Savcý, bir tek “tutuklusu” bile bulunmayan 28 Þubat davasýnda sanýklarýnýn müebbetle cezalandýrýlmasýný istedi.
Niçin tutuklusu yok bu davanýn?
Çünkü FETÖ yargýsý tarafýndan tahliye edilmiþlerdi.
Ne zaman?
17/25 Aralýk kumpasýndan hemen önce...
Niçin alýndýlar, niçin tahliye edildiler?
Bunun cevabý basit:
Ergenekonve Balyoz giriþimlerine “meþruiyet” kazandýrmak için alýndýlar, maksat hâsýl olunca salýverildiler.
Böylece, hem “Amerikancý-NATO’cu bir darbe yargýlanamaz” kuralý iþletilmiþ oldu, hem de Erdoðan’a karþý güç tahkimatýna gidildi; yani bir tür “darbe ortaklýðý” kuruldu. Çünkü bu tahliyelerin arkasýndan 17/25 Aralýk kumpasý gelecek, ülke 15 Temmuz giriþimiyle sonuçlanan “darbeler sürecine” sokulacaktý.
Söylemesi ayýptýr, bunun bir “darbe habercisi” olduðunu yazmýþ, tahliyelerde izlenen yöntemi Samet Kuþçu hadisesine benzetmiþtim.
Okuyalým:
Darbe giriþimini aðýr müeyyidelere baðlayan “Yüce Türk Adaleti”, apaçýk bir darbe olan (“Bu bir postmodern darbedir” demiþti sanýk Erol Özkasnak) 28 Þubat’ý akladý.
Diyeceksiniz ki, “Henüz yargýlama bitmedi. Sanýklar hakkýndaki isnatlar devam ediyor.”
Fark etmez...
Darbe giriþimi davalarýnda “uzun tutukluluk” seçeneðini devreye sokan ve mebzul miktar maðdur yaratan yargý, 28 Þubat’ýn aktörlerine ayný tarifeyi uygulamadý.
Þu olacaktýr:
Dava neticeye baðlandýðýnda, sanýklarýn yattýklarý ceza göz önünde bulundurulacak ve mesele kapanacaktýr. Yani “infaz” gerçekleþtirilmiþ olacaktýr. “Tutukluluk süreleri” ve “acil tahliye”, ortaya çýkacak cezanýn miktarýna iliþkin fikir veriyor çünkü.
Buradan þu sonucu çýkarabilir miyiz?
Darbe yapabilirsin ama giriþimde bulunamazsýn... Madem giriþtin, iþi mutlaka neticeye baðlamalýsýn.
Darbe sanýklarý tahliye ediliyorsa/edilebiliyorsa, giriþim sahipleri niçin hâlâ içeride tutuluyor?
Doðu Perinçek isyanýnda haklýdýr...
Balyoz’cu Çetin Doðan isyanýnda haklýdýr.
Þener Eruygur isyanýnda haklýdýr...
Bilumum Sarýkýz, Ayýþýðý, Eldiven, Yakamoz, Kafes sanýklarý isyanlarýnda haklýdýrlar.
Geçmiþte de pek çok “darbe giriþimi” muhakeme konusu edildi ama hiçbir yargýlamada, bu dönemde olduðu gibi, geniþ bir “maðdurlar ordusu” yaratýlmadý.
Benzetmek gibi olmasýn, 28 Þubat davasý tahliyeleri, bana, Samet Kuþçu olayýný (9 Subay davasý tahliyelerini) hatýrlatýyor.
Samet Kuþçu, bir darbe giriþimini ihbar etmiþti. Ýhbara konu olan hadise, bir yönüyle Sarýkýz, Ayýþýðý, Eldiven ve sair darbe giriþimlerini hatýrlatýyor ama muhakeme sürecinde sanýklara farklý bir tarife (28 Þubat sanýklarýna uygulanan tarife) uygulandý. Küçük gözaltýlarla iktifa edildi ve hýzlý bir muhakemeden sonra tahliye kararý çýktý. Bir süre sonra da sanýklar beraat ettirildi ve dosya kapandý.
Samet Kuþçu hadisesinden sonra, Menderes’e karþý yeni bir ittifak oluþtu.
Daha doðrusu, var olan ittifaka yeni unsurlar eklendi.
Bir taraftan eylemlerinin takibatsýz kalmasýndan cesaret alan subaylar, diðer taraftan siyasi hasým rolü oynayan olan CHP ve yüksek bürokrasi (“devlet içinde devlet” görüntüsü veren unsurlar), ülkeyi 27 Mayýs’a götürecek olaylarýn zeminini hazýrladýlar.
Menderes dönemindeki ittifakýn bir benzerini bugün de görüyoruz.
Menderes döneminde iþaret fiþeðini, 9 subayý salýveren Askeri Mahkeme çakmýþtý.
Bugünün iþaret fiþeði ise, 28 Þubat sanýklarýnýn tahliye edilmesidir.
Diyebilirsiniz ki, “Ordunun darbe yapacak mecali kalmadý. Ayrýca mevcut komuta kademesinin böyle bir maceraya niyeti ve isteði de yok...”
Bir “ittifak”tan söz ediyorum.
Erdoðannefretinin motive ettiði ve alesta tuttuðu, üstelik farklý renkler barýndýran, hatta “dýþ ayaðý” da bulunan bir ittifak bu... Birbirleriyle hasým olmasý gereken unsurlar, Gezi’cisi, solcusu, Kemalist’i, Emniyet’çisi, bürokratý, bu nefret temelinde birleþmiþ durumdalar.
Bu ittifak, istikbalde bir “cunta”yý tetikleyebilir mi?
Neden olmasýn?
Hiç rastlanmamýþ bir olay deðil ki...
Seçimle alt edilmeyenlere uygulanan “tarife” her zaman ayný olmuþtur çünkü.
Okuduðunuz yazýnýn yayýn tarihi 21 Aralýk 2013’tür... O gün söylediklerim “aynen” gerçekleþti. Kamuoyunun dikkatine sunulur!
