Fikrî ve siyasî alanda, sorular ve savrulmalar yaþanýrken..

Bu sütunun en dikkatli okuyucularýndan C. Aydýn, dün gönderdiði mesajda, '12 Ocak tarihi yazýnýzda, 'Sözüm bir de siyasetçilere.. Diyanet'in Kur'an Kurslarý açmasýna 'Ortaçað zihniyeti' diye saldýran kemalist-laik Ö.Ö gibi bir siyasetçinin alçakça saldýrýsýna gereken cevabý vermekte haklý idiniz. Ama, ondan daha da alçakçasýný üstelik de, akademik bir kurumda, akademik dokunulmazlýk zýrhýna bürünerek söyleyen alçaklara karþý, 'siyasî getirisi yok..', ya da 'Aman, yeni gerilim odaklarý oluþmasýn..' diye mi sessiz kalýyorsunuz?' demiþtiniz..

O þarkýcý kadýnýn þarkýsýnda ettiði laf, Ýzmir- Ýlâhiyât'taki o kiþinin Hz. Meryem ve Hz. Ýsâ'ya attýðý iftiralar yanýnda kýrk kez yýkanmýþ gibi kalýr. Böyleyken, siyasîler 'Siyasî getirisi yok diye mi?' bu konuda hiç söz etmiyorlar.

O dekan yard. müfteri kiþi ve ona sahip çýkan dekan ve hattâ rektör o halleriyle orada tutulduklarý sürece, bütün vebal 'devletlû'larýn ve bu konuda suskun kalan yazarlarýndýr..' diyor..

Ýlginçtir, biz o yazýmýzda, bu gibi 'geniþ anlayýþlý'larýn çýkabileceðini göz önünde bulundurarak, 'Hz. Meryem'e iffetsizlik isnadýnda bulunmayý fikrî ya da akademik hürriyet sananlara da bir soru: Bir haysiyetsiz kiþi annenize hakaret etse, 'fikir hürriyeti' deyip, susar mýsýnýz?' demiþtik. Bu hatýrlatmayý yaptýðýmýzda, muhatablarýn çoðu, 'Konuyu þahsîleþtirmeyelim..' demek gereðini hissediyorlar. Kendi anneleri, aile ferdleri sözkonusu olunca, tahammül gösterilmemesi anlaþýlýr bir hassasiyet elbette.. Ama, anlaþýlýr olmayan ise, 'enbiyaullah'a,/ ilâhî peygamberlere ve onlarýn annelerine ve hanýmlarýna yapýlan hakaretler için ayný hassasiyetin gösterilmemesi..'

*

Bu arada, 30 yýldýr Avrupa'da yaþadýðýný söyleyen, üniversite tahsili görmüþ bir diðer okuyucu ise, son günlerde tartýþýlmakta olan bir þarký sözü ve sahibiyle ilgili olarak, 'o þarkýcýnýn sözü, evet, fikir hürriyeti'ne girer' demez mi?

Ona ve onun gibi düþünenlere þu husus hatýrlatýldý: 'Kimseye, 'filân konuda þöyle inanmalýsýn..' diye bir dayatma yapýlamaz; buna, Ýslâm izin vermez.. Bizim gibi düþünmeyen veya inanmayan da görüþünü söyleyebilir, elbette.. Ama, bununla yetinmeyip, kim, kendi düþünce veya inancý dýþýnda olanlarý aþaðýlamaya kalkýþýrsa; karþýsýndakinin deðerlerine alenen saldýrýrsa, iþte o zaman, fikir ve ifade hürriyeti deðil; karþýtlarýna, kendi çapýnda ve kendi gücü seviyesinde bir savaþ ilâný açmýþ demektir..'

*

Bir avukat arkadaþ da, 'o þarkýcý kadýnýn söylediðini sanat; bir gazeteci kadýnýn Cumhurbaþkaný için söylediklerini 'siyasî edebiyat' olarak niteleyen muhalefet liderleri ve onlarýn oyuncaðý olmayý kabullenmiþ diðerlerine sorumdur: Ayný sözler, meselâ kanunla korunan ölü bir siyasetçi için söylenseydi, yine böyle düþünürler miydi?' diyordu.

