Kaç gündür hayretler içerisinde izliyorum olan biteni.
Teþbihte hata olmaz derler ya, diyelim ki bir deli taþ attý kuyuya; fakat ya akýllý geçinen kýrk kiþinin yapýp ettikleri, söyledikleri laflar, yazdýklarý çizdikleri size de “nasýl bir ülkede yaþýyoruz” sorgulamasý yaptýrmýyor mu?
Bir tarafta diyelim “aðzýndan çýkaný kulaðý duymayan” bir siyasetçi var, peki ya diðer “Taraf”takiler?..
Suyun karþý tarafýnda olanlar, kelimelerin kudretine sahip olanlar, gerekirse kalemini bir hançer gibi kullanabilecek aydýnlarýmýz. Seviyeye bir bakýn. O siyasetçiden farkýný ortaya koyamayacak iþler peþinde olmalarý daha içler acýsý bir durum deðil mi?
Aydýnýmýz Ahmet Altan da budur, Ýdris Naim Þahin’imiz de budur.
Birinde üslup sorunu var, ki haklýyken haksýz duruma düþüyoruz sayelerinde, diðerinde zaten “insanlýk sorunu” var...
Kaç gündür Ýdris Naim Þahin’in laflarýný duyuyorum çevremde. Söz demiyorum çünkü “söz” deðil, ehemmiyeti yok, insanlýðý yok o laflarýn. Herkes bir yerinden tutup veryansýn ediyor.
Uludere’deki yas devam ederken söyledikleri, çam devirmek bir yana, insanlýðýmýzý devirdi. Altýnda eziliyoruz, nefes alamýyoruz. Bir þey söylemek lazým. Evet. Ama kaybedilmiþ insanlýðý hatýrlatacak bir þeyler.
* * *
Ýbrahim bana önce gözüyle iþaret ederek, “bu adama bir çözüm yok mu?” diyor. “Hangi adama?” deyince, eliyle Ýdris Naim Þahin’in fotoðrafýný gösteriyor: “Bunun vicdaný yok mu, niye sormuyorsunuz?” diyor. Ýbrahim Batmanlý. Ýbrahim Diyarbakýrlý. O milli irade. Vicdanlarý sýzlatan konuþmayý yapan da o milli iradenin temsilcisi. Susuyorum.
Ýdris Naim Þahin’in “insanilikten uzak açýklamalarýna” adým gibi eminim ki Baþbakan’ýn da, Uludere’deki annelerin aðýtlarýný gören, acýlarýný yüreðinde hisseden gözü yaþlý Emine Erdoðan’ýn da caný fazlasýyla sýkýldý.
O bu memleketin Ýçiþleri Bakaný. Yaptýðý hatayý en aðýr dille eleþtirmek, Meclis’in kapýsýna dayanmak, en aðýr sözleri söylemek mümkün. Ancak bu memleketin bir de ondan aþaðý kalmayan bir medyasý var. Onlar da “odundan mamül kaðýtlara” yazýk ediyorlar çoðu kez...
Öte yandan Hasip Kaplan çýkýyor, “hangi hayvan yaptý bunu” diye ifratýn karþý kýyýsýna geçip tefrit sýnýrlarýnda dolaþýyor. Oysa, “Genelkurmay bilmiyor, MÝT bilmiyor, Baþbakanlýk bilmiyor, öyleyse Tarým ve Hayvancýlýk bakanlýðýna soruyorum, bunu kim yaptý?” þeklinde kalsaydý, taþý gediðine koymuþ olacaktý. Son cümlesiyle, kumaþýndaki kusuru o da sergilemiþ oldu.
Ýdris Naim Þahin’le birkaç kez bir araya gelmiþliðimiz var. Gayet beyefendi. Oldukça mütevazý bir kiþiliðe sahip. Pýrlanta gibi çocuklar yetiþtirmiþ bir baba. Yüzü güleç, hoþ muhabbet birisi. Devletin asýk yüzüne inat yüzü gülümseyen birisi. Misallerle, tasvirlerle konuþma hevesi baþýna sürekli iþ açýyorduysa da, bunun farkýnda deðildi. Ama kimse de kalkýp “verdiðiniz örnek örnek deðil” diyerek karþýsýna çýkmadý. “Ýdris Naim Þahin’den inciler” diyerek kendi aralarýnda eðlenenler, bunun iktidarýn yaptýðý onca hizmete zarar vereceðini bile bile sustular. Siyasetçi hýrsý böyledir.
Bunlarý ayrýca yazmak lazým.
Gelelim Uludere’nin figüranlarýna (!)
“Her þeye raðmen vicdanlarýna sesleniyorum. Baþbakanla birlikte bir gün karþý tepeye gelsin. Görsün perþembe günleri neler yaþadýðýmýzý” diyen Uludere’nin gözü yaþlý annelerinin yüreklerindeki yangýný nasýl söndüreceðiz?
Evet. “Hepimiz figüranýz” diyerek sokaklara çýkabiliriz ama bu sadece entelektüel tatmine araç olmaktan baþka bir þeye yaramýyor.
Kürtlerin bu topraklarda “figüran” olmadýðýný, bu ülkenin hiçbir vatandaþýnýn figüran olarak görülemeyeceðini göstermek gerekiyor. Bunu göstermesi gereken de devlettir.
“Ýnsani görevlerimizi yaptýk” diyoruz evet de, “devlet” olarak yapýlmasý gereken görevler gecikiyor. Laflar çoðalýyor.
Yýllardýr figüranlarý öldüren bu senaryo deðiþmeli artýk.