Fırat Kılıcı

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin referandum ısrarı bölgeyi yeni bir çatışmanın eşiğine getirdi. Barzani tüm uyarılara rağmen aldığı karardan vaz geçmiyor. Bu çocuksu girişim Kerkük'ün fiili olarak İran kontrolüne girmesi ve Bölgesel Yönetim'in Türkiye'den uzaklaşmasıyla sonuçlanabilir. Ankara bu yüzden politika oluştururken kılı kırk yarıyor. Barzani'nin son ana kadar referandumdan vaz geçmeyeceği, bunu bir pazarlık olarak kullanacağı, Bağdat yönetiminden istediğini alınca referandumu erteleyeceği öngörülüyor. Bu senaryonun gerçekçi olup olmadığı bir kaç gün içinde ortaya çıkacak.
 
Beklentiler bu yönde olsa da Ankara işi sıkı tutuyor. Bir sabah apar topar alınan Habur'da askeri tatbikat kararı Barzani'ye verilen önemli bir gözdağı. Eş zamanlı olarak Kandil'e yönelik hava akınları da yeniden başlatıldı. Bu sürecin Kuzey Irak'a askeri bir müdahaleye varıp varmayacağına 22 Eylül'e çekilen MGK toplantısında karar verilecek. MGK'dan çıkacak tavsiye kararın Kuzey Irak'ın siyasi ve ekonomik izolasyonuyla sınırlı kalacağını değerlendirenler çoğunlukta. Ancak Ankara'daki kimi gözlemciler İran'la yapılan askeri görüşmelerin bir olgunluğa ulaştığını, sahadaki ABD destekli YPG, PKK terör örgütlerinin varlığına son vermek için ortak hamleler düşünüldüğünü, referandum nedeniyle bu ortak perspektifin Erbil'e karşı da hayata geçirilebileceğini söylüyor. Yani durum kritik. İran'ın bozuk sicili Ankara-Tahran arasında ciddi bir güven bunalımı yaratmıştı. Bu güven bunalımı aşılırsa sahada yeni gelişmeler sürpriz olmayacak.
 
***
 
Bu arada Irak'taki tartışmalı referandum çok önemli bir gelişmeyi gölgede bıraktı. Türkiye, Rusya ve İran arasında varılan çatışmasızlık bölgesi mutabakatından bahsediyorum. Astana'da onaylanan plana göre İdlib çatışmasızlık bölgesi ilan edildi. Mehmetçik bu kez burada gözlemci kuvvet olarak yer alacak. İdlib'den Esad bölgesine, Esad bölgesinden de İdlib'e saldırı olmasının önüne geçecek.
 
İdlib'in ilintili olduğu diğer önemli konu YPG'nin elindeki Afrin bölgesi. Türkiye Afrin’deki terörist unsurları temizlemeyi uzun bir süredir değerlendiriyor. İdlib’deki gelişme bu bölgeyi yeniden ve öncelikli olarak Ankara’nın gündemine soktu. Mehmetçik İdlib'e inecekse geri güvenliğinin sağlanması, yani Afrin'in terörden temizlenmesi gerekiyor. Çatışmasızlık bölgeleri müzakereleri sürerken bu konu da gündeme gelmiş, İdlib'de anlaşılması halinde Afrin’e bir operasyonun problem olmayacağı değerlendirilmişti. Türkiye, Rusya ve İran anlaştığına göre burada da bir hareketlilik başlayabilir.
 
Belirsizlik bu hareketliliğin boyutlarıyla ilgili. Fırat Kılıcı adı verilen operasyonla Afrin'in tamamı mı temizlenecek yoksa çevre mahalleler kontrol altına alınarak terör örgütü enterne mi edilecek? Bu sorunun yanıtı önümüzdeki günlerde netleşecek.
 
***
 
Afrin konusunda son not olarak şunu ekleyeyim: Eğer asker üniforması giymiş Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri olmasaydı bugün Türkiye güney sınırında terör tehdidi yaşamayacaktı. İddialı gibi görünen bu cümlenin perde arkasında önemli bilgiler yatıyor. Bununla ilgili bir örnek var ki vatansever herkesin tüylerini diken diken edecek cinsten. Bir kaynağımdan dinledim: 2015 yılı son baharıydı. O günlerde YPG Menbiç'i ele geçirememiş, etkisini sınır hattı boyunca yayamamıştı. Sınırlarımızın öte tarafında DEAŞ'lı teröristler de kol geziyordu. Ankara hem DEAŞ hem de YPG teröründen kurtulmak için kapsamlı bir operasyon planı hazırladı. İncirlik mutabakatına varıldıktan sonra ABD dahil ilgili ülkelerle uzlaşma sağlandı. Plan şöyle işleyecekti.. Muhalifler Hatay'ın güneyinden operasyona başlayacak, hava kuvvetleri bombardıman yapacak, Mehmetçik sınırın diğer tarafına geçerek muhaliflere destek verecek, Türkiye'nin güney sınırı boyunca süpürme operasyonu yapılacaktı. Diğer bir deyişle Suriye'nin kuzeyinde ne DEAŞ ne de YPG unsuru kalacaktı. Yani Türkiye terör illetini sınırından uzaklaştıracaktı. Planın hayata geçirilmesi için düğmeye basıldı. Operasyon tarihi için 9 Aralık seçildi. Sınıra askeri sevkıyat yapıldı, muhalifler talimatlandırıldı. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Operasyonla ilgili bilgilerin üçüncü taraflara sızdırıldığı anlaşıldı. Semih Terzi gibi FETÖ’cülerin operasyonu engellemek için türlü yöntemlere başvurduğu fark edildi. 24 Kasım'da da Rus jeti düşürüldü. Hikayenin geri kalanı biliyorsunuz.