Fýrtýna baþlangýç

Cüneyt Çakýr’ýn düdüðü ile birlikte, gözü dönmüþ bir þekilde Beþiktaþ’ýn üstüne yüklenen Fenerbahçe; sanki oyun sadece 5 dakika oynanacakmýþ gibi, acelesi olan insanlarýn telaþý içindeydi. Ýþin tuhafý; hayret edilecek derecedeki yüksek temposu devreye kadar sürdü.

Daha 3. dakikada golü yiyen Beþiktaþ, neye uðradýðýný þaþýrdý. Fenerbahçe’nin baskýsýný düþürmek için birçok þey denedi ama, ne yapsa mani olamadý. Sarý-lacivertliler saðdan/soldan/ortadan, bulabildikleri her delikten, boþluktan akýncýlar gibi üstlerine geliyordu. Son çare olarak, onlarýn temposuna ayak uydurmayý denediler. Ýþte bu anlarda; Ricardo Quaresma ile çok uygun bir fýrsat yakaladýlar ama, sonuç gelmedi.

Çakýr bir ikili mücadele sonrasýnda, hem Quaresma’ya hem Caner’e sarý gösterdi ama; Quaresma’nýn o kartý neden aldýðýný anlayamadým. Ýkili mücadelede ne faulü, ne de Caner gibi hakeme yönelik öfkeli ve yakýþýksýz hareketi olmadý. Ýkinci yarýdaki Volkan Þen, tokadý ve boðaz sýkmasý yüzünden atýlmalýydý.

***

Tolga’nýn, Volkan Þen’den yediði gole pek bir þey diyemem. Ama yakaladýðý bir topu, tekrar oyuna sokmak için eliyle atmak isterken; Marcelo’ya çarpýp topun tehlikeli þekilde boþta kalmasý, büyük acemilikti. Topun düþtüðü yerde F.Bahçeliler vardý ama, bu gafleti kimse beklememiþti. O pozisyon gol olsa; “Yeter artýk Tolga” diye isyan edilerek, sonraki maçlarda kalesini Boyko’ya kaptýrýrdý. Ucuz atlattý.

  Her neyse... Beþiktaþ ikinci yarýya, F.Bahçe’nin yüklendiði yüksek motivasyonuna ve temposuna çözüm arayan bir arayýþ ve kararlýlýkla çýktý. Bunun sonucu olarak, oyuna ortak oldu. Pozisyonlar da buldu... Ama ne yapsa, Fenerbahçe iyi günündeydi. Kaderine küssün.