Yard. Doç. Dr. Miş: FETÖ imal etti, CHP sahiplendi

HÜKÜMETE GÖRE YÜRÜYÜŞÜN GAYESİ ADALET DEĞİL 

İktidarın yürüyüşe bakışı ve siyasi rekabet düzeyi nasıl seyrediyor? 

Gezi’deki gibi radikal grupların etkili olmaması için tedbirler alınmış durumda. AK Parti ve hükümet yürüyüşün Türkiye’yi uluslararası çevrelerde zor durumda bırakmak için planlandığını düşünüyor. İçerdeki FETÖ’cülerin yürüyüşte etkin olduğunu, slogan ve söylemlerin FETÖ’cülere yaradığını görüyor. Çünkü FETÖ ile içerde-dışarıda yürütülen mücadelede CHP’nin destek vermek bir yana, mücadeleyi aksatan bir siyaset izlediğinin farkında. Öte taraftan HDP ve türevlerinin yürüyüşe destek vermesini sorunlu buluyor. O yüzden mesele daha iyi anlaşılsın diye yürüyüşün adalet arayışı olmadığı anlatılıyor. Ama yürüyüşü engelleyici bir tutum içine de girmiyor.

MİŞ: FETÖ tarafından imal edilip CHP tarafından siyasi araç olarak kullanılan iddia ve söylemleri, FETÖ içerde ve dışarıda kendisini savunmak için kullanıyor. FETÖ kumpasları için yürümeyen CHP FETÖ’cülerin hakları içi yürüyor.

HP Genel Başkanı, casusluktan hükümlü Enis Berberoğlu için bir yürüyüş başlattı. Adını da “adalet” koydu. Çıkış noktası, destekçileri ve hedefi açısından “adalet” kavramının kullanımını nasıl değerlendirirsiniz? 

“Adalet yürüyüşü” dense de öncelikle bu siyasi eylemin kendisi “adil” değil. Yürüyüşün çıkış noktası, FETÖ’nün MİT tırlarına kurduğu kumpastır. Bu kumpas üzerinden, FETÖ’nün kurguladığı ve senaryolaştırdığı bir süreçle, seçilmiş hükümetin ve onun liderinin üretilmiş sahte belgelerle “uluslararası savaş suçları mahkemesi”nde yargılanması amaçlanmıştı. Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalarda, “bavul belgeleri!” olarak bilinen FETÖ kumpası ile MİT tırları kumpasının “harici bellek ile servis” edilmesi arasında fark yoktur. Uygulanan yöntem ve amaçlanan hedef aynıdır. Uygulama ise bir FETÖ projesidir.

YÜRÜYÜŞ ADİL DEĞİL

FETÖ kumpasları ve yalanları ile devleti uluslararası mecralarda mahkum etmeye çalışanlara arka çıkmak “adaletli” bir siyaset yaklaşımı değildir. Eğer FETÖ’nün işgal ve darbe girişimi başarılı olsaydı, bugün Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne gerekçe oluşturan MİT tırları kumpası ve benzer kumpaslar üzerinden binlerce kişinin hayatı kararacaktı. Bu açılardan yürüyüşün referans noktası, “hakkı gözetme” temeline dayanmamaktadır. Adaletten bahsedecekseniz MİT tırları olayının bir FETÖ kumpası olduğunu söyleyerek işe başlamanız gerekir. Ardından bu kumpas üzerinden, hükümeti ve devleti uluslararası mecralarda zor durumda bırakmak için bir gazetenin manşeti ile ikinci bir kumpas kurulmasına aracılık eden kişilere verilen cezanın adil olup olmadığını tartışabilirsiniz. Yani adalet ararken, haklıya hakkını önce vereceksiniz, sonra bir hadsizlik varsa peşine düşeceksiniz. 

KEMAL BEY’İN İKBALİ 

Bir siyasi partinin, bir konuda kitlesel bir program düzenlemesinden daha doğal bir şey olamaz. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne baktığınızda siz ne görüyorsunuz? 

