Maç öncesi Advocaat aðýtlara sýðýnmýþ, “Seyircimiz bizi terketmiþ, izlemeye gelmiyor” diyor. “Biz onlarsýz baþarýsýz olamýyoruz” diyor. Ben de soruyorum, hangi futbola, hangi hedefe giden yolda sana gelecekler de destek verecek seyirci bekliyorsun. Bu kadar çað dýþý bir futbol, plansýz programsýz bir futbol oyunu varsa seyreden de bu kadar sýkýntýyý çekme hakkýna hiç bir zaman itilemez arkadaþ.
Fenerbahçe futbol takýmý bugüne kadar ne yazýk ki beklenenin uzaðýnda kaldý. Bu tribün boþluðuna da ister istemez Fenerbahçe yönetimi de, futbol takýmýný yönetenler de katlanmak zorunda kaldý. Maça dönüp bakacak olursak, Trabzonspor futbol adýna Fenerbahçe’den daha üstün gözüktü. Pozisyon üretimindeki uðraþlarý, Fenerbahçe’den çok çok daha fazlaydý.
Fenerbahçe’de Hasan Ali’nin uzaktan attýðý þutu, Trabzon kalecisi Onur’un beklenmedik hatasý sonucu Sow gole çevirerek, ilk yarý itibarýyla Sarý-Lacivertliler’i öne geçirdi. Yalnýz bu golde kafama takýlan Sow’un ofsayt olup olmadýðýydý. Hakem Ali Palabýyýk adýna ofsayt deðilmiþ ki, golü geçerli saydý.
Fener hiç bir þey oynamýyor. Kaleci Volkan’ýn dýþýnda kimin ne yaptýðý belli deðil. Emenike diye garip bir futbolcu var. Topu ayaðýna alýyor, devamlý kaybeden oluyor. Tek baþýna takýlmaya meraklý ama onu bile beceremiyor.
Maçýn ikinci yarýsýnda ise Trabzon Bero’nun muhteþem golüyle karþýlaþmayý eþitlemiþ gözüktü ama futbol adýna gerçeði yansýtmýyordu. Eðer N’Doye’un gollük þutunu ve Trabzon’un daha bir kaç pozisyonunu engelleyen kaleci Volkan Demirel olmasaydý, maçýn skoru da asla bu þekilde bitmezdi.
Kýsacasý artýk Fenerbahçe lige de havlu atmýþ gözüküyor. Ligi üçüncü bitirirse öpsün baþýna koysun.