*

Birileri de, 'bu tartýþmalar gündemi deðiþtirmek için bir yerden düðmeye basýlarak oluþturulmuþ sahte gündem konularýdýr. Çünkü, bu þarký, 4-5 sene önce yapýlmýþ.. Evet, sýkýntýlý sözler var. Ama, birileri, o zaman susmuþlar da, þimdi niye çýktýlar piyasaya?' diyorlar..

Bu durumda bir baþkasý da, '4 -5 sene önce piyasaya çýkmýþ bir þarký olabilir, ama ben yeni duydum. Ama, o þarkýcý kadýn, o þarkýsýndaki sözlerine yine de sahip çýkýyor. O zaman, birileri de onu eleþtirmesin mi yani?' demiþ..

Haksýz mý?

Üstelik, 'sýkýntýlý sözler de var..' diyenler, önceden bildikleri o sözlere o zaman itiraz geliþtirmemiþler, ama, þimdi baþkalarýnýn itirazýna da, gündem deðiþtirme çabasý olarak bakýyorlar..

Mantýklý bir yaklaþým mý bu?

Ayrýca, 'birilerinin gündemi deðiþtirmek için sun'î gündemler oluþturup, ekonomik meselelerden baþka taraflara bakýlmasý saðlanmak isteniyor..' diyenler, deðiþik konularda, sosyal medya mecralarýnda devamlý yazýp çizerek kendileri de bir gündem oluþturmuyorlar veya baþka gündem oluþturmaya çalýþanlara destekçi olmuyorlar mý?

Öyleyse, 'asýl mesele ekonomi..' demek de bir gündem deðiþtirme taktiði deðil midir? Çünkü, ekonomik mesele ve sýkýntýlar, hemen her toplumda daima söz konusudur.

Akýllý bir kiþi veya toplum, günü birlik, gelip geçici konularý da elbette düþünüp görmelidir, ama, asýl üzerinde titrenmesi gereken, aslî deðer olarak kabul ettiði deðerler, inançlar veya hayatî ilkelerdir.

*

Birkaç kelime de bazý siyasetçilerin son günlerde sergiledikleri ve anlaþýlmasý veya kendilerinin de izah etmeleri zor söz ve tavýrlarýna..

Henüz birkaç sene öncesine kadar, bulunduðu saf itibariyle kitlelerin kendisine sempatiyle baktýðý bir eski baþbakan, evvelki akþam, bizim saflarda olmaktan ümitlerini kesmiþ, ayrýlmýþ veya kenara konulmuþ kimler varsa, onlara sahip çýkan KK Bey'in ve müttefiki Meral Haným'ýn manyetik çekim alanýnda, poz veriyordu, siyasî entrikalar peþinde..

Üstelik de, KK Bey'in, 'TC tarihinde gelmiþ geçmiþ en beceriksiz, bilgisiz Dýþiþleri Bakaný..' vs. diye suçladýðý da, kendisi iken..

Þimdi kendisine kucak açanlarý da 'bir þekilde yaya býrakýrým..' diye geçiriyorsa içinden, esaslý yanýlýyordur.

Çünkü, KK Bey, 120 yýllýk geçmiþi olan bir entrika merkezinin, Ýttihad-Terakki'nin günümüzdeki uzantýsý olan bir konumda baþkandýr bugün..

*

Halbuki, kendisine nice makam ve imkanlarý sunmuþ olan bir siyasî hareketin sorumluluk mevkinden ayrýlýrken yaptýðý ve 'bu kutsal harekete bir tek cümle sarfetmiyeceðim, sarf ettirmeyeceðim..' gibi güzel sözleriyle, kitlelerin gönlünde daha bir muhabbet hâlesi oluþturmuþtu.

Keþke, o muhabbet hâlesinin kýymetini bu gibi siyasî entrikalar için heder etmeseydi..

Kendisine yazýk etti, 'fakîr'e göre..

*