Yürüyüş ahlaki bir duruştan çok siyasetin dayattığı bir pratiğe dayanıyor. Sadece bir adalet arayışı değil. Siyasi bir fayda üzerine kurgulanmıştır. Kılıçdaroğlu’nun CHP liderliğini garanti altına almayı amaçlamaktadır. Parti içi dengelerin zorlamasının sonucudur. Ayrıca parti içi muhalefeti baskılamaya hizmet edecek bir yürüyüştür. Eğer bu yürüyüş, iddia edildiği gibi adalet arayışı ise de “hakkaniyetli” ve “kapsayıcı” değildir. Tek yanlıdır. İlkesel değildir, sübjektif bir adalet duygusunu ihtiva etmektedir. 15 Temmuz’da bu ülkeyi işgal etmeye çalışan FETÖ’ye karşı savaşırken, üzerine bomba yağdırılan, üzerine tank sürülerek ezilen, otomatik silahlarla taranan 249 şehidin, binlerce yaralı gazinin hakları yok muydu? Onların hakkını aramak için CHP ve Kılıçdaroğlu’nun hiç mi söyleyecek sözü yok? “Kontrollü darbe” diyerek, FETÖ’cüleri aklamaya hizmet eden iddialarla adalet aranmaz. “İddia siyaseti” üzerinden suçlamalarla adil olunmaz. CHP’nin adalet terazisinin iki kefesine konanlar, nedense hep FETÖ ve diğer terör örgütlerinin çıkarlarına hizmet ediyor. Terazinin kefeleri arasındaki dengesizlik bir tarafa, FETÖ ve PKK’nın mağdur ettiği insanların hakları bu yürüyüşte gündeme hiç gelmiyor.

CHP’NİN BÜYÜK ÇIKMAZI 

FETÖ’nün CHP’nin siyasi açılımlarına bunca dahil olmasının sebebi ne? 

FETÖ, siyasal partileri kurduğu kumpaslarla dizayn etti. Deniz Baykal’a kurulan FETÖ kumpasının ardından Kemal Kılıçdaroğlu liderliğe getirildi. Aslında daha önceden yine FETÖ tarafından servis edildiği ihtimal dahilinde olan, ve hep Kılıçdaroğlu tarafından kamuoyuna duyurulan yolsuzluk iddialı ama içi boş dosyalarlar üzerinden Kılıçdaroğlu parlatılmıştı. FETÖ, Türkiye’de kendi çıkarlarına tehdit olarak gördüğü yapıları, kurumları ve siyasi partileri çökertmek için “taşeronluk” yöntemini kullanmıştır. 17-25 Aralık sürecinin ardından AK Parti’ye karşı bu taşeronluk sistemini çok daha etkin bir şekilde devreye sokmuştur. AK Parti karşıtı blokun taşıyıcılığını da bu dönemden itibaren CHP üstlenmiştir. CHP, daha önceden Balyoz, Ergenekon ve benzeri FETÖ kumpaslı dava süreçlerinde “F” tipi yapılanma olarak suçladığı FETÖ’nün, AK Parti’ye kurduğu kumpaslarının ve karşıt söylemlerinin söz konusu tarihten itibaren, taşıyıcılığına soyunmuştur. Aslında daha önce FETÖ tarafından Oslo görüşmelerinin sızdırılmasının ardından da CHP, AK Parti’yi “terör örgütleri ile görüşme yapmak” ile suçlayarak örgütün emellerine hizmet etmişti. Gezi parkı eylemlerinde ise FETÖ’nün kurduğu tezgah birlikte işletilmişti. 

FETÖ TEZLERİNE TERCÜMAN

15 Temmuz da mı idrake yol açmadı CHP’de? 

15 Temmuz kanlı darbe ve işgal girişiminin hemen ardından, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Taksimde darbe karşıtı miting düzenlemesine rağmen bir kez bile darbenin faili olarak FETÖ’yü zikretmedi. Darbe ile FETÖ’yü irtibatlandıracak bir cümle bile kurmadı. “Darbe girişimini gerçekleştirenler” diyerek darbenin faili olan FETÖ’yü perdeledi. Daha darbe sabahı “darbe bir tiyatrodur, kontrollü şekilde gerçekleşmiştir” diyen FETÖ elebaşının bu söylemini daha sonradan “kontrollü darbe” iddialarıyla gündemde tuttu. FETÖ tarafından maille bir çok kişiye gönderilen bu “kontrollü darbe” senaryosu maalesef CHP tarafından sahiplenildi.15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun yazdığı rapora, CHP’nin şerh olarak yazdığı 360 sayfalık raporun temel tezi de darbenin “kontrollü” olduğuna yöneliktir. FETÖ tarafından imal edilen ama CHP tarafından siyasal mücadelede bir araç olarak kullanılan bu iddia ve söylemler, FETÖ’nün içerde ve dışarıda kendisini savunmasında bir dayanak olarak kullanılmaktadır. Tam da 15 Temmuz “çatı” ve “ana” davalarının mahkemelerde duruşmasının yapıldığı bir dönemde CHP tarafından tedavülde tutulan bu iddialar, FETÖ’cüler tarafından mahkemede bir savunma stratejisine dönüştürülmüştür. Bu açılardan CHP’nin izlediği siyaset, FETÖ’cülere umut olmakta, çözülüp itirafçı olmalarını engellemektedir. 

CHP’ye Gezi bile yaramadı

Gezi’ye kadar sokak nedir bilmeyen CHP artık sokakta siyasi sonuç arıyor. Neden?

