Fikir jimnastiði

TÜYAP fuarýndaydým, tam ikindi namazý için girdiðim mescidden çýkarken o hengame içinde yolumu birisi kesti ve “Hocam” dedi, “Cemaat içinde olup da, ayrýlýnca iþsiz güçsüz kalacaðýný düþünen daha doðrusu hiçbir çevresi bulunmayan insanlar var, Hükümet bunlar için bir formül düþünse....” böyle baþladý ve makinalý tüfek gibi cümleleri peþpeþe sýraladý. Anladým, dedim ve ayrýldýk.

Bir topluluk bünyesinde yer alýp da ayrýlmanýn doðurduðu psikolojiyi, yalnýzlaþmayý ve çare arayýþýný bildiðimi sanýyorum. Çözülme dönemlerinde geride kalanlarýn da farklý psikolojilerle hareket ettiðini, bir baskýn psikolojinin de “iþini, statüsünü kaybetmemek” olduðunu biliyorum.

Þu anda Camia ekseninde çok farklý psikolojik durumlar yaþandýðýný tahmin etmek zor deðil.

Belli ki, yaþanan gerilim herkesi derinden etkileyecektir.

Ortada derin bir sorun bulunduðu da açýk.

Sorun iktidarý etkiliyor, Camia’nýn müessir olduðu toplum kesimlerini etkiliyor ve belli ki Ýktidar ve Camia ile þu veya bu þekilde iliþkide bulunan tüm dini camiayý etkiliyor. Meselenin konuþulmadýðý bir ortam yok, desem yanlýþ olmaz.

Þöyle bir soru üzerinde düþünmenin zamaný geldi mi, ya da ne zaman gelir, diye bir cümle kurmak istiyorum:

 - Acaba Hükümet, Camia için de bir çözüm süreci düþünür mü?

Bu soruyu Camia açýsýndan sormak da mümkün:

-Acaba Camia, Hükümet bizim için de bir çözüm süreci geliþtirse gibi bir beklenti içinde midir?

Terör örgütü ile çözüm süreci noktasýna gelmek 30 yýlý buldu. Bu sürede 40 bini aþkýn insan hayatýný kaybetti, Türkiye milyarlarca dolarlýk bedel ödedi, daha da vahimi, ülke toplumsal bir ayrýþma riski içine sürüklendi.

Þimdi çözüm süreci çerçevesinde nelerin yapýlmasý gerektiði tadad edildiðinde alt alta bir yýðýn baþlýk 
sýralanýyor.

- Silahsýzlanma, silahlý yapýnýn ülkeyi terk etme, daðdakilerin ülkeye dönmeleri, hayata intibaklarý,  ülke içinde oluþturulan KCK paralel yapýsýnýn tasfiyesi vs. örgüt mensuplarýnýn normalleþmeleri... Ve örgütün herhangi bir siyasi yapý çerçevesine inmesi...

Özde geçtiðimiz 30 yýlda oluþturulan illegal statünün ortadan kalkmasý.

Hükümet tarafýndan bakýldýðýnda Camia ile ilgili konu, MGK nezdinde deðerlendirilecek, bir tür tehdit algýsý içinde bir konu.

Ama yine Hükümetin,  iþin toplumsal boyutu bulunduðunu görmediði, üstelik bu toplumsal boyutun, kendi toplumsal hassasiyetlerini ilgilendirdiðini de görmediði düþünülemez. Bir de þu: Hükümeti oluþturan kadrolar, islami hassasiyetleri de önemsiyor ve burada sorun teþkil eden yapý da kendini dini özelliklerle tanýmlýyor. Hatta, Camia’nýn Hükümet’le savaþý da dini jargonlarla yürüttüðü bir gerçek. 

Nasýl terör örgütü savaþýný “Kürtlük adýna” gibi bir meþruiyyete dayandýrmak istiyorsa, Camia da “Hizmet adýna” gibi bir meþruiyyet içinde mevzileniyor.

Hükümet’in durduðu yer açýsýndan bakýldýðýnda þu soru önem kazanýyor:

- Acaba Hükümet, Camia ile mücadelede neyi olmazsa olmaz görür ve Hükümet adýna çözüm, nedir? Farzedelim bir muhatap bulsa ya da Camia’nýn en tepesinde etkili olacak bir grup olsa, ondan oraya nasýl bir çözüm mesajý göndermek ister?

Doðrusu, düþündüðümde Hükümet’in, “devlet içindeki unsurlarýn paralel devlet niteliðinden çýkarýlmasý” cevabýný vereceðini öngörüyorum, ama bunun nasýl realize edileceðini çözemiyorum. Terör örgütü silahlý yapýnýn varlýðýný kabul ediyor ve onun tasfiyesi üzerinde konuþulabiliyor, ama Camia, mensuplarýnýn devlet içinde paralel yapý oluþturduðunu kabul etmiyor. O zaman iþ kritikleþiyor. Baþbakan’ýn koruma müdüründen emin olmadýðý, Dýþiþleri Bakaný’nýn en mahrem toplantýsýnýn dinlenip medyaya servis edildiði ve burada “Olaðan þüpheli” olarak Camia mensuplarýnýn iþaretlendiði bir ortamda, her þeyi “Paranoya” ile izah etmek, ciddi bir inandýrýcýlýk sorunu ortaya çýkarýyor.

Camia þu anda keskin bir savaþ dili kullanýyor. Acaba bu savaþ dili kaç zaman devam edecek, gibi bir soru akla geliyor. Ve onunla birlikte “Acaba Camia’da da bu iþin bir çözüm noktasý mümkün mü sorusu soruluyor mudur?” sorusu düþündürüyor.

Konu derin de, bir de “Acaba bu iþ için de bir Akil Ýnsanlar formülü devreye sokulabilir mi?” sorusu var. O noktada epey teþebbüs oldu ve netice alýnmadý. Bundan sonra ne olur, bilinmez.

Ben Türkiye’nin selameti adýna bir fikir jimnastiði baþlattým. Bakalým gerisi nasýl gelir?