Fikret Orman’ı anlayamıyorum

Beşiktaş’ın Elazığ karşısındaki maç başı dizilişi doğru. Sorun alternatiflerin çok kısıtlı olmasında. Yoksa 4-1-2-3 dizilişinde Fernandes-Oğuzhan ikilisini korumak önemli.

Aybaba’nın Oğuzhan’ı kanada kaydırarak yaptığı düzenleme temelde yanlış, değişiklik sonrası işlerin iyi gitmesinin nedeni alternatif eksikliğini daha az hissettirecek bir 11’in sahada yer alması. Sezon başından beri belli taktik tercihlere dikkat çekiyor, bu yönde uyarılarda bulunmaya çalışıyorum. Fernandes-Oğuzhan ikilisini bozmama, şapkadan tavşan çıkarmama gereğini bir kez daha vurgulamış olayım.

Gelelim son günlerde kafama takılan birkaç şeye. Fikret Orman geçenlerde verdiği bir röportajda “Bir takımda bir oyuncu 6 milyon avro alırken diğer oyuncu 500 bin avro alıyorsa, olmaz” demiş. Bu durumun kolektif futbola ve takım ruhuna aykırı olduğunu savlamış. Anlamakta zorlandığım bir formül. Beşiktaş “Büyük Takım” ise böyle bir yaklaşımı kaldırmaz. Örnek almaya en uygun model olan Arsenal’da bile böyle bir bakış açısı yok. “Kendi yağımızla kavrulalım” da “Endüstriyel futbola tam teslim olalım” da uç noktalar futbol kültüründe. Beşiktaş bunlara savrulmayacak bir “Büyük Takım”dır.

Diğer konu da Kapalı meselesi. Fikret Orman eski sezonlara gönderme yaparak “O Kapalı’nın dolu halindeki geliri şu andaki boş halindeki gelirinden daha az” diyor. Kapalı’yı, Çarşı’yı yalnızca bir gelir kalemi olarak görmek de nereden çıktı? Beşiktaş’ın tribün ruhuna, futbol kültürüne tamamen aykırı bir yaklaşım. Beşiktaş’ı diğerlerinden farklı kılan, gerçek anlamda “Büyük Takım” yapan tam da o futbol kültürüdür oysa. Şimdi yerinde yeller esiyor, çok üzülüyorum. Yeni statta nasıl bir görüntü olacak, düşünemiyorum bile.

Beşiktaş yönetimi iyi işler yapmıyor mu? Elbette yapıyor. Ben de tüm kalbimle destekliyorum, destekleyeceğim. Ancak şu söz konusu iki başlıktaki tutum beni çok tedirgin ediyor. Bunun arkasında yatan mantığı anlamakta zorlanıyor, kaygılanıyorum. Beşiktaş semt kültürüyle harmanlanmış bir “Büyük Takım”dır, diğer büyüklere benzemez. Benzemesin diye de bu eleştirileri sürdüreceğim, ta ki tatmin edici bir açıklama işitene dek.