Fildiþi Sahilleri örneði ve Afrika politikasýnýn önemi

Türkiye’nin Afrika politikasý ve kýtanýn birçok yerine temsilcilik açmasý, ülke içi ve dýþýndan eleþtirilere uðramýþtý. Ne denli isabetli bir politika olduðunu anlamak için, temsilciliklerimizin olduðu Afrika ülkelerine gitmek ve buradaki faaliyetleri yakýndan izlemek gerekiyor. 

Örneðin Portekiz’in 15, Fransa’nýn 17. yüzyýlda “üs” kurduðu Fildiþi Sahilleri ile Türkiye ilk diplomatik iliþkisini ülkenin baðýmsýzlýðýndan dört yýl sonra, 1964’te kurmuþ. Ancak bu diplomatik iliþkiler 2009’a kadar Türkiye’nin Dakar Büyükelçiliði üzerinden yürütülmüþ. 

Abidjan’da büyükelçilik açýldýktan bir kaç yýl sonra THY de buraya ulaþmýþ ve iki ülke arasýndaki ticari ve kültürel faaliyetlerde oldukça büyük bir ivme kazanýlmýþ. Hemen her Afrika ülkesinde ilk kez temsilcilikler açýlýrken yaþanan zorluklar, bu ülkede de yaþanmýþ ve öncelikle Büyükelçilik ve rezidans için mekan aranmasý biraz uzun sürmüþ. Çünkü hemen hiç tepelik yeri olmayan bu ülkede kurucu Büyükelçimiz, “öyle bir yer bulalým ki, Türkiye bayraðý þehrin her yerinden görülsün” demiþ. Bugün gerçekten Abidjan’ýn neredeyse her yerinden bayrak görülebiliyor. 

 

Kendisiyle barýþýk, dünyayla barýþýk insanlar

 

Fildiþi Sahilleri, neredeyse yarýsý Müslüman, yarýsý Hristiyan yaklaþýk 23 milyon insandan oluþuyor. Farklý din ve mezhepten olan kiþiler farklý yerlerde farklý yaþam biçimleri sürdürmüyorlar. Bir ailede bile çocuklarýn bazýlarý Müslüman, bazýlarý Hristiyan. Hristiyan olup Müslüman ismini taþýyan da var, Müslüman olup Theodor gibi bir aziz ismini alan da. 

Anlaþýlan o ki, sömürge döneminde Fildiþi özellikle liman olma özelliði nedeniyle deðerli bulunmuþ. Ayrýca, kakao dýþýnda sömürecek fazla zenginliði olmadýðýndan toplumun geleneksel dokusuyla, diðer ülkelere oranla fazla oynanmamýþ. Tam da bu nedenle Fildiþi’nde “beyaz insan”a karþý önyargýlarý tüm kara Afrika’sýna oranla daha düþük. 

Tüm Afrika’da olduðu gibi, bu ülkede de Çin’in yatýrýmlarý, Ýran’ýn “misyonerlik faaliyetleri” oldukça fazla. Bununla birlikte, Fas Kralý’nýn özel ilgisi nedeniyle hem yatýrýmlarda hem de en büyük cami inþasýnda bu ülkenin imzasý bulunuyor. Özel sektör yatýrýmlarýnda ise baþý Lübnanlý iþadamlarý çekiyor. 

Ülkede yaklaþýk 50 kadar Türk firmasý, 200 kadar da Türk yaþýyor. Firmalarýn tamamýna yakýný da inþaat sektöründe faaliyet gösteriyor. 

  

Kýsa zamanda yol almak

  

Büyükelçiliðimizin en zorlandýðý konu ise Türk yatýrýmcýlarýn önünü açacak biçimde bürokratik engelleri aþmaya çalýþmak. Bu zor bir iþ; zira, bir iþ yeri ya da arazinin birden çok, farklý zamanlarda farklý kiþilere verilmiþ yasal tapusu bulunuyor. Üst yönetimin tüm iyi niyetine raðmen, bürokrasi bu iþi çözemiyor. 

Benzeri sorunlarýn aþýlmasýnda, yurt dýþý temsilciliklerimiz iki yol izliyor. Biri, iktidardaki kiþilerin “özel” güvenini saðlamak; ki Fildiþi’nde ilk adým “kimseyi incitmemek-tepeden bakmamak” þeklinde atýlýyor. Kýsa zamanda epeyce yol alýnmýþ ki, þimdiki Büyükelçimiz ülkenin akil adamlarýndan biri olarak bilinen bir köy büyüðü tarafýndan, o köyün eþrafý olarak kabul edilmiþ. Gelenekler çerçevesinde çifte vatandaþlýk gibi bir durum bu. 

Ýzlenen ikinci yol ise bu ülkede uzun zamandýr faaliyette bulunan devletler ve iþ adamlarýyla yakýn iliþkiler kurmak. Bu, Türkiye’nin Afrika politikasýnda hem ülkeye yeni yollar açma, hem de baþkalarýnca açýlmýþ yollardan yürümeyi baþarma anlamýna geliyor. 

Birçok ülkeye oranla Türkiye’nin Afrika’ya yönelmesi geç olmuþ olabilir. Ancak þimdiye dek yapýlanlar, birçok devletle aradaki farkýn kapatabileceðini gösteriyor.