Fetih kutlamalarıyla yetinmeyelim!

Fetih İslami bir kavramdır. Asla savaş anlamına gelmez. Katletmek yakmak, yıkmak, insanları yerinden yurdundan etmek sürmek asla değildir. 

Fetih, düşman orduyu mağlup etmek, zafer kazanmak yahut şehirleri veya arazileri zaptetmek ya da ganimet elde etmek değildir.

Savaşın İslam literatüründeki karşılığı cihattır

Cihadın gerekçesi ise nefsi müdafaa ve tebliğdir. Tebliği ifade özgürlüğü olarak güncelleştirebiliriz.

***

Savaş için düşman gerekir. Oysa İslam’da düşman insan yoktur. Çünkü Efendimiz özel olarak bir kavme değil bütün insanlığa gönderilmiştir ve bütün insanlık Efendimizin ümmetidir.

Müslümanlığı kabul edenlere ümmet-i icabet denir. Diğerleri ise ümmet-i davettir. Yani İslam’ın kendilerine tebliğ edileceği, götürüleceği insandır.

Fetih de bir bakıma bir davet ve tebliğ hareketidir.

***

İşte bu sebeple fetih bir şehrin elde edilmesi değildir. Fetih kelime itibariyle açmak demektir. Dolayısıyla fetih, şehir kapılarından önce insanların yüreklerini İslam’a açmak demektir.

Evet, fetih toprak kazanmak değil, gönülleri kazanmak olursa fetih olur.

Toprak kazanılır, şehir fethedilir, insanlar mağdur edilirse onun adı fetih değildir, belki askeri zafer olarak anılabilir ama geride harabeye dönmüş şehirler ve mağdur edilmiş insanları bırakırsanız asla fethetmiş olmazsınız.

***

Bu yolun öncüsü de üsve-i hasene (en güzel örnek) olan Efendimiz’dir. O’na Mekke’nin anahtarlarını teklif etmediler mi, krallık teklif etmediler mi? Mal mülk teklif etmediler mi? Eğer fethin amacı bunlar olsaydı Efendimiz ta başından bunları kabul ederdi. Etmedi, çünkü ona bu teklifi inancından ve tebliğinden vazgeçmesi şartıyla yaptılar. Onun hedefi ise yürekleri fethetmek olduğu için makam mevki toprak mal mülk tekliflerini kabul etmedi.

Mekke’ye girerken kumandanlarına kan dökülmemesini özellikle tembih etti. Fetih tamamlanınca Mekke halkı esir edileceklerini, köle muamelesine tabi tutulacaklarını zannettiler ama Efendimiz onlara , “Gidiniz, hepiniz özgürsünüz” buyurdu. Gönülleri fethetti. Hatta nerede bulunurlarsa bulunsunlar öldürülmelerine izin verdiği, düşmanlıkta aşırı davrananlar bile İslam’ı kabul edince affetti.  

İşte fetih bu, yürek fethi.

***

Yürekler fethedilirse fetih nesilden nesle devam eder. Eğer kılıçla topla tüfekle fetihler yapılırsa ilk fırsatta o fetih son bulur.

Mesela Makedonya’da ve Bosna’da yürekler fethedildiği için tüm baskılara rağmen oralarda İslam nesilden nesle devam ediyor.

Elimizden çıkan diğer batı toprakları ise kılıçla fethettiğimiz için tüfekle geri alınmışlardır!

***

İstanbul’un fethi de tıpkı Mekke fethi gibidir.

Fatih unvanını alan II. Mehmet şehri fethetmeden önce halkın gönlünü fethetmeyi bilmiştir!

İstanbul halkının Bizans serpuşu yerine Osmanlı sarığı görmeyi tercih etmesini başka ne ile açıklayabilirsiniz ki?!

Unutmadan ilave temeliyim ki bu fetih kutlamalarına cumhurbaşkanlığının öncülük ediyor olması da her tülü takdirin üstündedir.

Fethi güçlü bir şekilde hatırlatmak faydalıdır.

***

Hasılı-ı kelam, şehri kazanmadan önce insanların gönüllerini kazanmak gerekiyor ki kazanım fetih olsun!

Fetih devri kapandı mı, yeni fetihlere ihtiyaç yok mu? Var hem de ne kadar!

Fethedilecek o kadar çok yürek var ki!

Onun için Müslümanların kendilerine çeki düzen vermesi gerekiyor.

Günümüz Müslümanın da İslam’ı başkasına anlatmadan önce kendisinin örnek şekilde yaşaması gerekiyor ki yeni fetihler gerçekleşsin.

Yoksa kutlamalarla kendimizi avutmaktan başka bir şey yapmamış oluruz.