Fetullahçý Terör Örgütü’nün (FETÖ) yapýsý ve çalýþma biçimi bilindik terör örgütlerinden çok farklý. PKK-PYD, DAEÞ, DHKP-C gibi bilindik terör örgütlerinde etnik, mezhebi ya da ideolojik meþrulaþtýrma vardýr. Militanlarýný þiddet eylemlerine belli bir amaç doðrultusunda yönlendirirler. Sözde “Ýslam devleti” ya da sözde “Kürdistan” gibi “kýzýl elmalarla” ölümü, hayatýn müjdesi olarak kutsallaþtýrýrlar.
PKK’lý Nurettin Demirtaþ’ýn Ankara’da 36 kiþinin hayatýný kaybettiði katliamýn sorumlusu olan canlý bombayý “nilüfer çiçeði” olarak tanýmlamasý ve “Doða’nýn bir intihar eylemcisi deðil bir özgürlük ve yaþam tutkunu olduðu ve eylemiyle ölümü deðil yaþamý yarattýðý” sözleri terör örgütlerinin küçücük çocuklarý nasýl birer canlý bomba haline getirdikleri çok iyi anlatýyor.
DAEÞ’in birer ölüm makinesine dönüþtürdüðü çocuklar da benzer süreçlerden geçiyor. Bu yapýlar çýplak gözle görülebilecek bir açýklýkta terör yapýyor.
FETÖ ise tanýmlý bir ideolojik amaç etrafýnda kurulmuþ ve geniþlemiþ bir yapý deðil. Dini cemaat kisvesi altýnda ve eðitim, hayýr çalýþmalarý gibi meþru araçlarý kullanarak kendini yapýlandýrmýþ bir örgüt. Tüm bunlarý yaparken de devletin meþru güç mekanizmalarýný ele geçirmek adýna kritik yerlerde kendini çok iyi gizlemiþ.
***
Önemli bir farklýlýk da FETÖ’nün nihai hedefini ilan etmiþ bir yapý olmamasý. “Amacýnýz ne?” sorusuna verdikleri “Allah rýzasý” cevabý oltanýn ucuna takýlmýþ yem. Dini terminoloji, istismarý gizleyebilmek için seçilmiþ bir kamuflaj.
Katý hiyerarþik bir yapýda örgütlenmiþ olmalarýna raðmen hedeflerini, dünya görüþlerini siyasallaþtýrmaktan özenle kaçýnmýþ ve adeta bir parazit gibi baþka bünyelere yerleþerek önce oralarý sömürmüþ. Ýþlerine gelmediði noktada ise yerleþtiði bünyeyi ifsat etmiþ, kumpaslarla hedef haline getirmiþ.
FETÖ’nün siyasetle iliþkisi tam da böyle þekillenmiþ.
Özellikle Demirel ve Tansu Çiller’i tepe tepe kullandýklarý biliniyor. Demirel’in ve Çiller’in bunlarýn okullarý için ilgili devlet baþkanlarýna özel mektuplar yazarak kefil olduðu, Çiller’in partisinin kapýlarýný bunlara sonuna kadar açtýðý da...
Hiç alakadar olmadýklarýný sandýðýmýz Refah Partisi’nden bakan dahi çýkarmýþlardý. 54. Hükümet’te Devlet Bakaný görevi verilen Sabri Tekir Refah Partisi Ýzmir Milletvekili’ydi.
Yani öyle “siyasetten Allah’a sýðýndýklarý” falan yoktu. Siyasallaþtýrýlmayacak kadar gizli yürütmeleri gereken bir ajandalarý vardý sadece. Mevcut siyasi partilere de sýzdýlar ve kendi meþum amaçlarý için bu partileri çok da iyi kullandýlar.
Siyasi partileri ve siyasetçileri illegal yollarla ürettikleri þantaj kasetleriyle aðlarýna düþürmeye çalýþtýlar. Bunu Ak Parti’ye de CHP’ye de MHP’ye de yaptýlar. Kýsmen de baþardýlar.
***
Bugün geldiðimiz noktada beklenti, FETÖ temizliðinin devlette olduðu gibi siyasi partilerde de yapýlmasý.
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “Kimse þu benim akrabamdýr demesin” ikazý doðrultusunda siyasi partilerin kendi iç temizliklerini yapmasý gerekiyor.
Milli Görüþ geleneðinden gelip de kýzý, kardeþi bu yapýnýn içinde olanlara dair de bir durup düþünmek gerekiyor. Milli Görüþ’ün kuruluþundan bu yana temsilcisi olan insanlarýn etraflarýndaki kiþilerin bu yapýnýn içine girmeleri ve Fetullah Gülen’in Refah Partisi geleneðine bakýþýný düþününce pek de normal bir durum deðil.
Milli Görüþ’ün önemli aðabeylerinin, kýzlarý, kardeþleri, damatlarý, eþlerinin bu yapýdan olmasý, hele hele 17-25 Aralýk’tan sonra hala bu yapýyla iliþkide kalmalarý makul mü sizce?
Bu “ahmaklýkla” izah edilebilecek bir durum deðil kanýmca...
Ayrýca hali hazýrda bazý þehirlerde yürütülen FETÖ soruþturmasý kapsamýnda tutuklananlarýn ifadelerinde ismi geçen belediye baþkanlarý var, bugün de partinin önemli yerlerinde görevli olan. Bunlar da tabanda temizliðin hakkýyla yapýlýp yapýlmadýðýna dair soru iþaretlerine yol açmakta.
Bizden söylemesi...