Fırat'ın doğusu tamam esas mesele Doğu Akdeniz'de

Suriye'de yaşanan gelişmeler yalnızca Beşşar Esed'in çöküşüyle sınırlı değil. Bu süreç, Baas Partisi'nin uzun yıllar sonra dağılmasına da tanıklık etmemize neden oldu. Türkiye'nin gündeminde ise bu gelişmelerin farklı boyutları öne çıkıyor.

Türkiye, iki temel açıdan Suriye'ye odaklanmış durumda: sınır güvenliği ve Doğu Akdeniz'deki stratejik denklemler.

SINIR GÜVENLİĞİ VE TERÖR TEHDİDİ

911 kilometrelik Suriye sınırı, Türkiye'nin güvenlik politikasında kritik bir yer tutuyor. Geçmişte Suriye topraklarında faaliyet gösteren terör örgütleri, Ankara'yı uzun zaman rahatsız etmişti. PKK, DHKP-C ve diğer birçok örgüt, Suriye'yi hem bir kaçış rotası hem de lojistik destek alanı olarak kullanıyordu. Şu anda sınır hattının güvenli hale getirilmesi için ciddi bir çaba harcanıyor. Fırat'ın Doğusunda ne olacak diye merak edenler için YPG/SDG unsurlarının ağır silahlarına el konularak yerel kolluk kuvvetine indirgeneceğini söyleyebiliriz.

Trump bölgedeki askerlerini planlandığı şekliyle 2026'da değil 2025'te çekecek görünüyor.

DOĞU AKDENİZ VE ENERJİ REKABETİ

Suriye'nin, Doğu Akdeniz çanağında oynadığı kritik rol, bölgedeki güç mücadelesini daha da karmaşık hale getiriyor. 2020'den bu yana, Suriye, Lübnan ve İsrail kıyılarında "tehditlerin" bertaraf edilmesine tanıklık ettik. Bölgenin enerji kaynakları, bu mücadelede başrolde yer alıyor.

Özellikle doğalgaz rezervleri, bölge jeopolitiğini yeniden şekillendiriyor. İtalyan Eni şirketinin 2015 yılında Mısır açıklarındaki Zohr sahasında keşfettiği 85 milyar metreküplük gaz rezervi, enerji devlerinin iştahını kabartmıştı. Levant Havzası olarak bilinen Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasındaki bölgede ise 3,45 trilyon metreküplük doğalgaz rezervinin bulunduğu tahmin ediliyor. Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi'nin 2010 yılında yayınladığı kapsamlı rapor, bu zenginliği detaylıca ortaya koymuştu.

Ancak bu kaynaklara ulaşmak, sadece teknik değil, siyasi sorunları da beraberinde getiriyor. Gazze açıklarındaki doğalgaz rezervleri, Filistin yönetimleri arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle bir türlü ihale edilemedi ve çıkarılamadı. 7 Ekim 2023 sonrası Gazze'de yaşananları bu köşede gaz sahası ve ticaret koridoru bağlamında değerlendirmiştik. Gazze'nin yaşadığı süreci bölgedeki hidrokarbon yatakları ve ticaret koridorları üzerinden okuduğumuzda İbrahim Anlaşmaları ve I2U2 ittifakı ile Körfez aktörlerinin pozisyonu netleşiyor.

Bölgedeki rezerv sahalarında Lübnan-İsrail arasındaki 9. bloktaki anlaşmazlık da bir dönem uluslararası basının gündemindeydi. Hizbullah'ın İsrail'e ne kadar direneceğini bilmiyoruz ancak bütün hikayede İran'dan Hizbullah'a giden yolların kesilmesiyle karşı karşıyayız.

TÜRKİYE'NİN DOĞU AKDENİZ'DEKİ KONUMU

Türkiye, Doğu Akdeniz Gaz Forumu (EastMed) gibi girişimlerin dışında bırakılmasına rağmen, bölgenin enerji denklemlerinde kilit bir rol oynamaya devam ediyor. Doğalgazın Avrupa'ya taşınması için en ekonomik güzergâh hâlâ Türkiye üzerinden geçiyor. Bu nedenle, Suriye, Türkiye ve KKTC'nin deniz yetki alanları yakın gelecekte yeniden değerlendirilebilir.

Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacı ve Kuzey Akım 2'nin imkansızlığı bu seçeneği bir zaruret haline getiriyor.

Sonuç olarak, Doğu Akdeniz'deki enerji rekabeti ve Suriye'deki siyasi değişimler, Türkiye'nin hem sınır güvenliği hem de bölgesel jeopolitik rolü açısından hayati öneme sahip. Bu gelişmeler, bölgedeki büyük ekonomik sistemi kontrol altına alma çabalarının bir parçası olarak dikkatle takip etmemizi zorunlu kılıyor.