FETÖ’nün bir başka ihaneti!

FETÖ’nün  görünen ilk  ihaneti  7 Şubat’ta  MİT başkanını  tutuklama teşebbüsüydü. Onun üzerinden  başbakan  Erdoğan’ı suçlamak  istiyorlardı.

İkinci bariz  ihaneti  17/25 Aralık yargı  hamlesiydi. Bu hamlenin  bir  darbe  girişimi  ve ihanet  olduğunda  akıl  izan sahibi  hiç kimse  tereddüt etmedi.

15 Temmuzise ihanetin zirvesiydi.

***

Fakat bir başka ihanet vardı ki onu yıllarca kimse fark edemedi.

O da zekat ve kurban paralarının amacı dışında kullanılmasıydı.

İslami literatürde ‘ğulul’ olarak  yer alan bu ihaneti son zamanlara  kadar kimse fark edemedi.

17/25 Aralık’tansonra bazı  bağışçılar  bunu sorgulamaya  başladılar  ama  öncesinde iyi niyetle dünyanın bağışı toplandı.

Hatta bazı hayırseverler  bunlara  verdikleri  zekatın  yerinde kullanılmadığını  öğrenince yeniden  zekat verip vermeyeceklerini  sorgulamaya başladılar.

***

Ğulul büyük günahlardan biridir. Özel  olarak  ganimet malından çalmak  genel olarak zekat gibi hayıra sarf edilmesi gereken  malları  gayesinin  dışında  kullanmaktır. Kamu malını  çalmak  ve  zarar vermek  de bu günaha dâhildir.

Hatta  görevlilerin aldığı hediyeler bir hadisi şerifte ğulul diye isimlendirilmiştir.

Büyük günahlardan olan Ğulul’un çeşitleri ayrı bir konudur.

Kuran (Âli Imran 161-162) ve hadislerle  yasaklanmıştır. Bu günahı işleyenlerin  gideceği yerin cehennem olduğu belirtilmektedir.

***

FETÖ  yıllarca  milletten  çocuk okutuyoruz, fukara doyuruyoruz gerekçesiyle zekat paralarını, kurban  paralarını topladı.

Dinle diyanetle  alakası  olmayan alanlara  sarf  ettiler. Okullarında  ücretsiz  kimseyi okutmadıkları  gibi  hiçbir fakir çocuğa da sahip çıkmadılar.

Bunun adı hayır malına ihanet anlamına  gelen ve cezası cehennem olanğulul’dür.

Bu yapılan düpedüz din istismarıdır.

Maalesef  FETÖ bu istismarda  zirve  yapmıştır.

***

Yeni mi anladınız diye sorulabilir. Hayır, ben bu örgüte kuruş destek vermedim, aksine bu örgütün okullarını ve faaliyetlerini yakından gördüğümde hayırseverleri uyarmışımdır.

Hayır  gelirlerini  fukaraya  ve hayır işlerine sarf etmedikleri, dolayısıyla bunlara bağış yapılmaması  hususunda  uyarmışımdır.

Hatta  zatın hoca efendi  diye saygı  gördüğü zamanlarda da  kaygılarımı  dile getirmiştim. Bir defasında  birlikte  4 yıl tv  programı yaptığımız  yazarlarımızdan  Sibel Eraslan hanım bana, “Sen bu adamı sevmiyorsun.” dediğinde,  ona, “Bu adam siyaset yapıyor. Türkiye’de onca dini  lider ve önder var  hangisi  her olayda bir beyanat vererek  kamuoyunun dikkatini çekiyor.” demiştim.

***

Hayırsever  bir  tanıdık  binasını  onlara  kiraya  vermişti ama  onu  öylesine  kandırıyorlardı ki  adam  zaman  zaman  kira  bile almıyordu. Üstelik  fukaraya  dağıtıyoruz  diye bolca kurban parası  alıyorlardı. Ona, “ Bak bu adamlar  hiçbir  fakir çocuğu okutmuyorlar, kimseye indirim  bile yapmıyorlar,  artık  bankaları bile var bunlara bağış yapma.” diye uyarmıştım.

Ama  örgüt profesyoneldi. Abiler ikna edemezse ablalar gelir ve hayırseverleri  yardıma  ikna ederlerdi!

Fakat  itiraf  etmeliyiz ki  bu örgüte ve elebaşına  karşı en açık ve  en sert tepkiyi Kadir Mısıroğlu koymuştu. Herkes onu aşırı buluyordu ama o haklı çıktı.

***

Hülasa tarihimizin en dindar cumhurbaşkanına karşı darbe girişiminde bulunarak  bu aziz vatanın işgaline yol  açacak  alçaklığa  teşebbüs  eden bu örgüt yıllarca da din kisvesi altında milletin  bağışlarını  çıkarları  uğruna  suiistimal  etmişlerdir.

Bu  suiistimalin  dindeki  adı  ğulul’dür yani hırsızlıktır  yani  ihanettir.

Devlet şu anda bu ihanetin hesabını sormaktadır.  Kimileri  kendilerini  bu dünyada gizleyebilirler.

Lakin öteki tarafta o Hesabı Gören’den kurtuluş yoktur.

Ogizli aşikar her şeyi Gören, Bilen veÂdil olandır!