðretmen yetiþtirme sistemine iliþkin yýllardýr bir istikrarsýzlýk var. Çok farklý modeller denendi. Gel-gitler yaþandý. Gerek MEB gerekse YÖK’e bakan yönleriyle bu konuda sayýsýz eleþtiri yapýldý.

Bugüne deðin bence en temel sorun, MEB’in öðretmen yetiþtirme konusunda hep pasif bir tutum izlemesi ve sorumluluðu YÖK’e býrakmasýydý. Ancak özellikle atama bekleyen aday sayýsýnýn fazlalýðý, bu tutumu anlamsýzlaþtýrdý. Uzun vadeli bir öðretmen yetiþtirme stratejisini zorunlu kýldý. Nitelik konuþulmaya baþlandý. Öðretmen adaylarý için (þimdilik 16 alanda) kendi alanlarýnda sýnav getirilmesi de yeni bir arayýþýn ürünü. Ömer Dinçer döneminde baþlatýlan strateji çalýþmalarý Nabi Avcý döneminde de devam etti. Avcý’nýn açýklamasýndan anlaþýldýðý kadarýyla, strateji yakýnda kamuoyuyla paylaþýlacak.

Yeni stratejinin önemli bir unsuru, liselerdeki branþ öðretmenlerinin, formasyon alan Fen ve Edebiyat Fakültesi mezunlarýndan temin edilmesi. Bu strateji, formasyon belgesini, bu mezunlar için kolaylýkla eriþilebilir bir þey kýlýyor. Böylece, öðretmen seçiminde, üniversitede verilen bir eðitim deðil de, mesleðe giriþ sýnavlarý öne çýkýyor. Kýsaca “Ýyi olan KPSS ve alan sýnavýnda kazansýn!” deniyor.

Özetle, taþlar yerine oturuyor... Yani artýk MEB sorumluluk üstleniyor ve nasýl bir öðretmen istediðini belirliyor. YÖK de eski adeti üzere Danýþtay’da soluðu almak yerine, MEB ile iþbirliði yapýyor.

Formasyon

Türkiye, maalesef geçmiþte öðretmen ihtiyacýna iliþkin bir koordinasyon yapamadý. MEB ve DPT (þimdiki Kalkýnma Bakanlýðý) tarafýndan planlama yapýlsa bile bu planlamayý dikkate alan bir YÖK olmadý. Þimdi ise, artýk “sadece ihtiyacýmýz kadar öðretmen yetiþtirelim” demek için çok geç kalmýþ bir noktadayýz. Çünkü atama bekleyen 200 binin üzerinde öðretmenliðe aday mezun var. Bu rakamlara halen öðrenci olan öðretmen adaylarý dahil deðil.

Bizim bugün üniversite mezunlarýna yönelik yaþadýðýmýz istihdam sorununun çeþitli nedenleri var. Türkiye’de sayýlar gittikçe artan yüksek nitelikli ve eðitimli insanlarý absorbe edebilecek bir iþ piyasasý görünmüyor maalesef. Toplum hâlâ üniversiteye çok büyük anlamlar yüklemekte. Bundan dolayý, bir yükseköðretim programý, istihdam olanaklarýndan baðýmsýz olarak, hâlâ talep görebilmekte.

Bugün Fen ve Edebiyat fakültesi mezunlarýnýn formasyon taleplerinin bu derece yüksek olmasýnýn sebebi, bu mezunlarý istihdam edebilecek alanlarýyla doðrudan ilgili sektörlerin (daha çok yayýncý, kültür-sanat evi, ARGE kapasiteli þirket vb.) yeterince geliþmemiþ olmasý. Böylece YÖK ve hükümet üzerindeki formasyon ve memur atama baskýsý artýyor.

Eylül’e yetiþebilecek mi?

YÖK’ün formasyon kontenjanýný artýran yeni kararý, adaylar tarafýndan sevindirici bulundu. Ancak, adaylar iki dönem olarak planlanan formasyon eðitimine hemen baþladýklarýnda, 2014 Bahar ve Güz dönemlerinde eðitimleri devam ediyor olacak. Dolayýsýyla, adaylar, 2014 Eylül atamasýna yetiþemiyor ve kendilerinden kaynaklanmayan bir gecikmeden dolayý maðdur oluyorlar.

Adaylarýn talebi, Eylül atamasýna kadar formasyon belgesini alabilmek. Ben YÖK’ün de bu talebe sýcak bakacaðýndan eminim. Ancak formasyon eðitiminin bir dönemde verilmesi, eðitimciler tarafýndan yetersiz bulunuyor.

Aslýnda bir çözüm var. Üniversiteler -pratik eðitimleri okullarýn kapanmasýndan önceye alarak- formasyon eðitimini bahar ve yaz döneminde tamamlayýp, 30 bin adayýn Eylül atamasýna baþvurabilmesini saðlayabilirler.