Filistin halkının en büyük siyasi partisi ve temsilcisi!

Cumartesi günü Gazze'ye destek mitingine katılmak üzere Marmaray'la Yenikapı'ya, oradan da metro ile Atatürk Havalimanı'na gittim.

Marmaray durakları tıklım tıklımdı. Metro yolculuğu ise gerçekten meşakkatliydi. Mitinge rağbet çok yüksekti. Her durakta metro bekleyen binlerce yolcu vardı.

Metronun meşakkati sıcak havada tıklım tıklım dolu olan metro vagonlarında klimanın çalışmıyor olmasıydı.

Ayrıca birkaç durak gidip 'yoğunluk var izin bekleniyor' benzeri anonslarda beklemesiydi. Zaten balık istifi insan doluydu, bir de klima çalışmayınca terden sırılsıklam olmuştuk. Sürenin değişik gerekçelerle uzatılması ise ister istemez okların İBB başkanına çevrilmesine neden oluyordu. İBB başkanına yapılan protestolara 'hak ediyor ama yeri değil' diye akl-ı selim çağrısı yapanlar da az değildi.

Her neyse, o sıkışıklığa ve saunaya dönmüş vagonlarda bir saate yakın süren yolculuğa rağmen mitinge gidenlerin içtenliği, tahammülü, Gazze'deki katliama karşı tavrındaki samimiyeti ve dayanışma ruhunu görünce bu milletin göğsünün ne denli iman ile dolu olduğuna bir kez daha aynelyakin şahit oldum.

Hele son durakta binlerce insanın çıkış kapısına doğru yavaş yavaş ilerlerken getirdiği tekbirleri, attığı sloganları duyup o heyecanı görünce, önderini bulduğunda bu milleti hiçbir şeyin engelleyemeyeceği çok net anlaşılıyordu.

Haklı olarak Başkan Erdoğan yaptığı konuşmada Batı'ya hitaben, "Ey Batı size sesleniyorum, siz yeniden bir hilal-haçlı mücadelesi mi estirmek istiyorsunuz? Eğer böyle bir gayretin içerisindeyseniz biliniz ki bu millet ölmedi. Bu millet dimdik ayakta. Yine aynı şekilde aynı kararlılıkla Libya'da neysek Karabağ'da neysek bilesiniz ki Ortadoğu'da da oyuz" sözleriyle milletin duygularına tercüman oluyordu.

Meydanda bir buçuk milyon vardı ama yollarda duraklarda ve meydan dışında da bir o kadar insan vardı.

Milletin bu tarafını milletin içine girmeyenler göremezler anlayamazlar. Kendi yankı odalarında kalıp birbirlerine ahkâm kesenler sokağın dilinden anlamazlar. Anlamadıklarını Mayıs seçimleri onlara hatırlattı ama hâlâ at gözlüğü takmışçasına aynı istikamette söylenip duruyorlar.

Başkan Erdoğan o mitingde bir kez daha yüksek sesle HAMAS'ın terör örgütü olmadığını ilan etti.

Bu ilan aslında gerçeğin ifadesinden başka bir şey değildi. Çünkü HAMAS işgale karşı vatanının korumaya çalışan bir direniş örgütü ve Filistin'in en büyük siyasi partisidir.

Evet, garip olan bu açıklama karşısında sadece Netanyahu değil içimizdeki İsrailliler de rahatsız olmuşlardı.

Bunlardan biri de CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel'di. Özel, "Hamas bir terör örgütüdür. Erdoğan'ın bu sözleri Türkiye açısından utanç vericidir. Reddediyoruz" dedi.

Ana muhalefet genel başkan adayı olmak demek cumhurbaşkanlığına da en güçlü adaylık demektir. Ama Özel, işgale karşı direniş hareketini terör örgütü olarak nitelerken partisinin kurucularını teşkil eden Kuvay-ı Milliye'yi de terör örgütü olarak nitelediğinin farkında bile değildi.

HAMAS Filistin halkının işgale karşı direnen kuvay-ı milliyesidir. Sadece kuvay-ı milliyesi değil Filistin halkının en büyük siyasi partisi ve temsilcisidir.

Tekrar hatırlatalım, 2006 yılında yapılan Filistin başkanlık ve parlamento seçimlerinde HAMAS yüzde 73 oy oranıyla 132 sandalyeli Filistin meclisinde 74 vekillik kazanarak tek başına hükümet kurma hakkı elde etmişti.

