Terörist baþýnýn son konuþmasýný dinlediniz, deðil mi?
Taraftarlarýna moral vermek ve kuyruðu dik tutmalarýný saðlamak için arada sýrada “konuþmalar” yapýyor, bunlarý internet aracýlýðýyla paylaþýyor.
Söylediði her þey bir amaca matuf ve elbette “mesaj” içeriyor.
Buna “aç” bir taraftar topluluðu var çünkü.
Düþtükleri zor durumun nasýl tevil edileceði merakýyla bekliyorlar hocalarýnýn konuþmasýný...
Hocalarý da fazla bekletmiyor, periyodlara bindirdiði konuþmalarýndan birini (duruma ve konjonktüre uygun olanýný) salýyor orta yere.
Hayýr, bunlar normal konuþmalar deðil...
Din alanýnda neþvü nema bulduklarý ve varlýklarýný bu þekilde meþrulaþtýrdýklarý için, genellikle “din sohbeti” ya da “vaaz” kýlýfý giydiriyorlar ama dediðim gibi bunlar normal insanda karþýlýk bulacak konuþmalar deðil.
Çünkü eleman, normal bir insan deðil.
Sürekli kodlarla konuþuyor.
Ýlaveten birtakým imalar, gizli göndermeler ve “öte taraftan” geldiði bildirilen “müjdeler...” Allah’tan korkmadan vahiy aldýðýný söylüyor. Peygamberlere has hususiyetleri kendisine izafe ediyor. Hiçbir taraftarý da çýkýp, “Hâþâ Allah’la görüþtüðünü, vahye direkt muhatap olduðunu söylüyorsun. Kafayý mý yedin sen?” diye sormuyor
Son müjdesi þu: “Gidecek... Çaresi yok, gidecek...”
Kimi kastettiðini biliyorsunuz...
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý kastediyor...
Daha önce “darbe”yle götürmeye kalkýþmýþtý. Ýçerideki manyak sürülerini harekete geçirerek 15 Temmuz’da büyük bir katliama giriþmiþti. Meclis’i bombalatmýþtý.
Bu kez nasýl götürecek?
Suikastla elbette.
Darbeyi baþaramayan (bir darbeye kalkýþtýðý için içerideki meþruiyet alanýný yitiren) ve “kriminal bir vaka” olarak devletin resmi belgelerine giren FETÖ liderinin kolay kolay pes etmeyeceðini, baþka aracýlarý ve vasýtalarý devreye sokarak amacýna ulaþmaya çalýþacaðýný, hatta bunu defaatle denediðini biliyoruz. Uyuyan hücrelerine suikast emri verdiðini de biliyoruz. (Türkiye’yi zora sokan bütün lobi çalýþmalarýnýn arkasýnda FETÖ’nün parmak izi var. Uluslararasý baský mekanizmalarýný harekete geçirme konusunda da oldukça mahirler.)
Bizim karine yoluyla ve kodlarý çözerek elde ettiðimiz bilgileri, devlet de biliyor elbette.
Bilmediðimiz þu:
Suikastýn ille de “silahla” olmasý gerekmiyor...
Bunu da Fetullah’ýn son konuþmasýndan öðreniyoruz.
Diyor ki manyak herif, “Sinek diyorlar... Sinek de olabilir... Bir baþka çaðýn Nemrut’unda olduðu gibi bir virüs de olabilir... Bir AIDS virüsü de olabilir... Musallat olur. Yere serileceðini aklýnýn köþesinden bile geçirmeyen o Nemrut, bir de bakarsýnýz, birdenbire yere serilivermiþ...”
Daha önceki bir konuþmasýnda da þöyle diyordu: “Yarýna çýkacaðýnýn teminatý yok. Bir beyin kanamasý balyoz gibi tepene inebilir, alýr götürür. Hiç umulmadýk bir þekilde bir yerine kanser iliþir, seni alýp götürür. Ansýzýn gelir çarpar...”
Bunu denemiþlerdi...
Hatta “denemelerinin” verdiði güvenle, “Erdoðan çok hasta... Kanser... Yakýnda gidebilir...” diye haber yaptýrmýþlardý “Taraf” adýný verdikleri paçavra gazetelerine.
Demek ki Erdoðan’ý götürmek için yeni bir “çalýþmaya” koyuldular ve hocalarý bunun “müjdesini” veriyor. Yeni suikast silahlarý da AÝDS virüsü...
Ýyi de, senin yarýna çýkacaðýnýn teminatý nedir?
Bir beyin kanamasý balyoz gibi tepene inemez mi? Hiç umulmadýk bir þekilde bir yerine kanser iliþemez mi? “Suikast silahý” olarak kullanacaðýný o virüs bünyene giremez mi? Ansýzýn gelip çarpamaz mý?
Senin garantin nedir?