Yeni Türkiye, ister istemez, “otoriter” bir ülke olacakmýþ... Bunu, herhangi bir kiþi söylese gülüp geçeriz. “Hadi oradan...” filan deriz.
Bir “bilim insaný” söylüyor bunu.
Yenikapý’daki bayraklý ve zaman zaman “fütuhatçý” çýðlýklarýn atýldýðý mitinge, meþrebiniz ve durduðunuz yer uyarýnca bazý eleþtiriler yöneltebilirsiniz, kýsmen haklý da görülebilirsiniz.
“Bu miting de nerden çýktý?” sorusuna doðru cevap vermezseniz, her þeyi söyleyebilirsiniz.
Nitekim söylüyorlar...
Ýki gündür, akademik arkadaþlarýn tepkilerini okuyorum. Üzülüyorum.
Biri, “Yenikapý’da her þey vardý, demokrasi yoktu” diye yazmýþ.
Bir baþkasý, “Selahattin de olaydý, daha iyi olurdu” demiþ.
Biri de, “Niye?” diye sormuþ.
Niye bu kadar insan bir araya geliyormuþ?
Kendince, Yenikapý’da (ve 81 ilde) toplanan milyonlarýn “amaçsýzlýðýný” ortaya serecek. Ama ortaya serdiði þeyin akademik sefaleti olduðunu göremiyor.
Öyle ya, 15 Temmuz’da rezil bir darbe giriþimi yaþanmadý.
Parlamento binasý bombalanmadý.
O kadar insan ölmedi.
Cumhurbaþkaný ve Baþbakan’a suikast timleri gönderilmedi.
Milyonlarca insan “durup dururken” toplandý, öyle ya...
Naçizane, Yenikapý mitinginin, bir “cevap” niteliði taþýdýðýný yazmýþtým. “Erdoðan’ýn itibarý” üzerinden Türkiye’yi hedefe koyan iç ve dýþ çevrelere verilmiþ en güzel cevap...
Çýtayý daha yüksek tutup, bu mitingin, etkileri onlarca yýl sonra görülecek büyük bir tarihsel dönüþüme yol açacaðýný söyleyenler, 15 Temmuz direniþini Fransýz Devrimi’yle kýyaslayanlar oldu.
Olabilir.
Hiçbir sonuç doðurmasa da, Türkiye’yi 7 Aðustos’taki gövde gösterisine icbar eden olaylar (darbe giriþimi, halkýn müdahalesi, siyasi partilerin “birlik” görüntüsü vermesi, vs.), siyasetimizde yeni geliþmelere yol açacaktýr; eski yordamlar, yerini “yeni kavrayýþlara” býrakacaktýr.
Ýyi olacaktýr.
Belki “Yeni Türkiye” dediðimiz þey, ete kemiðe bürünmüþ olarak ve daha “somut” biçimiyle karþýmýza çýkacak, halkýn temel aktör (temel belirleyici) olduðu bir demokrasiyi inþa etme þansýmýz doðacaktýr.
Buradan bakýnca, “Hiçbir þey eskisi gibi olmayacak” cümlesini rahatlýkla kurabiliriz.
Ama akademik abla bu görüþte deðil. “Yeni Türkiye’nin, ister istemez, otoriter bir ülke olacaðýný” söylüyor.
Niye ister-istemez?
Eskisini aratacak bir yeni döneme mi evriliyoruz? Ne oluyoruz ki? Ya da, 15 Temmuz sürecinin icbar ettiði yeni siyaset, “eski”nin hangi olumlu hususiyetlerini ortadan kaldýrýyor?
Ýstikbaldeki “Yeni Türkiye”nin “otoriter” bir ülke olacaðýný söyleyen akademik abla, eski Türkiye’nin sunduðu bazý “güzelliklerin” yok edileceði kuþkusu (ya da üzüntüsü) üzerine mi oturtuyor bu öngörüsünü?
Eskiden Ýsveç’tik de, þimdi Kuzey Kore mi olduk? Ne olduk?
Tamam, “Yeni Türkiye” fikriyatýndan hoþlanmýyorsunuz. Peki, “Eski Türkiye”nin sunduðu “güzellikleri” (yarým yüzyýla sýðdýrýlmýþ 4 darbeyi, 22 darbe rezil giriþimini, sayýsýz muhtýrayý, Yassýada’yý, Sýkýyönetim Mahkemeleri’ni, sistematik iþkenceyi, gözaltýnda kayýplarý, Kürtçe yasaðýný, pogromlarý, yargýsýz infazlarý, Fetullahçý yargý vesayetini) neden hiç bahis mevzuu etmiyorsunuz?
Darbe baþarýlý olsaydý, Amerika ve “AB”yle tam uyum gösteren dinci-Fetullahçý bir düzen kurulsaydý, Türkiye daha mý demokratik mi olacaktýk?
Sorum sadece akademik ablaya deðil, Doðan Akýn’ýn Jurassic Park’ýnda “eðleþen” liberallere yönelik ayný zamanda...
HAMÝÞ
Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Hulusi Akar’ýn Yenikapý’da konuþturulmasýný “yeni militarizm” olarak deðerlendiren eþekler de var. Bunlar da akademisyen. Militarizmin ne olduðunu Cumhuriyet’le yaþýt gazetelerine sorsunlar. Arþiv ortada duruyor!