Fenerbahçe’nin ve Yýldýrým’ýn 28 Þubat’ý

Muhafazakar kesim haklý bir þekilde 28 Þubat döneminde çektiði acýlardan þikayet ediyor, o dönemin sorumlularýnýn hesap vermesini istiyor.

28 Þubat’ta muhafazakar kesim adýna siyaset yapan, öne çýkan kimi isimlerin elbette hatalarý vardý ama 28 Þubat özü itibariyle asker kontrolunda bir itibarsýzlaþtýrma harekatýydý.

Askerin hazýrlayýp servis ettiði yalan-dolan haberler asker gazetecilere servis edilir, bu haberler yalana teþne gazete yönetimlerince manþete taþýnýrdý.

Yargý da denetim altýndaydý. ÝBDA-C lideri Salih Mirzabeyoðlu böyle bir düzmece sonucu çok aðýr bir hapis cezasýna çarpýtýrýldý.

Dönem deðiþti, mazlumlar maðdur oldu benzer bir operasyonu emniyet güçleri eliyle sahneye koymaya baþladý.

Polisin servis ettiði yalan-dolan haberler polis gazeteciler aracýlýðýyla medyaya servis edilmeye baþlandý, özel yetkili mahkemelerde bu haberlere dayanýlarak olmayan örgütler yaratýldý.

Bu furyadan dün de yazdýðý gibi Türkan Saylan da, Ahmet Þýk-Nedim Þener de, Hakan Fidan da nasibini aldý açýkçasý.

Elbette, Fenerbahçe ve baþkaný Aziz Yýldýrým da.

Aziz Yýldýrým olmayan bir çetenin baþkaný olduðu iddiasýyla yargý önünde.

20’ye yakýn maçta þike yaptýðý iddiasý var ama þikeyle suçlanan oyuncularýn tamamý 3-5 takýmdan. Gerisini malzemecilerle yapmýþ herhalde Aziz Baþkan.

Fadime hikayesi gibi medyaya servis edilen ‘‘Emenike para sayarken görüntülendi’’ gibi yalan olduðu ortaya çýkan haberlerle yaratýlan kamuoyu var.

Bu yalan haberlerle tutuklanan, mahkum edilmeye çalýþýlan insanlar var.

Yani Türkiye’nin bütün mücadelesi askerin yerine polisi, Devlet Güvenlik Mahkemesi yerine özel yetkili mahkemeye koymak içinmiþ.

Yaþananlar, muktedirlerin deðiþtiðini, medya ve hukukun baþka amaçlarla kullanýlmasý yönteminin deðiþmediðini gösteriyor.

Bir de, ‘‘Bir hizmet grubu Fenerbahçe’den ne ister?’’ diye soruyorlar.

Bence MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’dan ne istiyorsa, onu…

Cacýk Atatürkçülüðü!

Eskiden ‘‘Gardrop Atatürkçülüðü’’ vardý, þimdi salatalýklý cacýk Atatürkçülüðü dönemi baþladý.

Arka fonda, Atatürk’ün ‘‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklýsýný severim’’ yazýyor, (Atatürk’ün gerçekten böyle bir sözü var mý, yoksa Ýstikbal Göklerdedir sözü gibi mi bilmiyorum açýkçasý) önde bir yorumcu cacýk yapýyor.

Atatürkçülüðün geldiði son nokta bu olsa gerek.

Rahmetli Nadir Nadi hayatta olsa ve bu sahneyi görse, ‘‘Ben Atatürkçü deðilim’’ kitabý yerine, ‘‘Bana Atatürkçü diyeni vururum’’ kitabýný yazardý herhalde.

Atatürk’ü bile Fenerbahçe düþmanlýðýna alet etmekten çekinmeyen zihniyet, Türkiye’yi bu hallere getirdi.

‘‘Çaya-çorbaya limon’’ diyerek limon satan seyyarlar vardý eskiden, bunlar da ‘‘Reytinge, Fener düþmanlýðýna Atatürk’’ diyor herhalde.

Siz, hizmet grubunun hangi kanadýndansýnýz bakayým!

Büyüklük budur!

Medyasý, polisi, özel yetkili savcýsý, iþinden olan yorumcusu tek bir fikirde birleþmiþ: Fenerbahçe düþmanlýðý.

Bu kulüp basketboldan voleybola tüm kupalarý toplamaya, futbolda iki alanda birden kupaya ulaþma mücadelesi vermeye devam ediyor. Biz mi çok büyüðüz, sizler mi çok küçüksünüz tam çýkaramadým doðrusu…