Süleyman Demirel 1960, 70 ve 90’larýn en etkin siyasi figürlerden biriydi. Siyasi yasaklý olduðu ve Özal rüzgarý estiði için 1980’li yýllarda ortalýkta yoktu. Ýyi ki de yoktu. 1990’larý yaþamýþ bizim gibi kuþaklar için Demirel çok þey demekti. 1990’lara döneceðiz. Önce bir eskiye gidelim.
Süleyman Demirel, Menderes’in su iþleri bürokratýydý. 1950-60 arasý yapýlan kalkýnma hamlelerinde Demirel’in de payý büyüktü. Ne acýdýr ki Demirel’in Menderes’le tek bir resmini bulamazsýnýz. Çünkü Demirel’in hepsini imha ettirdiði ya da basýna kullanmamalarýný istediði söylenmiþtir. Askerlerden hep korkmuþ olan Demirel vesayetçilere yanlýþ intiba vermemek adýna Menderes’le resimlerini hiç kullanmamýþtýr.
1965-71 arasý dönemi baþarýlýdýr. Yüzde 7 büyüme, yüzde 5 enflasyon iyiydi. Demirel’in bu dönem yaptýðý yatýrýmlar genelde kamu yatýrýmlarýydý.Seydiþehir Alüminyum, Ýskenderun Demir Çelik vb gibi yatýrýmlar daha sonra hep zarar etmiþtir. Özel teþebbüs iþi olmadýðý için bu dönem yapýlan kamu yatýrýmlarýn yüzde 90’ý zarar etmiþtir. Demirel’in en büyük iþi Birinci Boðaziçi Köprüsü’dür. O dönem bunu yapmak zordu ama Demirel baþardý. Diðer baraj, yol vb Demirel’in mühendislik kafasýnýn iþleriydi. Onlarý büyük icraat diye sunmak doðru deðil.
Demirel’in bir de siyasi yönü vardý. 1971 darbesine maruz kalýnca þapkasýný alýp kaçmasý onun nasýl biri olduðunu ilk iþaretiydi. Askerlerden hep korkmuþtu Demirel. 1970’lerde siyasi belirsizlik ve koalisyon dönemlerinde çok fazla yapacak bir þeyi yoktu. 1979 Kasýmý’ndan 12 Eylül 1980’e kadar azýnlýk hükümetinde alýnan 24 Ocak kararlarý da büyük bir reformdu. Arkasýnda bürokrat olarak Özal olsa da Baþbakan Demirel’di ve onun teþvikiyle hazýrlanmýþtý.
1980 darbesinden sonra 1987’e kadar siyasi yasaklýydý. Siyaset sahnesine tekrar çýktýðý ve Baþbakan olduðu 1991 sonrasý dönem tam bir felaketti. 1990’lara dönersek... Fail-i meçhuller, kafasýna sýkýlan Kürtlerin Sakarya-Hendek-Sapanca üçgeninde her gün cesetlerinin bulunduðu karanlýk yýllardý. Ýnsanlara dýþkýlarýn yedirildiði, evlerinden barklarýndan ayrýlmaya mecbur býrakýldýðý kesif dönemdi. Devletin rutin dýþýna çýktýðý, askerlerin ülkeyi yönettiði, kanýn gövdeyi götürdüðü Demirel’li yýllardý.
Aydýn Doðan’ýn yargýdaki iþlerini takip etmesiyle ünlü Taha Akyol, Demirel için hukuka deðer verirdi demiþ. Demirel asla hukuka inanmazdý. Ýnansa ÝLKSAN skandalý ortaya çýktýðýnda, “Verdimse ben verdim” demezdi. ÝLKSAN Skandalý Kemal Ilýcak’ýn aracýlýðý ile ÝLKSAN’a satýlan Ömerli Barajý’nýn çevresindeki Sedat Çolak’a ait arazi ile öðretmenlerin dolandýrýldýðý meselesiydi. Nitekim bu olayýn ortaya çýkmasýndan sonra Kemal Ilýcak beyin kanamasý geçirmiþ ve ölmüþtü.
Yeðeni Yahya Demirel Türkiye’nin ilk hayali ihracatçýsýydý. 1975’te mobilya ihracatý yapanlara verilen yüzde 75 vergi iadesini kötüye kullanan Yahya Demirel bu sayede haksýz kazanç elde etti. Paraya para demedi. Yahya Demirel’in ceviz yatak odasý diye ihraç ettiði ürünlerin sunta parçalarý olduðu ortaya çýkmýþtý. Hatta mobilyalarý ihraç ettiðini beyan ettiði Ýsviçre firmasýnýn da gerçekte olmadýðý anlaþýldý.
Yahya Demirel 90’lý yýllarda bu kez de banka yolsuzluðuyla gündeme geldi. Demirel’in Kýbrýs Yatýrým Bankasý adýyla KKTC’de kurduðu bankanýn hayali olduðu ve böyle bir bankanýn hiç olmadýðý ortaya çýktý.
Bir diðer yeðen Yahya Murat Demirel ise Egebank’ýn içini boþaltmýþtý. 1999’da TMSF bankaya el koymuþtu. Demirel ilk olarak ‘Kasýrga Operasyonu’nda 2000’de cezaevine girdi. Egebank’ýn içini boþaltmakla suçlanan Demirel, Ulucanlar Cezaevi’nde 711 gün yattý. 2005’te ise patronu olduðu Egebank’ý “teþekkül oluþturmak suretiyle planlý olarak 1 milyar 200 milyon dolar zarara uðrattýðý” gerekçesiyle 37 sanýkla beraber mahkûm olmuþtu. Tahliyesinden sonra Bulgaristan’a kaçan ancak yakalanýp iade edilen Demirel, 2 yýl Kartal Cezaevi’nde kalmýþ, 2 yýl sonra yine tahliye edilmiþti. 2010’da Egebank davasýndan 17 yýl 6 ay hapis cezasý aldý. Yargýtay ise cezasýný 2012’de onaylamýþtý.
Bir insanýn ne olduðunu en zor zamanlarda anlarsýnýz. Demirel de korkaktý. Askerden hep ürkmüþtü. Dindarlardan, muhafazakarlardan oy almýþ ama asla onlarýn sesi olmamýþtý. Milletten aldýðý yetkiyi gasp etmek isteyenlere gerekenleri yapmamýþtý. Mücadele etmektense kaçmayý tercih etmiþti. Erdoðan gibi darbe teþebbüslerine dik duramamýþ, þapkasýný alýp kaçmýþtý.
2005’te Sabah Gazetesi’nde Yavuz Donat’a “Derin devlet asker demekti” açýklamasýný yaparak korkularýný açýða vurmuþtu. 28 Þubat’ta askerin yanýnda durmuþ, sivil mareþallik yapmýþtý. Baþörtülüleri maðdur etmiþ, Ýmam Hatiplerin kapatýlmasýna ön ayak olmuþtu. Fincancý katýrlarýný ürkütmediði için Demirel milletin deðil vesayetin adamýydý. Tarih de öyle anacaktýr onu.