CHP sokak siyaseti konusunda ikilem yaşıyor. Parti içinde iki farklı blok var. Gezi eylemlerine büyük önem atfedilmesine rağmen CHP’nin oylarına yansımadı. Hatta bir şiddet sarmalına dönüştüğü için AK Parti seçmenini daha da konsolide etti. Ayrıca, AK Partili olmayan orta sınıflar da eylemlerin mahiyetinden endişe duydu. CHP’nin içindeki Kemalist ulusalcı blok, sokak siyasetinin partiyi merkezden uzaklaştıracağını, maliyetin ağır olacağını öngörüyor. Kılıçdaroğlu ile yönetime giren gruplar ve radikal sol çevreler, AK Parti’ye karşı Gezi eylemlerine benzer sokak siyasetinden yana. Selin Sayek Böke bu ikinci gruptandı. İstediği olmadığı içinde parti yönetiminden istifa etti. 

KEMALİST BLOK RAHATSIZ 

HDP ve PKK yürüyüşü destekliyor. Kimileri Kılıçdaroğlu’nun Edirne’ye (HDP’li vekiller için) PKK yöneticilerinden Nurettin Demirtaş da –Selahattin Demirtaş’ın kardeşidir- İmralı’ya kadar yürümesini istedi. Bu ilgi, destek ve beklenti CHP’yi sıkıntıya sokar mı? 

Kılıçdaroğlu ve CHP, HDP’nin parti olarak yürüyüşe geniş çaplı katılarak görüntü vermesini arzu etmiyor. Yürüyüş kararı CHP parti yönetiminde görüşülerek karara bağlanmasına rağmen Kılıçdaroğlu’nun bireysel kararı gibi sunuluyor. Parti flamalarının kullanılmadığını, katılanların da parti olarak katılmaması gerektiği söyleniyor. Aslında bu kararın arka planında, HDP’den parti olarak gelebilecek ortaklık teklifine karşı bir çözüm olarak düşünüldüğü anlaşılıyor. Çünkü terörle mücadelede şehitler gelirken HDP ile açıktan ittifak görüntüsünün partiye zarar vereceğini düşünüyorlar. 

Öncelikle CHP’nin içindeki Kemalist ve ulusalcı blokta, bu yürüyüşün planlanması, söylemi ve hizmet ettiği amaç bakımından yeterince düşünülmeden aceleyle uygulamaya konduğuna yönelik bir sorgulama var. Deniz Baykal’ın “İktidara tavsiyem, bizi de yürümek zorunda kalacağımız zorlamalardan uzak kalmasıdır” söylemi buna işaret eden bir ipucuydu. Ayrıca CHP içindeki Kemalist ulusalcı blok tarafından, Kılıçdaroğlu ve ekibine, özellikle Gezi Parkı eylemlerinden itibaren partiyi radikal grupların siyasal söylemlerinin taşıyıcılığını soyundurduğu, giderek HDP siyasetine yaklaşıldığı, devletin hassasiyetlerinin gözetilmediği ve AK Parti karşıtlığının devlet karşıtlığına dönüştüğü gibi argümanlarla eleştiri getiriyorlar. 

CHP, FETÖ DAVALARINI PERDELEDİ!

CHP’nin iddiaları FETÖ ile örtüşüyor. Neye yoralım? 

Bu yürüyüşün eleştirilmesi gereken en önemli yanı zamanlaması. Yürüyüş, FETÖ davalarını perdelemeye, 15 Temmuz’un yıldönümünde toplumsal hafızada darbe girişimini ve FETÖ’nün etkisini önemsizleştirmeye yarayan bir işlev görüyor. FETÖ’nün algı operasyonuna malzeme taşıyor. FETÖ söylemlerinin taşıyıcılığını yapıyor. Parti çevresi de tepkili. FETÖ kumpaslarından mağdur olan kesimler, Balyoz ve Ergenekon davası için yürümeyen CHP yönetimini, FETÖ yargılanırken yürüdüğü için sorguluyor.

YABANCI BASIN İLGİLENMEDİ 

Yürüyüşün “dışarı”ya yansımasına ve sonuçlarına yorumunuz ne?

Yürüyüş, beklenilenin aksine dış basında önemli bir gündem oluşturmadı. 16 Nisan’da batının Türkiye’ye ve hayır cephesine ilgisi dikkate alındığında, yürüyüşe ilgi hayli düşük. Özellikle Avrupa basınında. Taktik de olabilir. Referandumda Alman basını başta olmak üzere dış basın hayır lehine kampanya yürüttü ancak ters etki yaptığını gördüler. Ama her halükarda FETÖ’cüler yürüyüşte kullanılan söylemleri iddiaları dışarıda kendi konumlarını güçlendirmek için kullanacaktır.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ!