FETÖ’den boþalan yere konmaya kalkmayýn!..

Tam da 28 Þubat’ýn yýldönümüne doðru bir takým “dini referanslý” þahýslarýn ipe-sapa gelmez açýklamalarýna tepki gösterdiðimde, (Yeter, kesin sesinizi, STAR, 1 Mart 2018, http://www.star.com.tr/yazar/yeter-kesin-sesinizi-yazi-1315114/) yemediðim laf kalmadý.

Sonra, Cumhurbaþkaný Erdoðan, siyasetin ayný zamanda bir cesaret ve risk alma sanatý olduðunu bir kez daha gösterdi, kimi þahýslarýn yaptýklarý “fetva” görünümlü açýklamalara karþý Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’ný göreve çaðýrdý…

Çaðýrmasýnýn nedeni çok açýk, çünkü Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý, yýllarca FETÖ denilen yapýyý izledi, hakkýnda “Ýslam dýþý bir ezoterik yapýlanma” raporunu ancak 15 Temmuz felaketinden sonra yazabildi. Erdoðan’ýn, belli ki, bu kez, yeni bir gecikmeye tahammülü yok, aslýnda milletin de yok…

 

Din eðitimi zayýf…

“Seküler”bir dostunuz olarak söylüyorum: Türkiye’de din eðitimi müfredatýna Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý koordinasyonunda ilahiyat fakültelerindeki, bir bölümünü yakýndan tanýdýðým, çok deðerli akademisyenler el koymalýdýr!..

Bu ülkede 12 Eylül darbesinden bu yana din eðitimi zorunludur ve din konusunda cehalet paçalardan akýyor… Kuran-ý Kerim ve yüce peygamberimiz Hz.Muhammed’in (sav) sünneti, hadisleri genç kuþaklara derli-toplu ve doðru öðretilirse, ne, bu ülke dini konularý bu kadar tartýþýr, ne de ortaya dökülen her insanýn peþinden gider…

Ýslam’da teblið etmek bir görevdir ve bu görevi yüce Rabbimizin yolunda doðru ve bilgi ile yapanýn Allah (c.c)’nin katýnda ne kadar yüksek bir mertebeye sahip olduðunu biliyoruz, ama o tebliðin doðru olup olmadýðýný ölçecek asgari bilgi de þarttýr.

Ýlk emri “Oku!” olan bir dinin mensuplarýnýn cahil kalma hakký yoktur, onlarý cahil býraktýrýp, Fetullah Gülen gibi insanlarýn eline teslim eden tüm sistemler de yýkýlmaya mahkümdür.

 

Cemaatler neyle uðraþýr?..

Tabii ki, kendi meþrepleri içinde dini eðitimle uðraþacaklar… Bu görevin dýþýna çýkýp, iþi önce ticarete sonra da siyasete döktükleri anda bu sistem karýþýr… Kimse, cemaatlerle uðraþmýyor, cemaat kavramý altýnda oluþturulan “menfaat ortaklýklarýna”  karþý çýkýyor.

Bakýn, 2010 KPSS’nin  sorularýný çalýp kendi adamlarýný devlete sokuþturmuþ FETÖ’nün tüm elemanlarý, yarýn, emr-i hak vaki olup iki elleri yana geldiðinde bu kadar büyük bir “kul hakkýnýn” hesabýný nasýl vereceklerini düþünmediler bile… Çiðnedikleri “kul hakkýnýn” yalnýz bir örneði bu, eðer kendine “Müslümaným” diyen bir insan kabir azabýndan korkmuyorsa, ona söylenecek bir söz yok…

Buyurun, yüce dinimizle ilgili okuduðum kitaplarýn özetini aktarayým: Ýslam, ahlak ve yaþam ilkelerinin merkezine “kul hakkýný” yerleþtirmiþ bir dindir. (Faiz bu nedenle haramdýr, kadýnlar üzerine konuþanlar bir kez de bu konuya deðinse ya, geçiniz.)  Sonuç: TSK gibi Müslüman bir ordu sivil öldüremez ama Rus-ABD-Ýsrail  ordularý kentleri dümdüz edebilir.

Bu, “borcumu zamanýnda öderim” sýradanlýðýna indirilecek bir kavram da deðildir. “Ýþçinin ücretini alýn teri kurumadan önce ödemek” ile baþlayýp en sinirli olduðun anda bile kelimelerini seçerek konuþmayý vaaz eden bir “yaþam biçimidir…” O zaman bir Hocaefendi’nin peþine takýlýp þahsi ikbal aramayacaksýn, kendi bilgin ve yeteneðini geliþtirerek “ben de varým” diyeceksin!..

 

Ýþi ehline veriniz…

Sözüm, FETÖ’den boþalan devlet kadrolarýný “muhafazakar” zeminden doldurmaya hareketlenen cemaatleredir…

Bu ülkede FETÖ belasý yaþanýldýktan sonra, tüm asker-sivil bürokrasi yalnýz “devlet hiyerarþisine” uyan insanlardan yapýlanacaktýr.

Hadis-i þeriflerde ne buyuruluyor: Emanet kaybedildiði zaman, yani iþler ehil olmayanlara verildiðinde kýyameti bekle. (Buhari, Ýlim2) Bunu yaþadýk.

Eðer siyaset de, yaþanýlan bunca olaydan sonra bu tür bir geliþmeye izin verirse kendi bacaðýna sýkmýþ demektir.

Devlet bürokrasisinde yaþadýðýmýz FETÖ deneyimi bize bir tek gerçeði gösterdi: Bu tür örgütlere yol verildiðinde siyaset devre dýþý kalýyor, bürokraside iþler kime çalýþtýðý belli olmayan sözde bir din adamýnýn eline geçiyor, “merdiven altý siyaset” olarak adlandýrdýðýmýz yeni bir vesayet türü ile karþýlaþýyoruz.

Bakýn, Buhârî ve Müslim'in beraberce naklettiði bir hadiste Peygamber Efendimiz (sav), "(Akýllý ve olgun) Mü'min ayný delikten iki defa sokulmaz, ýsýrýlmaz." (Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63) buyurmuþtur, çok önemli.

Bitmedi, bir hadis daha aktaracaðým.

Rasul-i Ekrem (sav) þöyle buyurmuþtur:Her insan birçok hata yapabilir. Fakat hata yapanlarýn en hayýrlýsý çokça tövbe edenlerdir.” (Tirmizî, Kýyâmet, 49/2499; Ýbn-i Mâce, Zühd, 30)

Millet olarak 40 yýllýk bir gaflet uykusundan 15 Temmuz’da uyandýk, tövbeliyiz, bilin.