FETÖ bitti mi?

Birileri “Pişmanlık duyanları affedelim. Yeni bir sayfa açalım!” dedi.

Hani pişmanlık gösterenler nerede? Niye biz görmüyoruz?

Bırakınız pişman olmayı tekrar örgütlenmeye devam ediyorlar.

Her yerde, her ilçede, her ilde...

Devletin tüm kurumlarında...

Tüm tarikat ve cemaatlerde...

Tüm partilerde ve sivil toplum kuruluşlarında...

Kısacası, aldıkları talimat doğrultusunda renklenerek varlıklarını sürdürüyorlar.

Bürokraside hâlâ etkililer kripto unsurlarla.

Bulundukları görevlerde AK Parti Hükümetini kötü göstermek için ellerinden geleni ardına koymayanları gördüğünüzde bilin ki orada kripto unsurlar aktif haldeler.

“Devlet benim!” edasıyla yerelde hareket edenler, devletin üniformasını kral edasıyla ve kişisel güç ve çıkar için kullanıp AK Parti algısını bozmaya çalışanlar bilesiniz ki hâlâ varlıklarını sürdürüyorsa orada neştere muhtaç bir sorun var demektir.

Pişman oldukları söylenenlere bakıyorsunuz, nedense onlar görev almak isteyenler olarak karşımıza çıkıyorlar.

Başka bir deyişle kim terfi alıp yükselmek istiyorsa göstermelik pişmanlıkların arkasına saklanıyor.

Bu ciddi bir sorun bence.

O yüzden diyorum ki devletin özellikle silahlı bürokrasisi bu tür pişmanlıklar için ziyadesiyle duyarlı olmalı.

Olmalı derken olmadıklarını ima ediyormuşum sonucunu çıkartanlar fitne peşinde koşan çevrelerdir.

İçişleri Bakanlığımızın kaymakamlarla ilgili gösterdiği hassasiyet bunun delilidir. Bu hassasiyet Jandarma ve Emniyet birimleri için de benimsenen bir hassasiyettir.

İçişleri Bakanlığımızın en ufak bir şüphe veya bilgi doğrultusunda sergilediği tavır, FETÖ ile mücadelede gösterilmesi gereken doğru hassasiyetin bir ifadesidir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus daha vardır ki o da şudur: Tedbiren görevden alınan veya uzaklaştırılan herkes için FETÖ’cülük suçlamasında bulunulmamasıdır.

Bakanlığa ulaşan bu yöndeki bilgiler için tedbiren yapılan işlem ne kadar doğruysa açığa alınan herkesi peşinen FETÖ’cü olarak suçlamamak da bir o kadar doğrudur.

FETÖ’nün değirmenine iki kanaldan su taşımaktan herkes kaçınmalıdır:

Bir: Pişmanlık gösterdiği gerekçesiyle mahut kişilerin önemli mevkilere taşınılmaması.

İki: Elde edilen bilgiler çerçevesinde tedbiren açığa alınan herkes için FETÖ suçlamasında bulunulmaması.

Şunu unutmayacağız asla: FETÖ bitmedi. Kripto unsurlarıyla hâlâ her alanda faaldir. Hatta bizim suretimize bürünebileceklerini de asla yabana atmamalıyız. Bileceğiz ki FETÖ’cüleri hep başka yerlerde arama gafletine düşenler FETÖ’ye yenik düşerler.

İstanbul, Ankara ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılarımızın sürdürdüğü operasyonlar FETÖ’nün devlet ve toplum içindeki derinliklere nasıl sızdığını göstermesi bakımından önemlidir.

Başsavcılarımızı ve İl Emniyet Müdürlerimizi yürekten kutluyorum.

Acırsak ve gevşersek acınacak hale düşeriz biline!

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

1933 doğumlu Halil Kaya Gedik Uşaklı bir yoksul ailenin çocuğu.

Okumak için geldiği İstanbul’dan Almanya’ya uzanan bir öğrenme serüveni. Zorluklar içinde geçen çalışma koşulları. Hizmet aşkıyla döndüğü yurdunda devlet demir yollarında geçen maaşlı memuriyet yılları. Akabinde özel sektöre geçiş. Türkiye’nin ilk kaynak ustası olarak gösterdiği olağanüstü fedakarlıklar. Ülke sanayisinin yabancı-yerli ortaklı önemli firmasında başlayan genel müdürlük serüveninin o devasa firmanın sahipliğiyle sonuçlanması öyküsü.

Okurken çok etkilendim. Hem rahmetli Halil Kaya Gedik’in kişiliğinden hem başarı öyküsünden.

Anadolu’nun o dindar-muhafazakar değerlerini üstünde tevazuyla taşıyan bir inançlı adam. Aynı zamanda modernliği dışlamayan bir güzel adam.

Modernlik adına inancını, inancı adına modernliği dışlamayan bir başarılı adamın öyküsünü okurken zaman zaman duygusallaşıp ağladığım anlar olmadı değil.

Şu an Gedik Holding’te koltuğunda oturan saygıdeğer kızı Hülya Gedik hanımefendinin bana kitabı takdim ettiği gün başladım okumaya. Bitirmeden bırakamadığım nadir kitaplardan biri oldu.

Kitabın içeriği kadar yazım tarzı harikulade.

Kitabı okuduktan sonra bende oluşan duygu şu oldu: Halil Kaya Gedik gibi insanlarımız var olduğu sürece ekonomimizin ve sanayimizin sırtı yere gelmez.

Hülya Gedik hanımefendinin babasını bu anlamlı kitapla gündemleştirmesinden bir baba olarak duyduğum memnuniyeti ayrıca belirtmek isterim.

Hülya hanımı yürekten kutluyorum.