FETÖ’yü ele vermekten mi korkuyorlar?

Hangi genel baþkan, “rakip partiye yeterince taviz vermiyor” gerekçesiyle kendi adamýný harcar? 

Önceki gün, Türk siyasi tarihinde bir ilk yaþandý. 

Kemal Kýlýçdaroðlu, Ýyi Parti’yle ittifak görüþmelerine memur ettiði Bülent Tezcan’a görevden el çektirdi. 

Tezcan, görüþmelerde katý tutumunu sürdürüyormuþ. 

Özellikle Ankara, Antalya ve Mersin konusunda ayak diriyormuþ. 

Bu illerde “sadece” CHP adayýnýn desteklenmesi gerektiðini þart koþuyormuþ. 

Bu durum Ýyi Parti cenahýnda huzursuzluklara yol açmýþ. Konu Kýlýçdaroðlu’na iletilince, o da gereðini yapmýþ: “Taviz vermez” Bülent Tezcan’ý görevden çekerek, yerine “taviz verir” bir görüntü sergileyen Oðuz Kaan Salýcý’yý atamýþ. 

Buradan þunu mu anlamalýyýz? 

Ýyi Parti Ankara, Antalya ve Mersin’de adil paylaþým istiyor. 

Bu üç il, iki parti arasýnda “eþit paylaþtýrýlamayacaðýna” göre, nasýl bir yol izlemek gerekiyor? 

Herhalde þöyle: 

Bülent Tezcan, “Ankara’yý ve Antalya’yý bize verin, Mersin sizde kalsýn” demiþtir. 

Ýyi Parti de, “Ankara’yý vereceksek, beraberinde Mansur Yavaþ’ý almalýsýnýz. Bu durumda Mersin ve Antalya bizde kalýr, durum ikiye iki eþitlenmiþ olur” demiþtir. 

Sonraki diyalog, muhtemelen þöyle devam etmiþtir: 

Bülent Tezcan: “Bu defa Mansur Yavaþ’ý alamayýz. HDP kýzýyor... Siz Mansur Yavaþ’ýn yerine Antalya’yý verin. Sulh olalým.”

Ýyi Parti: “Peki, Mansur Yavaþ ne olacak?” 

Bülent Tezcan: “Onu bilemeyiz. Sizin Mansur Yavaþ’ýnýz... Biz karýþamayýz.”

Ýyi Parti: “Ama geçen seçimde sizin Mansur Yavaþ’ýnýzdý...” 

Bülent Tezcan: “O geçen seçimdeydi.”

Ýyi Parti: “O zaman Mansur Yavaþ’ý biz aday gösterelim. Diðer iki büyük il sizin olsun.” 

Bülent Tezcan: “Bu görüþme burada bitmiþtir.”

Ýttifak görüþmeleri böyle mi devam etti bilmiyorum ama CHP’nin (HDP’den gelecek oylarý düþünerek) Mansur Yavaþ’ý istemediði, buna mukabil Ýyi Parti’den sýnýrsýz ve pazarlýksýz destek beklediði vakýa... 

Oðuz Kaan Salýcý ne yapacak? 

Mansur Yavaþ’a “yer” arayan Ýyi Parti’yi memnun edecek bir formül bulabilecek mi? 

Bekliyoruz. 

Esasýnda beklemiyoruz... Bize ne! “Bekliyoruz” biraz da aðýz alýþkanlýðý. 

Beklemiyoruz. 

Kimi aday gösterirlerse göstersinler. 

Üç ili aralarýnda nasýl paylaþýrlarsa paylaþsýnlar. 

Bize ne! 

Fakat merakýmý muciptir: 

Ýyi Parti’yle ittifak görüþmelerini açýk kanallarda sürdüren, hatta Bülent Tezcan örneðinde olduðu gibi zaman zaman partneriyle cilveleþen ve tavizler veren CHP, ittifakýn en güçlü ortaðý HDP’yle görüþmelerini niçin açýk kanallara dökmüyor? 

HDP’yle el altýndan görüþtükleri biliniyor. 

Niçin otel odalarýnda “gizlice” buluþuyorlar? 

Utandýklarý ya da korktuklarý bir þey mi var? 

Üstelik Ýyi Parti’yle kazanacaklarýndan daha fazlasýný, HDP’yle ittifak yaparak kazanacaklar. 

Ýstanbul’u (kendi ifadeleriyle) “düþürmek” istiyorlarsa, en çok HDP oylarýna ihtiyaçlarý var. 

Neden bu fýrsatý kullanmýyorlar? 

Neden arslanlar gibi kamuoyunun karþýsýna çýkýp, “CHP, Saadet Partisi, HDP ve Ýyi Parti olarak ittifak yapýyoruz. FETÖ de durumdan memnun görünüyor...” demiyorlar da, “tabanda iþbirliði”, “gönüller bir olsun”, “dirsek temasý” türünden kaçamak açýklamalarla iþi geçiþtiriyorlar. 

Gönüllerin bir olmasý için “ittifak”ýn resmen ilan edilmesi gerekmiyor mu? 

Ýttifak’ýn “gizli” ortaðý FETÖ’nün deþifre olmasýndan mý korkuyorlar?