Filistin-Ýsrail barýþ sürüncemesi

Dünyanýn bir gözü Ukrayna diðer gözü Suriye’deyken Filistin sorunu bir süreliðine dikkatlerden uzaklaþmýþtý. Hatýrlanacaðý gibi Ýsrail, barýþa konu olan maddelerde uzlaþmanýn mümkün olamayacaðý gerekçesiyle görüþmeleri dondurmuþtu. Bununla birlikte, bazý geliþmeler yaþanmýþ olmalý ki, hem Filistin hem de Ýsrail tarafýndan atýlan yeni adýmlar söz konusu.

Tabi bu adýmlarýn mutlaka hayýrlý sonuçlar yaratmasý gerekmiyor.

Ýlk önemli geliþme Filistin tarafýnda yaþandý. Biri Hamas’la diðeri Mahmud Abbas’la temsil olan iki Filistin, sonunda bir protokol imzalayarak bir araya geldi. Bu birlikteliðin ömrü konusunu bir yana býrakýrsak, Filistin’in bir bütün olarak davranma kararýnýn son derece olumlu bir geliþmeye karþýlýk geldiðini belirtmek gerekir. Zira sadece Abbas’ýn yürüttüðü görüþmeler bir biçimde sonuca ulaþsa, yol haritasýnýn Hamas tarafýndan kabul edileceðine dair hiçbir garanti söz konusu deðil. Üstelik Filistin’in bir kýsmý ile imzalanacak anlaþmalarýn diðer kýsmýný bir yandan dýþlayacaðý, ancak öte yandan da “baþka bir Filistin” devleti ilan edilmensin yolunu açacaðýna kuþku bulunmuyor. Öteki Filistin’in yani Gazze’nin oyun dýþýnda tutulmasý ise, burada yaþayanlarýn daha radikal davranmasýný teþvik eder.

Tanýma- tanýnma

Bu durumda Ýsrail açýsýndan bir çýkmaz söz konusu, zira müzakere edecek olanlarýn yarýsýný, Abbas’ý resmi olarak tanýyor; diðer yarýsýný, Hamas’ý tanýmadýðý gibi terör örgütü olarak görüyor. Ýsrail’in Hamas’ý resmi muhatap olarak kabul etmeme nedeni ise, Hamas’ýn Ýsrail’in bölgedeki varlýðýný reddetmesi. Kabaca, Hamas Ýsrail’in bölgeyi tamamen terk etmesi tezi üzerine inþa olmuþ bir kuruluþ.

Ancak bugün gelinen nokta farklý, Filistinliler arasý imzalanan protokol sonrasýnda yapýlan açýklamada Hamas’ýn Ýsrail devletinin varlýðýný tanýdýðý, ancak Yahudi devleti olarak tanýmadýðý ifade edildi. 

Ýsrail devleti-Yahudi devleti ayýrýmý yapýlmasý birçok bakýmdan önemli. Öncelikle Yahudi yurdu olarak tasarýmlanan bölgelerin reddedilmesi söz konusu, ki buna Kudüs de dahil. Ayrýca Yahudileri fena kýzdýracak bir açýklama olduðuna kuþku yok. Kim bilir belki Filistin’in bir Ýslam devleti olarak kurulmasý söz konusu olamayacaksa Ýsrail’in de Yahudi devleti olmamasý gerektiðine yapýlan bir vurgu söz konusudur. Ancak neresinden bakýlýrsa bakýlsýn, bu durum çarpýþarak geri çekilmek anlamýna gelir. Zira bir ilk olarak Ýsrail devletinin tanýnmasý söz konusu ve bu da müzakerelerdeki ön koþullardan birinin kalkmasý anlamýna geliyor.

Uzlaþarak- ayrý ayrý

Bu geliþme, muhtemelen Ýsrail’i yeni önkoþullar bulmaya zorlayacaktýr. Ancak daha önemlisi, Filistinlileri tahrik edecek uygulamalarýn devreye sokulma ihtimali, ki buna yönelik bazý göster de var. 1993’de ilan edilen Oslo Anlaþmasý ile, Batý Þeria A, B ve C bölgelerine bölünmüþ, “A bölgesi”, güvenlik ve idari bakýmdan Filistin’e yönetimine, “B bölgesi” güvenlik konusunda Ýsrail’e, idari bakýmýndan Filistin’e, “C Bölgesi” ise güvenlik ve idare bakýmýndan Ýsrail’e baðlý kabul edilmiþti. Bir barýþ antlaþmasý olmadýðýndan, bu ayýrýmlar yaþama geçememiþti; ancak Ýsrail “ C Bölgesi”nin kendilerine katýlabileceðini duyurdu. Bu arada Hamas’la iþbirliði yapan Abbas’ý cezalandýrmak için bu adýmýn atýlacaðý da ilan edildi.

Bu, bir antlaþma olmadan tek taraflý olarak sýnýrlarý deðiþtirmek anlamýna gelir; daha doðrusu fiili durumu siyasete yedirmek anlamýna gelir. Söz konusu geliþmeler müzakereler açýsýndan umut vermek yerine, Oslo anlaþmasýnýn uzlaþarak deðil her bir tarafýn kendi ilanlarýyla yaþama geçeceðine iþaret ediyor.