Fetih bitmez, bitti dersen zýddýna döner

Farkýndayým, fethi iþgal ile bir tutan nevzuhur bir zihin var ve giderek yaygýnlaþan. Bu kavramý kullanmayý anakronizm olarak niteleyen ve entelektüel kibir var bir de. Kutsalýn dünyevileþmesine hizmet eden liberalizmi özgürlüklerin teminatý sayan bir akýl bu.

Ayasofya’nýn yeniden camii oluþunun millette yarattýðý heyecan ve sevinci anlamaktan o kadar uzak ki…

Ýslam’dan hazzetmeyenlerin, Türkiye’nin Batýlý deðerlerle hemhal olmasýný arzu edenlerin, bir ideolojik karþýtlýkla Ýslam’ý gericilik görenlerin Ayasofya’nýn camii olmasýndan rahatsýzlýk duymasý kabul edilebilir deðilse de anlaþýlýr. Zaten Ýslam’la davalýlar bunlar. Onlara kalsa memleketteki tarihi camileri de kapatýp müze yapmalýyýz. Çünkü bu camiler ibadethane oluþlarýyla deðil mimari ve tarihi deðerleri dolayýsýyla önemliler.

Bir de zihnen sekülerleþmiþ, liberalizmin bir ideoloji deðil deðer olduðunu düþünen, insanlýðýn kamil seviyesi addeden ve kendi mahallesinde muhaliflik yaparken küresel iktidarýn hizmetinde olduðunu fark edemeyenler var.

Bunlar mesela, “Ayasofya’yý camii yaparak bize yapýlmasýný istemediðimiz þeyi biz yapmýþ olmuyor muyuz?”diyorlar.

“Ýspanya’daki Kurtuba Camii kilise olmasý bu bizi üzüyorsa Ayasofya’nýn camii olmasý da Hýristiyanlarý üzecektir” naifliðindeki bu bakýþ açýsýnýn özellikle gençler arasýnda sahiplenildiðini görebilirsiniz.

Ýnsani ve Ýslami olan asýl budur diyorlar.

Hani “çok politikleþtik çok” deyip duruyoruz ya, aslýnda yaþadýðýmýz þey politik bilinç kaybýndan baþkasý deðil.

Yeni neslin olaylara bakýþýndaki en temel problem de bu kanýmca. Sanki tüm dünya kýlýçlarýný, silahlarý istihbarý aygýtlarýný, politik hesaplarýný, sert gücünü, yumuþak gücünü, jeo-politik, teo-politik enstrümanlarýný bir kenara býrakmýþ, herkes çiçek çoçuk olmuþ da bir tek biz yalýn kýlýç herkesi dize getirmeye çalýþýyoruz.

Bütün ülkeler sýnýrlarý kaldýrmýþ, askeri üslerini boþaltmýþ, egemenlik iddialarýndan vazgeçmiþ de bir tek biz sýnýrlarýmýzý güvence altýna almaya, egemenlik alanlarýmýzý tahkim ve muhafazaya çalýþýyoruz.

Sanki kimse devlet güvenliðini birinci derecede önemli tutmuyor, sanki kimse sosyal medyanýn regülasyonu için yasa çýkartmýyor da bir tek biz bu konulara kafamýzý takmýþýz?

Örnekler çoðaltýlabilir.

Siyasetin dinamik konularý, yaþ aþaðý indikçe böyle bir kayýtsýzlýkla deðerlendiriliyor. Fakat anti-politik gibi duran bu zihin, a-politikleþtirilmek suretiyle ekip biçmeye daha uygun hale getirilmiþ, bunu görmek durumundayýz. Ayasofya’nýn 86 yýllýk uzletinin ve Müslümanlarýn ona hasretinin bittiði bugün, yaþanan coþkuyu anlayamayan bir yeni nesil varsa þayet sebeplerini buralarda aramalýyýz.

Post-modernizmin, modernizmin anti tezi deðil daha yýkýcý bir devamý olduðunu anlamadýkça bu kýsýr döngüden çýkamayacaðýz.

Gençlerin bakýþýndaki “Ne gerek vardý?” naifliði de Ayasofya’nýn açýlýþýnýn siyasileþtirildiði eleþtirisi de bu bilinç kaymasýyla ilgilidir.

Ve milli ve manevi deðerlerimizin hilafýna çok mevzi kaybettiðimizin delilidir…

Evet, elbette siyasi bir karardýr Ayasofya’nýn yeniden camii oluþu. Bundan gocunmaya gerek yok.

Týpký 500 yýl camii iken birden bire müzeye çevrilmesi gibi.

Elbette egemenliðimizle ilgili bir karardýr ve bugüne kadar alýnamayýþýnýn sebebi de budur zaten.

Ve elbette yeniden fetihtir bu.

Cumhurbaþkaný Erdoðan bu yeni fethin fatihidir.

Fethi iþgalle bir tutanlarýn cesaret bulduðu, Ýstanbul’un fethi için “Zulüm 1453’te baþladý” denilebildiði bir yerde fethi daim etmek elzemdir.