Hazýrlanmakta olduðumuz 2. Uluslararasý Boðaziçi Film Festivali’nin seçmelerini yaparken, üzerinde durduðumuz yörelerden biri olan Hindistan baðlantýlý bir yapým bizi tarihin az bilinen dehlizlerinden birine götürdü ve bugünlere dair tespit ve konumlarýmýzý bir kez daha canlandýrdý. Ramazan ayýnýn þu sýcak günlerinde yaþadýðýmýz acý olaylar hepimizin yüreðine taþ bastýrdý, içinde yaþadýðýmýz garip dünyada eli kolu baðlý çaresizliðin yüzünü bir kez daha göstermiþ oldu. Müslüman insanlýðýn maruz kaldýðý insanlýk dýþý muamelelerin güçten düþüldüðü dönemlerdeki seyri hakikaten birbirine çok benzemektedir. Þu sýralar Ýstanbul Þehir Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi, Sinema-Tv Bölümü’nde öðretim görevliliðini sürdürmekte olan Kaz Rahman’ýn 2012’de çektiði Deccani Souls (Dekkan Ruhlarý), Haydarabad’ýn bugün artýk neredeyse bir gizeme dönüþmüþ tarihi gerçekliðine farklý bir dilden yaklaþýyor. Basit gibi görünen ama son derece itinalý bir çekimle gerçekleþtirilen film, þiirin ve geçmiþe dönük araþtýrma ruhunun incelikli dünyasýný birlikte sunuyor. Filme adýný veren Dekkan, Haydarabad’ýn da içinde yer aldýðý Hindistan’ýn güneyinde geniþ bir plato. Þiir ve rüyanýn iç içe geçmiþ diliyle baþlayan filmin baþlangýcýnda, Haydarabad’a ait silik görüntülerin yeraldýðý bir belgesel görünüyor. Daha sonra fantastik bir anlatýma bürünerek, Kuzey Amerika’da olduðu farzedilen Haydarabad Baþkonsolosluðu’nda yapýlacak iþlemlerle gidilen ülkede, geçmiþin izlerinde bir arayýþa çýkýlýyor. Haydarabad Nizamlýðý’nýn 1947’de Hindistan üzerindeki Ýngiliz egemenliðinin sona ermesinden sonra, isteyen bölgelerin baðýmsýzlýklarýný ilan edebileceklerinin bildirilmesine raðmen, 1948’de 200 bine varan bir katliam neticesinde ortadan kaldýrýlmasý, ayný yýla denk düþen Keþmir bunalýmý ve yine Ýngilizlerin çekilmesiyle 1948’de zora dayanan bir tarzda kurulan Ýsrail’in varlýðý ilginç þekilde örtüþüyor. Bu denklemden çýkarýlacak siyasi sonuçlar sanatýn diliyle böylesi nitelikli çalýþmalarla desteklendiðinde, siyasi çözümlere gidilemese de bir bilinç uyanmasýna ve insanýn vicdanýnda özel bir duyarlýlýða yol açýyor.
***
Bir sanat sinemasý örneði olan film, kendi de eserde oynayan ve senaryo ve kurguyu da üstlenen yönetmenin canlandýrdýðý þairin izleðinde, mekan-insan-tarih üzerine bir meditasyon þeklinde geliþiyor. Zaman zaman sinema verite havasýna giren çalýþma, þehrin sokaklarýnda çýkýlan gezintilerle zamanýn mekansallaþtýðý bir farklý katmana dönüþüyor. Eski mimarinin peþinde dolaþýrken, eskinin hala yeni olmaklýðýný koruduðunu, mekanýn ruhunu, mekanýn giderek ruhun mimarisine dönüþtüðünü, anýn yaþantýlanmasýnda hepsinin bir gergef gibi içiçe geçtiðini hissediyoruz. Tarihi anlatýmla güncelin anlatýmýnýn gelgitleri arasýnda, eski nizamlýðýn, müslümanlar azýnlýkta olmasýna raðmen, hoþgörüsünde yaþayan geniþ topluluklarýn Hintlilerin vahþeti sonucu ortadan kaldýrýlmasý, yönetmenin aidiyet duygusunu hiç eksiltmiyor, aksine kökenlerinin verdiði bir baðlanýmla besliyor. Filmin sinema verite atmosferi, kimi zaman gerçekliðin birebir yaþanmasýna yol açýyor; açýða çýkan duygunun paralelliðinde ölümün (sonrasýnýn) ebediliðine, yaþamýn uçuculuðuna tanýk oluyoruz. Bir ülkeye, topraða, eve baðlý olma hissi yetkin bir þekilde Tarkovski’nin Nostalghia’sýnda görselleþtirilirken, bu filmde de benzer bir duyarlýlýðýn ziyadesiyle yer aldýðýný, artýk bir hayalet duyguya dönüþmüþ olan Haydarabad nizamlýðýnýn sanal varlýðýný her þeye raðmen sürdürdüðünü görüyoruz. Müslüman ortak inancýmýzýn olmasýnýn yanýnda bizimle baðlantýlý bir baþka olguysa, son halife Abdülmecid Efendi’nin kýzý Dürri Þehvar Sultan’ýn, son Haydarabad nizamý Mir Osman Ali Han’ýn büyük oðlu Nevvab Azam Þah’la evli olmasý.
Sinema, tarih, þiir, geçmiþin ölmeyen varlýðý, mimarinin insan hayatýyla örtüþen deðiþik katmanlarýný kendine has dilinin üst estetiðini kurarak yansýtma yoluna gittiðinde, kiþinin duygu ve ruh dünyasýný yapýcý ve yükseltici bir þekilde besleyen önemli bir faktör haline geliyor. Malayani ve ortalama bir dilden sakýnan sinema anlayýþý seyircinin sinema kültürünün artmasýna ve serpilmesine de yol açacaktýr.