Baþbakanlýk, Fetullahçý Terör Örgütü (FETÖ) baðlýlarýnýn kamudan temizlenmesi sürecinde olasý maðduriyetlere karþý bir baþvuru ve yeniden deðerlendirme mekanizmasý oluþturdu.
15 Temmuz darbe giriþimine öfke ne kadar büyükse, bu ‘maðduriyet oluþmasýn’ mekanizmasýna destek de o kadar yüksek.
Bu, Türkiye’nin adalet duygusunun endiþe edildiði gibi zarar görmediðini gösteriyor.
Böyle baþlayan birçok yazý gibi, bu yazý da ‘Ancak...’ diye devam edecek.
Zira, öncelikle devletten temizlenmesi gereken bu örgütün temel ilkelerinden biri ‘saklanmak’ ise diðeri de ‘yönlendirmek, sulandýrmak, karmaþýklaþtýrarak içinden çýkýlmaz hale getirmek’...
At izine ‘it izi’ karýþtýrmak!
Bugünlerde, gazetecilerin e-posta kutularý maðdur olduðunu iddia eden yüzlerce, binlerce postayla dolu.
Siyasetçiler de benzer durumda.
Bende kaygý uyandýran sayýnýn çokluðu deðil, bu e-posta trafiðinin geliþimi...
***
15 Temmuz’dan yaklaþýk iki ay sonra ilk e-postayý almýþým.
Meramýný kendi cümleleriyle anlatan, ‘tek kiþiye’ gönderilmiþ, e-posta adresinin metindeki kiþiye ait olduðu kolayca anlaþýlan, isim, telefon, özgeçmiþ ve referans bilgileri bulunan bir mektuptu bu.
Devamýnda haftada bir iki olmak üzere benzer mektuplar geldi.
Her birindeki isim ve telefonlara internet üzerinden baktým, ciddiye alýnýr bulduðum birkaçýný ilgili kurumlardaki kaynaklarýmla paylaþtým.
Henüz bu konularla ilgilenecek bir mekanizma yoktu.
Bazýlarýný da BÝMER’e yönlendirdim.
***
‘FETÖ’yle mücadele maðduru’ haberleri gazetelerde, televizyonlarda çýkmaya baþlayýnca mektuplarýn sayýsý da arttý.
Normal karþýlanabilirdi, zira insanlar kendilerinin dikkate alýnacaðýný ummuyor olabilirlerdi ve haberler çýktýkça ciddiye alýnýr umuduyla daha fazla kiþi maðduriyetini dile getirmeye baþlamýþ olabilirdi.
E-postalar yaðmura dönüþtü...
Ancak mektuplarýn içeriði bunu çok da doðrulamýyordu.
Önce e-posta adresleri ile mektuplarda geçen ‘maðdur’ isimleri uyuþmamaya baþladý, ardýndan kiþisel bilgi, telefon gibi unsurlar görülmedi.
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ýn, Çin dönüþü bize söylediði “At izi it izine karýþýyor” uyarýsý ve ardýndan Baþbakanlýk bünyesinde bir mekanizma oluþturulacaðý açýklamasý gelince, e-posta yaðmuru da saðanaða dönüþtü.
- Birbirine benzeyen e-posta adresleri rakamlar veya ilgisiz harflerle farklýlaþtýrýlmýþ;
- Adresteki isimle kiþi bilgileri uyuþmuyor, telefonlar ve iþ bilgileri karþýlýksýz;
- Metinlerin büyük çoðunluðu kopyala/yapýþtýr usulü çoðaltýlmýþ;
- ‘Maðdur öðretmen’ mesajlarýnýn Türkçesi, o kiþinin öðretmen olamayacaðýnýn delili;
- Arada özgün metin de olsun kaygýsýyla yazýlan bazýlarý ise farklý bir dilden google çevirisi gibi;
- Alýcý hanesine ise neredeyse bütün gazeteci ve televizyoncularýn adresleri var...
Bu yöntem bize yabancý deðil.
17/25 Aralýk’tan sonraki süreçte emniyet ve yargýdaki FETÖ yapýlanmasýna yönelik operasyonlar sýrasýnda da aynýsýný yaþamýþtýk.
Daha önce, Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Tahþiye vb gibi FETÖ kumpasý davalarý süreçlerinde de bunun tersi yapýlýrdý; davalara desteði arttýrmak veya ‘aykýrý sesleri’ karalamak amacýyla...
Þimdi de;
Olan veya olasý bazý maðduriyetler üzerinden hazýrlanmýþ metinler, otomatik olarak her yere yaðmur gibi yaðdýrýlýyor.
Maðduriyetin büyüklüðüne dair bir algý oluþturulmaya çalýþýlýyor.
Ancak bence asýl hedef bu deðil.
Asýl hedef, medyayý ve gerçek maðdurlarý ortaya çýkarmak için kurulan yeni mekanizmayý ‘gerçek maðdurlarý ayýrt edemeyecek’ hale getirmek.
Zira FETÖ ile mücadelede maðduriyetler yaþanmasý en çok FETÖ’ye yarýyor.
Týpký, geçmiþte terörle mücadelede maðduriyetlerin yaþanmasýnýn en çok PKK terör örgütüne yaramasý gibi...
Baþbakanlýk’ta ve valiliklerde kurulacak komisyonlarda ‘kimlerin olacaðý’ kadar önemli bir konu bu.
Görevlendirmeler yapýlýrken, FETÖ’cü propaganda ve etkileme yöntemleri konusunda da bilgilendirilmeleri gerekir.