İsrail, ABD ve AB nasıl olsa kazanamaz düşüncesiyle HAMAS'ın seçimlere katılmasına itiraz etmediler. O seçimlerin, Türkiyeli uzmanların da aralarında bulunduğu uluslararası gözlemcilerin şehadetiyle, nezih bir seçim olduğu rapor edildi.

Batı ikiyüzlülüğünü burada da gösterdi ve HAMAS'ın kazandığı anlaşılınca sonuçları kabul etmediler.

O seçimlerde HAMAS başkan adayı çıkarmadı. Mahmud Abbas seçilmiş oldu.

Filistin halkı HAMAS'ı seçti çünkü işgale karşı direnen en güçlü örgüt/parti HAMAS'tı!

HAMAS da nasıl olsa ben kazandım tek başıma hükümet kurarım demedi. 45 milletvekiline sahip olan FETH'e milli birlik hükümeti kurmayı teklif etti.

FETH kabul etmedi. HAMAS İsmail Heniyye başbakanlığında hükümet kurdu ancak batının peşinde koşan Abbas bir yıl sonra hükümeti azletti!

Sonra meclisin de başkan Abbas'ın da süresi doldu ama HAMAS tekrar seçimi kazanır korkusuyla seçimler yenilenmiyor.

Yani nasıl süresi dolan Abbas halen başkanlık koltuğunda oturuyorsa, 132 sandalyeli meclisin 74'ünde HAMAS vekilleri oturuyor.

Yani HAMAS, birilerinin zannettiği gibi küçük bir örgüt değil aksine Filistin halkının çoğunluğunu temsil eden Filistin'in en büyük meşru siyasi partisidir. Tabii aynı zamanda işgale karşı direnen bir teşkilat.

Yani bugün Abbas ne kadar meşruysa HAMAS da o kadar meşrudur.

FKÖ Oslo'dan sonra İsrail'i tanıyıp silah bırakınca İsrail Filistin'i -Başkan Erdoğan'ın BM genel kurulunda gösterdiği haritada olduğu gibi- yavaş yavaş işgal etmeye başladı.

Bu işgale karşı en güçlü direnişi HAMAS gösterdiği için Filistin halkı HAMAS'ı tercih etti.

Onun için tekrar ediyorum HAMAS'ın bazı eylemleri eleştirilebilir, bu anlayışla karşılanır. Ancak HAMAS'a terör örgütü diyenlerin Kuvay-ı Milliye'yi de terör örgütü yerine koyduklarını hatırlatırım.

HAMAS işgale karşı direnen Filistin halkının meclisinde çoğunluğu elinde bulunduran bir siyasi partidir ve işgale karşı direnişin meşru bir teşkilattır.

Geçmişte Filistin'in kuvay-ı milliyesi FKÖ idi, bugün ise HAMAS'tır ve Filistin meclisinin çoğunluğunu elinde bulunduran bir siyasi partidir.

Dolayısıyla İsrail Gazze'yi bitirse bile Filistinliler bitmedikçe HAMAS bitmez!

Milyonlarca Filistinliyi yurdundan kovmuş, topraklarını işgal etmiş yüz bin Filistinliyi öldürmüş ve 25 gündür çocuk sivil sağlık çalışanı demeden Gazze'ye saldıran işgalci İsrail ile sadece vatanının korumaya çalışan ve işgale karşı direnen HAMAS'ı aynı eşitlikte terör örgütü olarak görmek, insanlığa karşı savaş suçu işleyen İsrail ile birlikte emperyalist Batı'nın yanında yer almak ve savaş suçuna ortak olmak demektir!

Gün HAMAS'ı itham etme günü değildir. Gün 75 yıldır işgal ilhak ve katliam yapan İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü soykırıma karşı çıkma günüdür!

'Önce HAMAS saldırdı' diyerek İsrail'i aklama çabası beyhudedir. Çünkü İsrail'in saldırmak için bahaneye ihtiyacı yoktur.

75 yıldır yüz bin Filistinliyi katlederken de bahaneye ihtiyaç duymadı!

Şu anda Gazze'de insanlık ölüyor!

İnsanlığın yanında durma vaktidir!