Filistin sana yok izmihlal!

Yazmanın ve konuşmanın en zor olduğu konulardan biri Filistin. Bedel ödemeden ettiğimiz her kelam bizi Filistin'e borçlandırıyor çünkü. Genç kadınların, İsrail'e taş atacak nesillere ihtiyacımız var" deyip en az 10 çocuk doğurduğu bir yer Filistin. Yaşlıların İsrail askerlerine "Ben senden de senin devletinden de yaşlıyım" diye bağırdığı bir yer Filistin. Bacaklarını almış İsrail askerlerine yine de taş atan koca yürekli Ebu Salih'lerin ülkesi Filistin. Her doğan çocuğun, topraklarını İsrail'den geri almakla yükümlü olduğu bir yer Filistin... 

"Vaadedilmiş topraklar" diyerek meşrulaştırmaya çalıştıkları katliam ve işgal girişimini Müslümanlara değil de başka bir topluluğa yaşatsalardı; İspanya'da, Mısır'da, Avrupa'da, Rusya'da başlarına gelen şimdiye kadar çoktan gelmişti. Soykırım tarihlerine bir yenisi eklenmişti. 

*** 

Kudüs, Gazze, Batı Şeria, Golan Tepeleri... 1967'den beri İsrail işgali altındalar. 

Birleşmiş Milletler, Golan Tepeleri için "Suriye'nin İşgal altındaki toprakları" ifadesini kullanıyor. Suriye'de toprak bütünlüğünün korunmadığı her çözümün, en azından kağıt üzerinde Suriye'nin gözüken Golan Tepeleri'ni İsrail'e hediye etmek anlamına gelebileceğini söyleyebiliriz. 

Batı Şeria'ya duvar ördü İsrail; utanç duvarı. Barış görüşmelerinde bu duvarın sınır olarak tanınmasını istedi ve 1967 işgalinden sonra kurduğu yerleşimler sayesinde oluşan demografik değişikliği de mazeret gösterdi. Batı Şeria'nın yüzde 85'inin İsrail toprağı sayılması demek bu. Uluslararası Adalet Divanı duvarı yasa dışı ilan etti. Ama değişen bir şey olmadı. Şu koşullarda bölgenin tamamı zaten İsrail kontrolünde. 

Gazze ise İsrail'in çekilmek zorunda kaldığı tek yer belki de. Bunun için de karadan ve denizden abluka altına  alıp açık hava cezaevine çevirmiş durumda Gazze'yi. Hamas'ın mücadelesi sayesinde asker bulunduramıyor burada. Bu yüzden de Hamas'a terörist diyor. 

İsrail'in ilerleme biçimi böyle işte; işgal ediyor, yerleşim yerleri kurarak demografiyi değiştiriyor, sonra da buna kazanılmış hak muamelesi yapılmasını istiyor. İşgali sürdürememişse şayet, buna mani olana da terörist diyor. 

*** 

Kudüs, Birlemiş Milletler kararına göre bugün uluslararası bir statüde. Ama fiili olarak İsrail kontrolünde. Çünkü işgalin sona ermesi için BM'nin kağıt üzerinde aldığı kararlar hiçbir işe yaramıyor. 128 ülke karşı oy kullandı fakat bu, ABD'nin Büyükelçilik binasını Tel Aviv'e taşımasına engel olmadı. Son olarak BM İnsan Hakları Konseyi hazırladığı raporda Gazze'de sivil halka karşı yapılan katliama "savaş suçu" dedi. Süreci geri çevirmez, en fazla katliama mola verir İsrail. 

*** 

70 yıldır Müslümanları yılgınlığa düşüren, insanlığın ortak vicdanına bile küstüren bir apaçık haksızlık yaşanıyor. Bu durumu değiştirebileceğini düşündüğünüz kurumlar ya kifayet etmiyor ya da İsrail'den taraf oluyor. İsrail'i sadece ABD korumuyor, Trump'a karşı olduğunu zannettiğimiz küresel sermaye de İsrail'in yanında. 

Kimi kime şikayet edeceksiniz? 

*** 

İslam dünyasına bakalım bir de; Erdoğan konuşmasa kimsenin umurunda olmayacak. Doğrusu konforları bozuluyor Erdoğan her konuştuğunda. 

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın olağanüstü toplantısına "Kudüs için, Filistin için birlik olalım ve dik duralım" diyerek koşup gelen kaç Körfez ülkesi vardır acaba? Bunun için önce bağımsız olmaları lazım, iktidarlarını ABD başkentlerine değil kendi halkına borçlu olmaları lazım. 

Peki bu işin sonu nereye varacak? 

Sanılmasın ki İsrail kazanacak. Asla! Asla kazanamayacak. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davos'ta, Şimon Peres'e "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz, Filistin'de işgalci bir devletsiniz" dediğinde "Gezegende ilk kez biri İsrail'e işgalci dedi" başlıkları atılmıştı. 

Bu daha başlangıç. 

İsrail asla başaramayacak. 

Bunu gece miraca açılan eller biliyor. Ve bu gerçek!