Þimdi neden sustuðunu çözemediðim Soner Yalçýn, “FETÖ’nün CHP imamý”ný iþaretle, Enis Berberoðlu ismini ortaya atmýþtý.
Enis Berberoðlu’na “Cemaat imamý” unvanýný kazandýran olay, Can Dündar’ýn yayýnladýðý ihanet belgelerine aracýlýk etmesi; daha doðrusu o belgeleri temin edip Can Dündar aracýlýðýyla Cumhuriyet gazetesinde yayýnlatmasý... (Benim baþka bir tahminim var: Bu görüntülere Eren Erdem de aracýlýk etmiþ olabilir. “Karþý” gazetesinin zengini “tape arþivi” FETÖ marifetiyle oluþturulmuþtu. Eren Erdem bu iliþkilere yatkýndýr. Neden olmasýn?)
Can Dündar da, Enis Berberoðlu da, bu ihanet giriþimini gazetecilik olarak deðerlendirdiler.
Ki, neresinden bakarsanýz bakýn, “problemli” bir gazeteciliktir.
Soner Yalçýn’ýn iddiasýna dönecek olursak...
Enis’in FETÖ’yle baðlantýsý konusunda elimde bir bilgi bulunmuyor.
Birazdan söyleyeceklerimi “itham” olarak deðerlendirmeyin... Enis’in iltisakýný bilmiyorum ama FETÖ’nün sevdiði ve kolladýðý gazetecilerin baþýnda geldiðini çok iyi biliyorum.
FETÖ (o zamanki ismiyle “cemaat”) konusunda hep kýrýlgan oldu.
Lehte ve aleyhte, hiçbir topa girmedi.
Örgüte karþý hep mesafeli bir tutumu ve zaman zaman onay anlamýna gelebilecek derin bir “aldýrýþsýzlýðý” benimsedi.
Bu, hemen kendini ele veren “aldýrýþsýzlýk” onu “kripto Fetullahçý” ya da “FETÖ’nün CHP imamý” yapmaya yeter mi, emin deðilim.
Eylemlere ve tavýrlara bakarak hüküm vereceksek, Kemal Kýlýçdaroðlu daha yakýn bir aday gibi geliyor bana.
Kýlýçdaroðlu, parti içinde bir “yan unsur” iken ve esamisi bile okunmazken, eline tutuþturulan “dosyalarla” ünlendi. (Bu dosyalardan birinin üzerinde “Sarýgül” yazýyordu ama bugüne kadar açmak kýsmet olmadý.)
Hiç hesapta yokken, bir kaset marifetiyle genel baþkan oldu.
Bütün siyasetini FETÖ’nün ürettiði ettiði “kirli malzemeler” üzerine kurdu.
FETÖ mensuplarýyla sürekli temas halinde oldu: Zaman gazetesini ziyaret etmeler... FETÖ kanallarýna çýkmalar... FETÖ’nün kanaat önderleriyle fikir teatisi yapmalar... Maklube yemeler...
Ergenekonve Balyoz soruþturmalarýna “karþý çýkýyormuþ gibi” yaparak, sürekli siyasi iktidarý suçladý. FETÖ’nün polisine, savcýsýna, hâkimine, çilingirine, kameramanýna, ses teknisyenine, soru hýrsýzýna tek laf etmedi.
Hâlâ tek laf etmiyor.
Hâlâ örgüte kol kanat geriyor.
Hâlâ 15 Temmuz direniþini itibarsýzlaþtýrmaya çalýþýyor.
Hâlâ “KHK maðdurlarý” diyor.
Benzetmek gibi olmasýn da, FETÖ’nün CHP imamý unvaný Kemal Bey’e daha çok yakýþýyor sanki. Soner Yalçýn þu iþi bir kez daha düþünsün derim!
Birinci Sahne:
MÝT TIR’larýnýn DEAÞ’a silah götürdüðü iddia edildi. Ýddia sahipleri, iddialarýný kanýtlayamadý.
Ýkinci sahne:
Gazetecilik mesleðinin en yalancýsý Can Dündar, savcýlýk sorgusunda, “Bu TIR’larýn DEAÞ’a silah götürdüðüne dair elimde kanýt yok” dedi. Bu ifadesini, bir Alman gazetesine verdiði röportajda tekrarladý.
Üçüncü sahne:
CHP Grup Baþkanvekili Engin Altay, “Amacýmýz Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý ‘savaþ suçlusu’olarak uluslararasý mahkemelerde yargýlatmak” dedi.
Dördüncü sahne:
CHP TIR’larýnýn Suriye’nin kuzeyinde konuþlandýrýlmýþ PYD terör örgütüne “yardým” götürdüðü tespit edildi. Kanýtlý, tanýklý, görüntülü, ikrarlý...
Beþinci sahne:
Memlekette diktatörlük olduðu için CHP TIR’larý konuþulmadý. Kýyametin koparýlmasý gerekiyordu, yaprak bile kýmýldamadý. Aydýn Doðan’ýn organlarý ve tetikçileri bu habere itibar etmedi. FETÖ’cüler tezvirat üretip ortalýðý kokutmadý. Can Dündar “Atatürk’ün partisi CHP Terör örgütüne yardým götürüyor, varýp Merkel’e þikâyet edeyim!” demedi. Engin Altay, genel baþkanýna “Lahey’in yollarý”nýgöstermedi. Doðan Akýn’ýn þiþme liberalleri Kýlýçdaroðlu’nu“savaþ suçlusu” ilan etmedi.
Final:
Gerçekten de memlekette “diktatörlük” varmýþ. CHP TIR’larý hadisesini “suskunlukla” karþýlayan kadro, CIA TIR’larý PYD’ye silah taþýrken de susmuþtu. Yani konuþamamýþtý!