Fuat Avni’nin istihbarat Daire Baþkanlýðýndaki ayaðý olan mühendisBurak Açýkalýn, dün cezaevinde ölü bulundu..‘Ýntihar’ dediler.. Geçen hafta da, FETÖ’cü darbe giriþiminin içinde yer alan Eski Kastamonu Jandarma Bölge Komutanlýðý Kurmay Baþkaný Albay Ýrfan Kýzýlarslan, kaldýðý koðuþta ölü bulunmuþtu.. Ona da ‘intihar’ dediler.. Ondan bir kaç hafta önce de, Bursa’da, FETÖ’nün darbe giriþimine iliþkin yürütülen soruþturma kapsamýnda tutuklu bulunan eski Cumhuriyet savcýsý Seyfettin Yiðit cezaevinde ölü bulundu.. Ona da ‘intihar’ dediler... Ayný günlerde, Eskiþehir’deki Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlýðý 1’inci Ana Jet Üs Komutanlýðý’nda görevli Astsubay Kýdemli Baþçavuþ Önder Irmak emniyetin tuvaletinde ölü bulundu..
Evet, ona da ‘intihar’ dendi... Deðerli dostlar FETÖ çözülmeyi önlemek amacýyla pek çok taktik denedi 15 Temmuz’dan sonra.. Evvela kýsa vadeli hedefler koydu. tarihler verdi.. Sanki ikinci bir kalkýþma olacakmýþ gibi.. Kitleyi konsolide etti, umut aþýladý.. Toplu kaçýþ planlarý, Hz. Yusuf imamlýðýnda kýlýnan namazlar, Hillary Clinton’lý rüya mesajlarý, yeminler... Neler denemediler ki..
Ama örgütün çok boyutlu olarak deþifre olmasýný önleyemediler.. Þimdi ise nadim olmuþ kilit konumdaki örgüt elemanlarý birer birer öldürüyorlar.. Evet bu ‘intihar’ denilen bütün vakalarýn baðýmsýz güvenilir bir adli týp ekibince dikkatle incelenmesi lazým. FETÖ öteceðini anladýðý bütün abilerini tek tek ortadan kaldýrmadan, kritik önemdeki isimlerin koruma altýna alýnmasý kaçýnýlmaz..
Dün Cumhuriyet Gazetesi, Gazi Mustafa Kemâl’in, önünde þapka çýkarýlacak þu sözüyle çýktý; “Bu millet esareti kabul etmez”..
Tek kelime daha söz edilebilir mi bu sözün üzerine.. Gazi bu milletin ‘karakteri’ olarak kabul ettiði baðýmsýzlýðý, hürriyeti en açýk biçimde ifade etmiþ... Bu Millet esareti kabul etmez..
Cumhuriyet Gazetesi’nin vatana ihanetten mahkûm edilmiþ Alman pasaportlu genel yayýn yönetmenini kutluyoruz..
Her 10 Kasým’da “ilk kez göreceðiniz” baþlýðý altýnda yeni fotoðraflar servis edilir..
Böyle bir gelenek var biliyorsunuz..
Her 10 Kasým akþamý bir TV programýnda yahut o sabah çýkan bir gazetenin ilk sayfasýnda, ilk kez göreceðimiz fotoðraflarla tanýþýrýz..
Bugün 11 Kasým..
Eðer þu anda elinize kimsenin daha evvel görmediði Atatürk resimleri geçerse, yayýnlamak için bir sene beklemek zorundasýnýz..
Þaka bir yana.. Neden taksit taksit çýkýyor bu resimler?..
Topluca bir arada duran bir resim koleksiyonu var da, gizli bir el bilmediðimiz hayali çizgilerle yýllara mý bölüyor bunlarý?.. Mesela 2017’ye kaç yeni resim ayrýldý?..
Ama benim asýl merak ettiðim baþka bir detay var..
Ortaya çýkan yeni resimlerin çaðý deðiþtirecek, tarihi yeniden yazdýracak, ezber bozdurtacak türden yeni resimler olmamasýna taktým mesela..
Atatürk’ü yürürken gösteren, otururken gösteren, dururken gösteren yeni ve farklý açýlardan çekilmiþ kareler.. Yeni bir durum yok..
Yani insan istiyor ki, bu sene yeni bir resim çýksýn ve hepimiz, ‘vay be’ diyelim...
Mesela, Gazi Mustafa Kemal’in daha evvel hiç görmediðimiz cenaze namazýndan bir kare olabilir..
Ne zaman çýkacak o resim?..