Feyzioğlu: Devlet için konuşuyorum, rahatsızlar…

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile 30 yılı geride bırakmış, köklü/gelenekli Suriçi Toplantıları çerçevesinde buluşmak ufuk açıcıydı. 

Eğriye eğri, doğruya doğru dediği için kendine sol veya Atatürkçü (!) kartvizitini yakıştıran bazı çevrelerden aldığı eleştirileri sordum, verdiği cevap önemlidir, uzun aktaracağım. 

“Ben, herhangi bir partiyi değil, devletimi destekliyorum. Güçlü devlet, toprak bütünlüğü ve bayrak bu ülkenin milli ittifakıdır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Türkiye İttifakı olarak dile getirdiği kavramın ana zemini budur. Emperyalist güçlerin saldırısıyla mücadele eden devletin yanında olmak, “Erdoğan’cı olmak” değildir. Önemli olan dalgalı denizle karşılaşmış bu gemiyi emin bir limana çekmek hatta açık denizlerde her hava şartında emin yolculuğunu sürdürmesini sağlamaktır. Bu, siyaset üstü, beka ittifakıdır.”

 

‘Samimi eleştirileri önemsiyorum…’

“Beni çok samimi eleştiren, sosyal demokrat kesimden insanlar var. Sen bir kaleydin şimdi Erdoğan’cı mı oldun diyorlar. Onların eleştirilerinin bir üzüntü veya hayal kırıklığından kaynaklandığını biliyorum, önemsiyorum, hepsine tek tek memleketin yaşadığı ağır şartları anlatmaya çalışıyorum. Artık anlamaya başladılar. Bu grubu FETÖ-PKK propaganda mekanizmasının da etkilediğini görüyorum. Önce memlekette iç savaş senaryosu, sonra da Suriye’de devlet çabaları püskürtülenler bana saldırıyor. Beni samimi olarak eleştirenler ile kara kampanya yürüten hainleri asla bir tutamam. O zaman, o samimi, milli ama aynı zamanda mevcut siyasi iktidara muhalif insanları o kara propagandaya kurban etmiş olurum. Aslında bunu, devleti yönetenler başta, herkesin yapması gerekir.”

 

Sevr’i hortlatanlar ortak düşman…

Feyzioğlu, bir Pazar sabahı kendisini dinlemek için gelmiş kalabalık izleyici grubuna “milli duruştaki” kriterini de şöyle aktardı: 

“Nasıl bir saldırıyla karşılaştığımızı anlatmaya çalışıyorum ama anlamak istemeyenler, 19 Ekim tarihli The Economist dergisinin 24’üncü sayfasındaki makaleye baksınlar. Orada, Churchill’in, bundan 100 yıl önce Türkiye toprakları üzerinde suni bir devlet kurmayı tasarladığını, bunu, Mustafa Kemal’in Lozan’da yırtıp attığını ama sonrasında bu devlet için gerekenlerin yapıldığı hatırlatılıyor. Dergi, son harekatın bu devletin var olmasına ağır darbe olduğunu da yazıyor. Ben, Suriye’deki harekatlarımızın Sevr’i hortlatmaya çalışanlara engeldir derken eleştirenler (burada ben hatırlatayım Kılıçdaroğlu’nun Suriye’de ne işimiz var kampanyalarını) açsın o dergiyi okusun.”

Amerikan emperyalizminin proje örgütleri FETÖ ve PKK ile birlikte siyaset yapan Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’den istifa etmesi sürpriz mi, hayır, her vatanseverin alacağı samimi bir karar bana göre… 

Ama devlet aklına yakın ve “yeniden kuvvayı milliye” diyen bir ruha sahip olduğu açık. 

 

“Milliyim” diyen herkes buluşur…

Kuşkusuz, Feyzioğlu, yeri geldiğinde, yine, siyasi otoriteyi en sert eleştiren karakterlerden biri olacak, zaten farklı düşünmenin demokrasinin vazgeçilmez unsuru ve rengi olduğunu ısrarla tekrarlıyor. 

Herkes aynı düşünceye sahip olmak zorunda değil. 

Yaşadığımız dönem, hainin ortaya çıktığı “milliyim” diyen herkesin yolunun buluştuğu bir dönem, iyidir.