Ulusal film festivallerimiz sadece sanatýn konuþulduðu yerler olsa keþke. Ama Türkiye gibi ‘parçalý-bulutlu’ toplumlarýn sanat etkinlikleri de, hakkaniyet anlayýþlarý da ‘parçalý-bulutlu’ oluyor. Her gelenin keseri kendine yontmak istemesi, kendi çýkarýný gözetmesi, politik görüþüne göre siper almasý, her seferinde plaðý baþa döndürüyor.
Bu yýl 26.’sý düzenlenen Uluslararasý Adana Film Festivali’nin ‘davetliler’ grubunda deðildim. PR þirketlerinin ‘güdümlü’ haberlerinden izlemekle yetindim festivali.
Kapanýþ gecesinde, jüri baþkaný Serra Yýlmazsinemacýlara serzeniþte bulundu. Filmlerde kadýn karakterlerin az olduðunu söyledi.Hâlbuki tam tersine, Türk sinemasý kadýn karakterlerin bol olduðu bir mevsim yaþýyor. Adana seçkisinde yer almasa da Emin Alper’in Kýz Kardeþler’ filmimesela… Öte yandan, Semih Kaplanoðlu’nun(Türkiye’nin Oscar adayý) ‘Aslý’ filmi de baþtan sona kadýn karakterler üzerine kurulu…
Kaplanoðlu’nun filmi de Altýn Koza için yarýþtý. Ancak oradaki ‘kadýn konusu’ Serra Yýlmaz’ýn hoþuna gitmemiþ olacak ki film görmezden gelindi.
Sözüm ona kimi ‘özgürlük düþkünü’ kalemlerin ‘Aslý’yý deðerlendirirken sarf ettikleri ‘Semih Kaplanoðlu geleneksel aile yapýsýný telkin ediyor’türü çýkýþlarýna bakarak bu yýl Adana’dan Aslý’ya ödül çýkmayacaðýný anlamak zor deðildi… Hele ki, ‘Çarþaflý kadýn görünce öcü görmüþ gibi korkuyorum’ diyen Serra Yýlmaz’ýn baþkanlýk yaptýðý jüriden asla!
(Kendisi yönetmen Ferzan Özpetek’in ‘kanka’sýdýr. Ýkisi de Ýtalya’da yaþar. Birkaç yýl önce de Özpetek Adana’da jüri baþkanýydý. Sinema yazarlarý, Özpetek etkisiyle ‘hangi yönetmenlere ödül çýkmayacaðýný’konuþuyordu.)
Türkiye’de, ‘jürini söyle bana, hangi filmin ödül alacaðýný-almayacaðýný söyleyeyim sana’gibi bir durum var. Bir bakýma, ön jüri, jüri veya festival yönetimi zorbalýðý söz konusudur. Örneðin Adana, Ýstanbul ve Antalya’daki festivallerde (geçmiþte olduðu gibi bugün de) kimi yönetmenler kendilerine yer bulamazlar…
Ancaaak, bu festivallerde ülkenin deðerlerine küfür kýyamet dolu filmlerin baþ tacý edildiði de vakýadýr. PKK propagandasý yapan bir belgesel Ýstanbul’da gösterilemedi diye karalar baðlayanlarý mý ararsýnýz, Cumhurbaþkaný’na küfürlü gönderme yapan belgesel Antalya seçkisinden çýkarýldý diye festivali topluca boykot edenleri mi ararsýnýz…
Madalyonun öbür yüzünde ise güya ifade özgürlüðünden dem vuran çevreler, Semih Kaplanoðlu’nun kendi görüþünü anlatmasýna tahammül edemeyip, sanki ortada bir cürüm varmýþçasýna ‘geleneksel aile yapýsýný savunuyor’ diyerek suçlayýcý tavýr takýnabiliyor.
Siyasi þov arenasýna da dönüþtürülebilen festivallerde jüri meselesi ve belediye baþkanlarýnýn siyasi tutumu daima tartýþmalý bir konu olmuþtur. Özellikle CHP’li yapýlanma varsa bir yerde, ‘muhafazakâr seslere kapalý fabrika ayarlarý’otomatik olarak devreye girer. Bu benim için ömür tecrübesidir. Bakýnýz, CHP’li ÝBB Þehir Tiyatrolarý ilk iþ olarak Mustafa Kutlu eseri Mavi Kuþ’urepertuvardan çýkarýverdi.