Tunus’ta ve Mýsýr’da gerçekleþen, Suriye’de niçin olmadý ve kanlý bir çatýþma devam ediyor sorusunu sormadan, olup biteni anlamak kolay deðil. Dahasý, Suriye’de ortaya çýkacak bir parçalanmanýn, hýzla Lübnan’ý da parantezine aldýðýný düþünürsek, yakýn gelecekte hayli zor soru ve sorunlarla karþýlaþacaðýmýz da ortada.
Mýsýr ordusu ve orada yüzyýllarýn birikimiyle inþa edilen ‘derin’ yapý, Tahrir’den gelen mesaja zaman zaman dirense de, Suriye’deki kanlý tablonun benzeri bu ülkede yaþanmadý. En azýndan ordu, iþlerin böyle gitmeyeceðini görebilecek kadar bir manevra alanýna sahipti. Mýsýr’daki kadar kurumsal olmasa da Tunus’ta da benzeri bir durumdan söz edebiliriz.
Suriye’de kendi insanlarýný hava bombardýmaný ve tankla katledecek kadar kendisini kaybeden geçen bir rejimin varlýðý, Mýsýr’dan farkýnýn en bariz ifadesi. Suriye’de iktidarla ordu öylesine iç içe geçmiþ ki, hayatýn hemen tüm alanlarýný, geniþ anlamda ekonomik hareketliliði kontrol eden bir ‘canavar’dan söz ediyoruz aslýnda. Ýktidarýn merkezinde kim ne derse desin Nusayri azýnlýk bulunuyor. Bu azýnlýðýn birtakým Sünni aileler üzerinden oluþturduðu ‘paylaþma’ görüntüsün ne denli kof olduðunu da son dönemdeki kopuþlarla görebildik.
Yani ortada kelimenin tam anlamýyla bir çete var. Çetenin iktidar, ordu ve istihbarat üzerinden iç içe geçmiþ, aile ve azýnlýk baðlarýyla perçinlenmiþ bir ‘kader birliði’. Bu da onlarý acýmasýzca ve sonu belli olan bir öfkeye ve katliama sürüklüyor. Esad rejiminin gözü dönmüþlük halinin kabaca analizi böyle. Buna bir de baþýndan itibaren þu ya da bu gerekçeyle destekleyen bölgesel ve uluslararasý (Rusya, Ýran ve Çin) aktörleri eklersek tablo tamamlanmýþ sayýlabilir.
***
Þam rejimi bir yandan halkýný katlederken, sanki diðer yandan da kendi sýnýrlarýný yeniden belirlemenin hesabý içinde. 23 Þubat 2012’de Star’da yazdýklarýmý yeniden hatýrlatmak istiyorum izninizle:
‘Oðul Esad, tüm acýmasýzlýðý ile ülkesinin dört bir yanýnda operasyonlar gerçekleþtiriyor. Tam bu noktada bir gariplik var. Sanki Beþar Esad ve onun arkasýndaki siyasi akýl, Suriye’nin bir þekilde bölüneceðini kabullenmiþçesine hareket ediyor. Öte yandan hatýrlayanlar olacaktýr, baþýndan itibaren Esad, olup bitenin ülkesini bölmeye yönelik olduðunu dile getiriyor.
Rusya, Çin ve elbette Ýran, Þam yönetiminin arkasýnda daha fazla duramayacaðýnýn farkýnda. Uluslararasý baskýnýn bu denli artmasý karþýsýnda, madem bölünecek, o halde haritayý biz çizelim arayýþýnda olabilirler mi? Kesinlikle ciddiye alýnmasý gereken bir ihtimal.’
Bugün bu ihtimal çok daha güçlü. Yola Beþar Esad’la devam edilip edilmeyeceðinin önemi yok. Rusya açýsýndan zaten Esad ‘düþmüþ’ sayýlýr. Bunun ilaný konusunda taktik bir bekleyiþ var, hepsi bu.
***
Ýç savaþlarýn ve sonrasýnda ortaya çýkan bölünmelerin etkileri sadece gerçekleþtiði alanla sýnýrlý kalmaz. Nitekim Lübnan’ýn hýzla Suriye girdabýnýn içine çekildiðini görüyoruz. Kaldý ki mevcut iktidar dengeleriyle Lübnan’ýn tek parça olduðunu söylemek de kolay deðil. Suriye’nin bölünmesinden doðrudan etkilenecek ülkelerin þöyle bir sýralamasýný yapsak ve en baþa Türkiye’yi yazsak, herhalde kimse itiraz etmeyecektir.
Suriye konusunda beni ‘kalpsiz’ ve ‘soðukkanlý’ olmakla suçlayan, hatta daha da ileri gidip bunu ‘iman’ sorgulamasýna dönüþtürenler, ‘ateþli devrimcilik’ hikayelerini baþkalarýna anlatsýnlar. Fas’tan Bahreyn’e kadar uzanan alanda ortaya çýkan bahar, devrim ya da ihtilal zincirini, yýllar yýlý pinekleyerek ve ‘iktidara giden yolda yöntem’ tartýþmalarýyla geçirenler, þimdi ‘fýrsat treni kaçýyor’ iþtahýyla yola düþmüþ durumdalar.
Bakalým kader karþýmýza nasýl bir coðrafya çýkaracak ve kim ne kadar beklediðini bulacak. Göreceðiz.