Yarýn 15 Temmuz, püskürtülen darbe giriþiminin üçüncü yýldönümü.
15 Temmuz’da ihanet þebekesi darbe yapmak isterken aðýr bir darbe aldý.
Önceki 4 darbe onlarý bayaðý ümitlendirmiþ olmalý ki ‘vesayet sona erdi, artýk darbe marbe olmaz, olsa bile artýk silahlý darbe dönemi bitti’ denildiði zamanda kanlý bir teþebbüste bulundular.
251 cana kýydýlar, binlerce masumu yaraladýlar.
***
Zannettiler ki önceki 4 darbede olduðu gibi hükümet teslim olur yönetime el koyarlar.
1960, 1971, 1982 ve 1997’de maalesef darbeciler direniþle karþýlaþmadýlar.
Ancak þurasý da bir gerçek ki, millet bu darbelerin hiçbirini benimsemedi. Direniþe önderlik edecek bir lider çýkmadýðý için de sineye çekti.
Ama eline geçen ilk fýrsatta darbeci zihniyete sandýkta cevap verdi. 1960 darbesinden sonra darbe maðduru Demokrat Parti’nin devamý olduðu gerekçesiyle Adalet Partisi’ni tek baþýna iktidara taþýdý. Milletin bu tavrý 15 Temmuz direniþinin o dönemdeki versiyonuydu.
1971 muhtýrasýndan sonra yapýlan ilk seçimde millet yine darbecilere geçit vermedi üstelik Milli Selamet Partisi’ni meclise taþýdý.
1982 darbesinden sonra yapýlan ilk seçimde darbeciler bir generalin partisine açýktan oy istediler. Ama millet bu sefer ANAP’ý iktidara taþýyarak darbecilere sessiz bir tokat attý.
1997’deki postmodern darbeye karþý millet 2002 seçimlerinde AK Parti’yi iktidara taþýyarak cevap verdi.
Yani millet aslýnda hiçbir darbeyi benimsemedi. Tepkisini darbecilerin baský uyguladýðý düþünceyi iktidar yaparak gösterdi.
***
15 Temmuz’da millet yine sessiz kalabilirdi. Lakin bu kez darbeciler sert kayaya çarptýlar. Hükümet önceki darbelerde olduðu gibi sessiz kalmadý.
Cumhurbaþkaný halký meydanlara çaðýrarak direniþe davet etti. Zaten hiçbir darbeyi onaylamamýþ olan millet nihayet kendisine önderlik edecek cesur bir lider bulmuþtu, meydanlara indi, direndi ve baþardý.
Eðer cumhurbaþkaný direnmeseydi, halkýn önüne geçmeseydi 15 Temmuz da beþinci darbe olarak tarihe geçecekti.
***
Bu millet önceki darbelere de rýza göstermemiþ ama direniþe öncülük edecek cesur bir lider bulamadýðý için tepkisini sandýða saklamýþtý.
Ama direniþ fitilini ateþleyen bir yiðit çýkýnca da peþine takýlmakta zerre tereddüt etmemiþtir.
Hain darbeciler eðer bugün yargýda hesap veriyorlarsa bunda en büyük pay sahibi direniþe geçen cumhurbaþkanýdýr.
Sözde demokrat dünya, ülkeyi iþgale açýk hale getirecek olan o darbeyi kýnamak için bile ertesi günü bekleyerek iki yüzlülüðünü göstermiþ, bugün de darbecileri ve liderini koruyarak karþýmýzda sýrýtýp durmaktadýr.
***
Darbeyi planlayanlar baþaramadýlar ama onarýlmasý zor zararlar verdiler.
Bir defabinlerce insanýnmaðduriyetine sebep oldular.
Maddi zararlar bir þekilde telafi edilebilir ama cemaat mefhumuna,hizmet mefhumuna, dindarlýk mefhumuna verdikleri zararýn telafisi pek kolay görülmüyor.
Dini kisve altýnda emperyalist devletlerin istihbarat örgütlerine uþaklýk etmiþ olmalarý bütün dindarlarý zan altýnda býrakmýþtýr. Kimileri bu hainlerin haline bakarak bütün Ýslami hareketleri emperyalistlerin kontrolünde görmeye baþlamýþtýr.
***
Ýþin garip tarafý da, darbe yapanlar, destek verenler ve de tabandaki cemaat mensuplarý zerre kadar piþmanlýk göstermiyorlar!
Hatta tutuklu olanlar ve yargýlananlarýn bile 23 Haziran sonuçlarýndan cesaret alarak küstahça tehditler savurduðu haberleri gelmektedir.
Operasyonlar da gösteriyor ki kimi hücreler devlet içinde hâlâ faal.
Ellerine fýrsat geçse ayný ihaneti tekrar edecekleri anlaþýlan bu örgüt ile mücadelenin kesintisiz devam etmesi lazým deðil elzemdir.
Durmak yok, mücadeleye devam!