Futbolda hiçbir şey beni Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi’nde bir final oynaması kadar heyecanlandıramaz herhalde.
59 yaşındaki çok koyu bir Fenerbahçeli’nin bu mutluluğu, bu heyecanı bugüne dek yaşayamamış olması da ayrı bir mesele.
Galatasaray’ın UEFA’da finale çıkışı ve kupayı kaldırmasının benim gibi bir Fenerbahçeliyi nasıl heyecanlandırdığını dün gibi hatırlıyorum; aynı mutluluğu Fenerbahçe için yaşarsam neler olur, düşünemiyorum bile.
Büyük bir hatalar zinciri yaşanmaz ise ilk sekize girmiş gibiyiz herhalde.
Dün (Mart Perşembe) geceki maç hakkında fazla bir şey yazmak istemiyorum, rakibimiz eski Çekoslovak Skoda arabalar gibi idi, pek bozulmuyorlar ama performansları çok sınırlı, böyle bir takıma deplasmanda bile daha fazla gol atmalı idik.
Rakip Plzen için çek değil de eski çekoslovak takımı demek çok yanlış değil zira takımda sadece Çek ve Slovak futbolcular var, yani çok fazla yerli(!) bir takım.
14 Mart akşamı bu takımı eleyemez isek tüm yöneticilerin hatta futbolcuların bu işi bırakmaları gerekebilir.
Bizim şimdiden çeyrek finalin ilk ayağı olan 4 Nisan akşamı kiminle oynayacağımızın hesabını yapmamız yazım.
Muhtemel çeyrek final rakiplerimiz arasında Benfica, Bordeaux, Anzhi, İnter, Chelsea gibi takımlar var; Chelsea dışında iki Büyük Britanya takımı Newcastle ve Tottenham’ı da unutmamak şart.
Benfica eski Benfica değil ama yine de çok ciddiye almak lazım; Bordeaux, eskiden elemiş idik (Selçuk Yula’nın unutulmaz performansı), bize ters gelecek bir stile sahip.
İnter bir dünya takımı, Anzhi’nin başında da unutmayalım Hiddink var; Chelsea için zaten söylenecek söz yok.
Bakalım 15 Mart günü çekilecek kuralar nasıl tecelli edecek.
Dün (Perşembe) geceki maç için futbol eleştirmenleri takımın soğukkanlı, hatta fazla soğukkkanlı tavrını, özellikle de kaleci Volkan’ı eleştirmişler, gazetelerden okuyorum; kanımca, panik yerine bu tür soğukkanlı hatta rakibi çok fazla umursamayan bir tavır, ne yalan söyleyeyim, kafamdaki Fenerbahçe için çok daha uygun. Zaten, 11 bin kişilik stadı olan bir Çek takımını, dikkati elden bırakmadan çok fazla ciddiye almak da çok anlamlı değil.