Bilmem Gülen hareketi, Cemaat, Camia ya da FETÖ diye bilinen yapý içerisinde birileri zaman zaman “Ne idik, ne olduk?” gibi bir soru üzerinde düþünüyor mu?
Bir ara ben yazdým, “Ne idiniz ne oldunuz, kendinize bir bakýn” diye. “Ýyilik hareketi” diye bilinirken cinayet örgütüne dönüþmek nasýl oldu?
O yapý bu soru üzerinde düþünmeli.
Aslýnda þu sýralar, o hareket dýþýndaki dini yapýlar dahil, tüm Türkiye olarak, “FETÖ dosyasý”ný konuþuyor, oradaki yanlýþlarý deðerlendiriyoruz.
Ama, ben diyorum ki, din ile iltisaklý tüm oluþumlar, cemaat, tarikat, siyasi yapý, medya vs... FETÖ ile birlikte kendilerine de bakmaktan imtina etmemeliler.
Bakmalýlar, çünkü bedeli sadece kendileri deðil, din ödüyor, insanlarýn din ile iliþkileri ödüyor.
FETÖ bir kötülük sembolü olarak bütün kötülükleri alýp götüren, geriye ise sadece safiyet býrakan bir yapý gibi görülüp, bizlere hiçbir özeleþtiri zemini sunmazsa, bence kendi hesabýmýza doðru, saðlýklý sonuçlar çýkarmýþ olmayýz.
Herkes kendisine bakmalý, diyorum ben.
Ne bileyim, mesela iç tedavülde kullandýðýmýz ve bize çok tabii gelen, hatta çok manevi heyecan duyduðumuz dilin, kültürün, davranýþlarýn söz gelimi bir medya alanýnda dýþlaþtýðýnda toplumda nasýl karþýlanacaðýna bakmak lazým. Orada toplumsal yadýrgamalar, sorgulamalar, tepkiler ortaya çýktýðýnda nasýl bir savunma dili arayýþýna düþtüðümüz - düþeceðimiz üzerinde düþünmeliyiz.
Ne bileyim, mesela siyasi, bürokratik bir güç edindiðimizde o gücün bizde nasýl etkiler yaptýðý üzerinde düþünmeliyiz. Gücü nasýl kullanýyoruz? Kürsülerde içimiz dola dola seslendirdiðimiz ölçüler, insaf, adalet, merhamet, ötekini düþünmek, diðergamlýk vs. güç alanlarýna ulaþtýðýmýzda da aklýmýza geliyor mu?
Ýnhisarcýlýk. Yeni dil ile tekelcilik. Yani en doðrusu bizde, en doðrusu biziz, yaklaþýmý. Her yer bizim olsun duygusu. “FETÖ”de tu-kaka ettiðimiz duygu. Bizim hakimiyet (!) alanlarýmýzda nereye gidiyor?
Siyasi dilimizin din bedeli diye bir þey olabileceðini...
Medya dilimizin bir din bedeli olabileceðini...
Mal-mülkü kullanma tarzýmýzýn bir din bedeli olabileceðini...
Anne - babalýðýmýzýn bir din bedeli olabileceðini hesap ediyor muyuz?
Mesela þu soruyu soralým:
- FETÖ'nün Ýslam'a ödettiði bedel en çok hangi alanlardaki sapkýnlýklar sebebiyle gerçekleþmiþtir?
Bu soruyu sormak için bile “Ýslam'a bedel ödetilmesi”ni önemsememiz gerekiyor.
Yukardaki soruya bakarsak, oradaki yanlýþlarý “Ýslam'a bedel ödetilmesi” çerçevesinde irdeleyebilirsek, bu belalý süreçten Ýslam ve Müslümanlar adýna kazançlý çýkabiliriz.
Bir fýrtýna yaþýyoruz. Yüzbinlerce insanýn savrulduðu bir fýrtýna bu. Kim ne derse desin fýrtýna, dindar camia bünyesinde esiyor. Yaptýrým uygulayanlar da, yaptýrýma maruz kalanlar da akraba alanlar... Ve olan bitenden Ýslam'ýn ortak bütçesi zarar görüyor.
FETÖ sendromundan yola çýkarak, bir takým odaklarýn projektörleri tüm “Dini alan”a yönelmiþ ve orada çürümeler görmek için pusuda bekliyor.
Farklý cemaat yapýlanmalarýnýn þu veya bu gerekçeyle topun aðzýna sürülmesi, Ýslam adýna ortaya çýkmanýn cesaret meselesi haline getirilmesini amaçlýyor olabilir.
Din mi, cemaat mi, tarikat mi, yardým mý, kurban mý....
Sanki bunlardan bahsetmeye baþlandýðýnda bir yýðýn bagajýn önünüze konulacaðý bir atmosfer oluþturulmaya çalýþýlýyor.
Ýslam nezihtir. Ýslam saftýr. Ýslam berraktýr. Ýslam ulvidir.
Müslümanlýk sýnavý, Ýslam'ýn bu nezahetini, safiyetini, berraklýðýný, ulviyetini kuþanabilip kuþanamama sýnavýdýr. Ýster ferd olarak, ister topluluklar olarak.
Bu sýnav da, son nefesi verinceye kadar aralýksýz ve hep diri bir þuurla idrak edilecek bir sýnavdýr.
Þeytanýn þeytanlýðý bitmez.
O “Riya” gibi bir olta ile insanýn namazýndan bile çalmak ister. Mali güç sahibi olunca içine “Karun'luk” katmaya, siyasi güce “Firavunluk” katmaya, Cemaat yapýsýna Mescid-i Dýrar kurdurmaya çalýþýr.
Müteyakkýz olmak gerekiyor.
Müslümanlýk ferd olarak da sýnavdýr, cemaatler - topluluklar - kurumsal yapýlar olarak da.
FETÖ ders olacaksa böyle olmalý.